Sosyal Medya

Makale

Türkiye’nin Ayağındaki Pranga: KÜRT FOBİSİ

Kuzey Irak Kürt Yönetiminin kararını aldığı “Bağımsızlık Referandumu” yaklaştıkça bölgedeki gerilim de tırmanıyor.

Türkiye, ilk günden beri bu referandum kararına karşı çıkıyor. Irak’ın devlet bütünlüğünün bozulmaması gerektiğini gerekçe olarak sunuyor ama bunun arkasında bağımsız bir Kürt devletinin istenmemesi var.

Türkiye’nin güney sınırında bulunan bir devlet ha Kürt Devleti olmuş ha Arap Devleti; ne fark eder?

Eğer sınırımızda bir Kürt Devleti kurulursa bizdeki Kürtler de ayrı bir devlet kurmak isterler” korkusu var.

Irak’ın Kuzeyinde kurulacak bir Kürt Devleti elbette bizdeki Kürtleri etkileyecek ve kalbi bir bağ oluşacaktır. Lakin Türkiye’deki Kürtlerin kafasında ayrılmak olsaydı Kuzey Irak’ta kurulacak bir Kürt Devletini beklemezlerdi.

Zaten PKK’nın 40 yıldır Doğu ve Güneydoğu’da verdiği mücadele bu değil miydi? 40 yıldır Kürtler ayrılmadıysa Kürtlerin kahır ekseriyeti istemediği için ayrılmadı.

Eğer sınırda bir Kürt Devleti olmasıyla Türkiye’deki Kürtler ayrılacaksa onlardan önce Türkiye’de yaşayan 5 milyon civarındaki Arap vatandaşımız ayrılırdı; 80 yıldır iki Arap devleti ile komşuyuz değil mi?

Maalesef bizde bir “Kürt Fobisi” oluşmuş. Kürt/Kürdistan denince aklımıza bölünmüş bir Türkiye geliyor.

Bu bir akıl tutulmasıdır. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri takip edilen her Kürt Politikası iflas etti ama bir türlü kafayı değiştiremedik. İnkâr politikası tutmadı, asimilasyon politikası tutmadı şimdi (özellikle medyada) bir tehdit politikası hâkim; bunun da tutmayacağına emin olabilirsiniz.

Bu konuda 90 yıl önce atılan yanlış adımların sancısını çekiyoruz. Anadolu’daki tüm etnik unsurları Türkçülük potasında eritmeye çalışmak bir hataydı. Eritmek yerine bir harçla bir arada tutmak en doğrusuydu. Bu harç “Din Kardeşliğiydi” fakat egemen kafa İslam’a savaş açtığından bu harç kullanılmadığı gibi var olan harç da yok edildi. Bari “Anadoluluk” adı altında bir üst kimlik kurulabilseydi.

Türkiye’nin itici gücü olabilecek Kürtler bugün Türkiye’nin freni oldu. Kürt Fobisi ayağımıza pranga oldu.

Eğer referandum olursa sınırı kapatırız, ambargo uygularız…” iddiaları var.

Böylesi bir durum elbette Kürt Yönetimine zarar verecektir fakat Kürt Yönetiminden daha fazla bize zarar verecektir.

Kuzey Irak, en çok ihracat yaptığımız ve en ucuz petrol aldığımız yerdir.

Hatırlayanlar bilir Saddam’ın son yıllarında ABD emriyle Irak’a ambargo uygulamıştık. Ambargo uygulanan Irak ama ekonomik olarak darmadağın olan bizdik. Güneydoğu ekonomik olarak bitmişti ve PKK en çok bu dönemde büyümüştü.

Bir insan olarak, bir milletin kendi topraklarında kendi geleceğiyle ilgili karar vermesini saygıyla karşılarım. Türkiye’nin de bu referandum kararına saygı göstermesini beklerdim. Yoksa Almanya’nın bizim yaptığımız “Anayasa Referandumunu iptal edin” talebine kızmamamız lazım.

Eğer referandum kararı sonrası Kuzey Irak’ta yaşayan Türkmen ve Arapların insani haklarına bir zarar gelecekse elbette buna karşı çıkılmalı ve gereği yapılmalıdır. Oradaki Türkmenler ha bir Arap yönetiminde kalmışlar ha bir Kürt yönetiminde; bir fark yok.

Bu referandum kararını en önce Türkiye’nin desteklemesi gerektiğini düşünüyorum.

PKK terörü, Barzani’nin başkanlığındaki Kuzey Irak Kürt Yönetimi desteğiyle ve modeliyle bitirilebilir ancak.

