Sosyal Medya

Makale

Casusluk tezviratının sonu

Büyükada’da insan hakları konulu seminer kisvesi altında düzenlenen toplantı aslında 15 Temmuz Darbe TeÅŸebbüsünün devamı niteliÄŸinde bir tezgâhmış… Masada büyük bir Türkiye haritası varmış; o harita üzerinde kaos planı yapılmış… Katılımcılardan birinin bilgisayarından Türkiye’yi bölünmüş gibi gösteren bir harita da çıkmış… En önemlisi, Alman KonsolosluÄŸu’nun, Büyükada ekibinin başı olan Peter Steudtner’in cep telefonuna, Berlin tarafından adım adım izlenmesine yarayan “Elephant” isimli bir program yüklediÄŸi tespit edilmiÅŸ…

Bazı anlı şanlı gazetelerimize ve televizyonlarımıza göre bunlar ajan provokatörlüğün ve casusluğun şeksiz şüphesiz delilleriydi.

Gelin biraz yakından bakalım bu “delil”lere…

***

Ãœzerinde kaos planı yapıldığı ileri sürülen Türkiye haritasından baÅŸlayalım. Aslında, katılımcılardan birinin A-4 kâğıda çizdiÄŸi bir harita bu. Söz konusu toplantıda mütercim olarak bulunan bir ÅŸahıs, mahkemedeki ifadesinde konuyu şöyle anlatmış: “...Daha sonra medyada çıkan haberlerde bir Türkiye haritası üzerinde bazı planlar yapıldığını okudum. O haritayı Alman vatandaşı olan eÄŸitmen ÅŸahsın katılımcılardan hatırladığım kadarıyla son bir haftada ya da bir ay içinde sizi etkileyen önemli bir olayı resmedin demesi üzerine Özlem Dalkıran’ın çizdiÄŸini hatırlıyorum. Daha sonra bu harita üzerinde herhangi bir konuÅŸma geçmedi.”

Hikâyenin teferruatı için, Yıldıray OÄŸur’un 5 AÄŸustos 2017 tarihli Karar’da çıkan “Büyükada’da aksayan vapur seferleri üzerine” baÅŸlıklı yazısına bakalım: “Toplantı sırasında stresle baÅŸ etme eÄŸitimi verilirken iki yıldır Suriyeli mültecilerle çalışan BM çalışanı Veli Acu, bir cinsel taciz hikayesi anlatmış, katılımcılar bu olaydan çok etkilenmiÅŸ ve bazıları aÄŸlamıştı. Bunun üzerine eÄŸitimi veren Peter Peter Steudtner, katılımcılardan kendilerini strese sokan ÅŸeyleri çizmelerini istemiÅŸti. Squash oynayan avukat Ä°lknur Ãœstün, üzerine gelen toplar çizmiÅŸ, Diyarbakır’dan katılan avukat Åžehmuz Özbekli, klastrofobik olduÄŸu için asansör çizmiÅŸ, Özlem Dalkıran da GüneydoÄŸu’da savaÅŸ, Ä°stanbul ve Ege kıyılarında yapılaÅŸma, Karadeniz’de HES’ler gibi kendisini strese sokan sorunları bir Türkiye haritası üzerinde resmetmiÅŸti.”

Gelelim, Türkiye’yi bölünmüş gibi gösterdiÄŸi ileri sürülen haritaya. OrtadoÄŸu’nun hangi bölgesinde hangi dilin konuÅŸulduÄŸunu gösteren bir haritadan bahsediyoruz aslında. Her dil havzası için ayrı bir rengin kullanıldığı, mesela Türkiye’nin falan bölgesiyle Suriye’nin filan bölgesinde aynı dil konuÅŸuyorsa ikisinin aynı renkte gösterildiÄŸi, ama Türkiye’nin ve diÄŸer ülkelerin resmî sınırlarının hiç tahrif edilmeden ve gayet belirgin ÅŸekilde yer aldığı bir harita. Bu da yanlış alarm.

