Bütün camiler, Kâbe’nin bir ÅŸubesi sayılır. Bulundukları yerde onu temsil ederler. Allah’ın evi gibidirler. Allah’ın evinden kasıt, insanların her türden sıkıntılarını gidermek amacıyla sığınabilecekleri yerdir. Adı üstünde bir toplanma yeridir. Nitekim bu ev, insanların dertlerini gidermek veya haksızlıklara karşı çıkmak adına ittifak kurmaya yarar. Evin kıble edinilmesinin, yani hep beraber aynı noktaya yönelmenin manası da budur.
Camiler, Kâbe’nin üstlendiÄŸi fonksiyonları gerçekleÅŸtirmeyi hedeflemelidir. Buna göre günün yirmi dört saati kapısı açık bulunmalıdır. Evden kaçan, kovulan, dayak yiyen, soyulan herkesin sığınıp yardım göreceÄŸi bir yer olmalıdır. Sınıfını geçemeyen öğrenci burada çalışmalı, babasıyla geçinemeyen çocuk burada terbiye edilmeli, özellikle hanımlar için bir sığınma merkezi görevi üstlenmelidir. Böylece insanların başına gelen dertlerin daha da çetrefilleÅŸmesi önlenebilir. Aç ve açıkta kalanların sığınacağı ve yardım bulacağı yerler burasıdır. Bu husustaki suiistimaller ve olası riskler, üstlenilmesi gereken bu sorumlulukların önünde bir engel teÅŸkil etmemelidir.
Camiler, halkın malıdır. Dolayısıyla onlar için bir fayda, katma değer üretmelidir. İmamlar da mahallenin sorunlarıyla yüzleşecek ve onlarla savaşacak formasyonda seçilmelidir. Yaşadığı çevrede yardıma muhtaç insanların sorunlarını çözmek için aracı olmalıdır. Zira orada bir araya gelmek sıkıntıları çözmek adına bir güç oluşturmaya vesiledir. Bu gücün yine aynı mahallenin dertlerinin giderilmesi için kullanılması gerekir.
Cuma hutbelerinin ana eksenine mahallenin sorunları ve çözümleri oturmalıdır. Düğün ve kına gecesi faaliyetleri, imkânı bulunmayanlar için ücretsiz bir şekilde cami altlarında yer alan salonlarda yapılmalıdır. Mahallede ilaç alamayan, hastasını tedavi ettiremeyen, kirasını ödeyemeyen, çocuğunu okutamayanlar için para toplanmalıdır. Nitekim dertlerinin burada çözümlendiğini görenler, camiye sahip çıkacaktır. Komşuluk, ahbaplık, arkadaşlık, dostluk ve daha da önemlisi kardeşlik ilişkilerinin tesisi için en uygun ortam cami olmalıdır.
BilindiÄŸi insanoÄŸlunun en kadim sorunu açlık ve güvenliktir. Bu iki sorunun çözüm yerlerinden biri de özellikle camilerdir. Camisi bulunan bir muhitte kimse aç kalmaz. Güvenlik endiÅŸesi duymaz. Allah’ın evi demek, herkesin evi demektir. Herkes iÅŸin içine girdi mi de artık hiçbir sorun çözülmeden bırakılmaz.
Camide omuz omuza namaz kılanlara, bunu dayanışma içinde olmak için yaptıkları öğretilmelidir. Nitekim namazdan selam vererek çıkılır. Bu selam, sağından soluna kişinin ufkunun yettiği yere kadar bütün ümmet için selamet duası ve beklentisi içerir. O hâlde kişinin cemaatte ve mahallede kimin ne durumda olduğunu bilmesi ve imamların buna öncülük etmesi bir zarurettir. Aksi hâlde namazı camide kılmanın bir farkı kalmaz.
Camiye giderek namazı cemaatle kılmanın sevabının daha çok olmasının sebebi, kişiyi iyilik yapmaya teşvik etmesinden kaynaklanır. Zira cemaate katılmanın asıl nedeni, diğer insanlarla hemdert olup tasayı da sevinci de birlikte paylaşmaktır. Hatta insanları aynı şehirde, mahallede dip dibe yaşama istekleri buna dayanır. Bundan dolayı müslümanlar cami ile korkularını yenmeyi ve tek başlarına güç yetiremedikleri şeyleri, beraberce başarmayı düşünmelidirler.
Allah’ın evi, bulunduÄŸu ortamda bütün iyiliklere kaynaklık etmelidir. Ä°nsanların sıkıntılı anlarında ilk akla gelenin cami ve cemaati olmalıdır. Pek çok abuk-sabuk cemaatin ortaya çıkması, camilerin iÅŸlevselliÄŸini kaybetmesinden kaynaklanır.
Bir mahallede imamın sorumluluÄŸu sanılanın aksine pek çok yöneticiden daha çoktur. Ä°slam dinini bilmek, sorun çözmeye yaramıyorsa ne iÅŸe yarar. Sadece ayet ezberleyip okuyup namazda öne geçmek yetmez. Tarlada ekin bitmiyorsa, çocuk evde açsa, adam karısını dövüyorsa kılınan namazdan da bir hayır gelmez. Dışarıdan bir çığlık sesi gelse, namazı terk edip yardıma koÅŸmak vaciptir. Evinde sesli-sessiz aÄŸlayan kiÅŸiler dururken namazda huÅŸuyu saÄŸlama, içinde huzuru yakalama, dahası Allah’ı kendinden hoÅŸnut kılma çabası da beyhudedir.
Not: Bütün bu nasihatlerin etkili olması için imamları halkın içine sokacak, müftülere sosyal sorumluluk projelerini üstlendirecek uygulamalara ihtiyaç vardır. Mesela il ve ilçe belediyelerinin sosyal yardım ve kültür hizmetlerinin bir kısmı imamlar tarafından yürütülebilir. Eğitim, kültür ve sosyal işlerin bazı bölümlerinde üretilen projeler içinde imamların da olmasını teşvik edecek uygulamalar getirilebilir. Velhasıl imamları hayatın içine katıp halkla kucaklaşmalarını sağlayacak çözümler üretilmelidir.
Henüz yorum yapılmamış.