Çoğu kişi farkında değil ama Devlet olarak, referanduma karşı çıkmamız içerideki ve dışarıdaki Kürtlerin kalbinin kırılmasına ve öfkesine neden oldu. Oysaki bu referanduma destek verilseydi hem Kürt vatandaşlarımızın hem de bölgedeki diğer Kürtlerin sevgisi ve saygısı kazanılacaktı.

Bu referandum kararı insani bir hak ve saygı duyuyorum. Lakin zamanlaması, usulü yönünde itirazlarım var.

Şöyle bir analiz yapacak olursak; Referanduma kimler karşı?

Türkiye’yi ve gerekçelerini söyledik. Irak Devleti için itiraz gerekçesini söylemeye gerek yok.

ABD ve Batı; uzun uğraşlar sonucu taksimatını yaptıkları Irak Petrolü için yeniden sil baştan bir taksimat yapmak istemiyorlar.

Mevcut Irak Yöneticilerinin tamamına yakını hırsız ve işbirlikçi; Kürt Yöneticileri ABD’nin emrinde olmalarına rağmen Irak Yöneticilerine oranla insanlarına ve vatanlarına daha bağlılar. Bu yüzden ABD ve Batı Irakta tek muhatap olarak Iraklı Yöneticileri istiyor.

İran; ülkesinde yaşayan Kürtler için kötü örnek olur diye karşı çıkıyor ama kendisi için asıl neden, Şii Irak Devletinin bölünmesi ve kurmak istediği Şii hattın ortasında Sünni bir devlet kurulması bölge planını bozuyor.

Referanduma tek taraf olan ülke İSRAİL.

İsrail, Kürtleri sevdiği ve savunduğu için bu referandumu destekliyor değil. Onların tek derdi kendi güvenlikleri ve arz-ı mev’uda ulaşmalarıdır:

Araplar, Türkler ve Farslar bölgede kurulacak bir Kürt Devletine düşmanca baktıkları için Kuzey Irakta (Arapların, Farsların ve Türklerin tam ortasında) olası bağımsız bir Kürt devleti bölge için sürekli bir çatışma noktası olacak. Türkler, Kürtler, Araplar ve Farslar (yani Müslümanlar) sürekli birbirileriyle çatışacak. Ayrıca Türklerin, Arapların ve Farsların tehdidi altındaki bir Kürt Devleti doğal olarak kendine destek verdiğini söyleyen İsrail’in kucağına oturacaktır. İsrail için bundan daha güzel başka bir şey olabilir mi?

Yukarıdakiler bizim idarecilere yönelik söylenmiş sözlerdi bir de Kürt Yöneticilerine söylenmesi gerekenler var:

Bugün Kuzey Irak ve Suriye’deki Kürt Yönetimleri, ABD ve İsrail’in boyunduruğu ve emri altındadır.

Eskiden sınır kaçakçıları mayın tarlasına girmeden önden eşekleri sürerlerdi, kendileri uzak bir mesafede arkalarından giderlerdi. (Teşbih yanlış anlaşılmasın) ABD ve İsrail özellikle Suriye’de Kürtleri “Mayın Eşeği” gibi kullanıyor.

Filistinlilerin hayatlarıyla tecrübe ettikleri bir sözleri var:

İsrail’le örtünen çıplak kalır…”

Tarihte İsrail ile örtünüp çıplak kalmayan kimse yoktur. Bunlar akrep gibidir; boğulmasın diye sırtında taşısan bile eninde sonunda seni sokarlar.

ABD ve özellikle İsrail, Kürtleri bir sopa gibi kullanıp bölge insanlarını dövüyor. Bunun Kürtlere bir faydası yok.

Bağımsız bir devlet olmak Kürtlerin de en doğal hakkıdır. Ama ABD/Batı ve İsrail kucağındaki bir Kürt Devletinin Kürtlere bir faydası olmaz.

Kürt Yöneticilerini, Batı ve İsrail’in kucağına oturmakla (haklı olarak) suçluyoruz ama bu insanları Batı ve İsrail’in kucağına oturmaya mecbur eden Türkiye, Irak ve İran da en az onlar kadar suçludur.

Sonuç olarak; Referandum, Kürtlerin en doğal hakkıdır. Yaşananlar, konuşulanlar ve oluşan şartlar gereği referandumun bu saatte yapılması herkese zarar/sıkıntı verecektir. İptal edilmeden ertelenmesi herkesin yararına olacaktır. Ama daha sonra yapılacak referanduma Türkiye’nin saygı göstermesi insani ve vicdani bir sorumluluktur.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.