Sosyal Medya

Makale

İnsan, ümmet birliği ve tefrika

Bu mübarek Cuma gününde Ä°slam’ın insan anlatışı, birlik ve tefrika konularında temel kaynağımız Kur’ân-ı Kerim’den, kısa açıklamalarla birkaç âyet meâli nakledeceÄŸim:

“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah gönüllerinizi birleÅŸtirdi ve O’nun lütfu sayesinde kardeÅŸ oldunuz. Siz bir ateÅŸ çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi Allah kurtarmıştı. Ä°ÅŸte Allah size âyetlerini böyle açıklıyor ki doÄŸru yolu bulasınız” (Ali-Ä°mran: 103)

“Allah’ın ipi”inden maksat, Kur’ân ve Ä°slâm’dır. Hz. Peygamber (s.a.) Kur’ân’ı, “Allah’ın gökyüzünden yeryüzüne sarkıtılmış ipidir” diye tarif etmiÅŸtir (Müsned, III, 14, 17).

Yüce Allah insanların hep birlikte Kur’ân’a inanmalarını ve gereÄŸini yerine getirmelerini emrediyor. Ä°slâm dini inançta ve amelde birliÄŸe büyük önem veriyor. Bunun içindir ki inanç alanında Allah’ın birliÄŸi ilkesini getirdiÄŸi gibi, ibadet alanında da hac ve namaz gibi insanları bir araya toplayarak Müslümanların birliÄŸini saÄŸlayacak ibadetler koymuÅŸ, amelî tedbirler almıştır.

“Allah ve Resulü'ne itaat edin, birbirinize düşmeyin, sonra zayıflarsınız ve zaferi elden kaçırırsınız. Sabredin, kuÅŸkusuz Allah sabredenleri sever” (Enfal:46).

 Bu âyette ve aynı meâldeki âyetler ve hadislerden çıkan sonuca göre zafer ve baÅŸarının altın kurallarını şöyle sıralamak mümkündür: Harekette sebat ve istikrar, Allah’ı devamlı anmak ve asla unutmamak, Allah ve Resulü'ne itaat (yöneticilere, kumandanlara ve kanuna itaat etmek), birlik ve beraberliÄŸi korumak, düşmana karşı caydırıcı güç edinmek, baÅŸarının gerektirdiÄŸi kadar hazırlıklı olmak; bütün bunlar, gerçekleÅŸmesi zor olanı, bazen nefse hoÅŸ gelmeyeni tercih etmekle, güçlüklere dayanmak ve direnmekle elde edilebileceÄŸi için bu iradeyi de göstermek yani sabretmek.

“Ey insanlar! Şüphesiz sizi bir erkek ile bir diÅŸiden yarattık, tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık, Allah katında en deÄŸerli olanınız O’na itaatsizlikten en fazla sakınanınızdır. Allah her ÅŸeyi hakkıyla bilmektedir, her ÅŸeyden haberdardır” (Hucurat:13).

 Müslümanların dünya görüşlerini ve deÄŸer ölçütlerini dayandırdıkları âyetlerden biri de budur. Fertler, gruplar, kavimler, ümmetler, milletler siyasî, kültürel, biyolojik, coÄŸrafi vb. farklarla birbirinden ayrılır; bu farklara baÄŸlı olarak farklı kimlik sahibi olur, bu kimlikle tanınır ve tanışır. Ayrıca her biri kendi farkını, özelliÄŸini bir gurur, deÄŸer ve övünç vesilesi yapar. Âyet farklı yaratılmanın “kimlik edinme ve bu kimlikle tanınma, tanışma” fonksiyon ve hikmetini onaylıyor; ancak farklı sosyal ve etnik guruplara mensup olmanın üstünlük vesilesi olarak kullanılmasını reddediyor; insanın ÅŸeref ve deÄŸerini, kendi iradesi ile elde etmediÄŸi etnik aidiyete deÄŸil, kendi irade ve çabasıyla elde ettiÄŸi evrensel deÄŸerlere baÄŸlıyor. Âyetteki deÄŸer ölçütü takvâ, evrensel deÄŸerleri, erdemleri edinme ve bunların zıtlarından titizlikle kaçınma ve sakınmayı ifade etmektedir.

 Peygamberimiz (s.a.) meÅŸhur Vedâ Hutbesi'nde bütün insanlığa şöyle seslenmiÅŸlerdir: “Ey insanlar! Åžunu iyi biliniz ki Rabbiniz birdir, babanız birdir. Arab’ın baÅŸka ırka, baÅŸka ırkın Arab’a, beyazın siyaha, siyahın beyaza, dindarlık ve ahlâk üstünlüğü dışında bir üstünlüğü yoktur. Dinleyin! Bu ilâhî gerçeÄŸi size tebliÄŸ ettim mi, bildirdim mi?” Hep birden “Evet” dediler. “Öyleyse burada olanlar olmayanlara bildirsin” buyurdu (Müsned, V, 411).

kaynak: Yeni Åžafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.