Son olarak, Alman KonsolosluÄŸu tarafından Peter Steudtner’in cep telefonuna yüklendiÄŸi iddia edilen ve casusluÄŸun en önemli kanıtı gibi sunulan “Elephant” programına gelelim. Aslında yok öyle bir ÅŸey. Federal Almanya DışiÅŸleri Bakanlığı’nın “Elefand” (Eelektronische Erfassung von Deutschen im Ausland / Yurtdışındaki Almanların Elektronik Kaydı) diye bir uygulaması var ama bunun cep telefonu uygulamalarıyla hiçbir alâkası yok. Ãœlke dışına çıkan Alman vatandaÅŸlarına, baÅŸlarına kötü bir ÅŸeyin gelmesi halinde büyükelçilik yahut konsoloslukların hızlı bir ÅŸekilde müdahale edebilmesi için, internette bir “Elefand” formu doldurarak, telefon numaralarını, elektronik posta adreslerini, gittikleri ülkelerdeki adreslerini ve bir arada olacakları kimselerin irtibat bilgilerini, ayrıca Almanya’daki yakınlarının da adreslerini ve telefon numaralarını bildirmeleri tavsiye ediliyor. Hepsi bu. Siz de isterseniz Federal Almanya DışiÅŸleri Bakanlığı’nın internetteki ilgili sayfasına (elefand.diplo.de) girip, Peter Steudtner ve daha yüzbinlerce Alman’ın doldurduÄŸu formdan doldurabilirsiniz.

***

Hülasa, düpedüz yalan söylendi bu konularda. 28 Åžubat medyasının izinden giden gazetelerimiz ve televizyonlarımız, Büyükada Davası sanıklarına düpedüz iftira attı. Yalanlarıyla, iftiralarıyla hem kamuoyunu hem de siyasi iktidarı etkiledi. Türkiye’yi saçma sapan bir senaryoyla aylarca meÅŸgul etti ve o sanıkların aylarca zindanda tutulmasını ‘makulleÅŸtiren’ zehirli bir atmosfere yol açtı.

Yıldıray OÄŸur gibi gazeteciler gerçekleri bir bir ortaya çıkardığında geri adım atabilir, sanıklardan ve yanılttıkları okuyucularından/izleyicilerinden özür dileyebilirlerdi, ama onu da yapmadılar. Savcılığın iddianamesi ajanslara düşüp, sanıkların casusluk veya kaos planlamakla filan suçlanmadığı, terörist de ilan edilmediÄŸi (sadece “terör örgütlerine mensup ÅŸahıslarla ve ülkemiz Anayasal düzeni aleyhine faaliyet yürüten kurum ve kuruluÅŸlarla iliÅŸki ve irtibat”ta bulunduklarına dikkat çekildiÄŸi) ortaya çıktığında bile kendilerini tekzip etmeye yanaÅŸmadılar. Öyleyse, yalanlarının taammüdî (kasıtlı) olduÄŸunu, bile isteye iftira attıklarını söyleyebiliriz.

Büyükada Davası’nın bütün tutuklu sanıkları (8 kiÅŸi) evvelki gün tahliye edildi. Peter Steudtner’in Almanya’ya dönüşüne izin de verildi. Elde kalan son suçlama olan “terör örgütlerine mensup ÅŸahıslarla ve ülkemiz Anayasal düzeni aleyhinde faaliyet yürüten kurum ve kuruluÅŸlarla iliÅŸki ve irtibat”ın mahiyeti de pek öyle dramatik deÄŸilmiÅŸ demek. Gelin görün ki, aylardır ‘büyük casusluk skandalı’ tezviratı yapan medya mensuplarında hâlâ mahcubiyetten eser yok. Vicdanları sızlamadığı gibi, inandırıcılıklarını kaybetmekten ötürü meslekî bir kaygı da duymuyorlar. Ya okuyucuya / izleyiciye ihtiyaçları yok veya “Bizim okuyucularımız / izleyicilerimiz salaktır” diye düşünüyorlar.

Tahliye edilen Büyükada Davası sanıklarına ve ailelerine geçmiş olsun, gözünüz aydın diyorum.

kaynak: Karar

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.