Makale
Çaresizliğin Zirvesi Arakan ve İflas Eden Stratejilerimiz
Arakan içimde hep bir yaradır.
Arakanlılarla ilk 2007’de tanışma imkânım oldu.
BangladeÅŸ’in Teknaf bölgesindeki kamplarda yaşıyorlardı. Kamp dediÄŸimiz ÅŸey, çamur, sazlık, bez ve naylon paçavralarından yapma kümesvari evler yığınıydı.
Her evde en az 4-5 kişi yaşıyordu. Bir evin sahip olduğu tüm malvarlığı, bizim 2 market poşetine rahat sığardı.
Bangladeş devleti bu insanları istemiyordu. Arakanlıların kamplardan ayrılıp şehirlere inmeleri yasaktı. Myanmar-Arakan sınırına hapsedilmiş şekilde yaşıyorlardı.
2008 Ramazanında ziyaret ettiÄŸim Leda Kampında 3 kiÅŸinin açlıktan öldüklerine ÅŸahit oldum. Güya o kamp BM Gıda Fonuna kayıtlı bir kamp idi. Yani BM merkezindeki dosyalarda o kamplarda yaÅŸayan insanların günde 3 öğün saÄŸlıklı gıdalarla beslendiÄŸi yazılıydı. 12 bin insanın yaÅŸadığı o kamp için BM bütçesinden mutlaka bir fon ayrılmıştır. Büyük bir ihtimalle (diÄŸer birçok örneÄŸi olduÄŸu gibi) o para BangladeÅŸ’te siyasiler arasında iç edilmiÅŸti.
Sonraki yıllarda diÄŸer arkadaÅŸlarım BangladeÅŸ’e sık sık gidip yardım çalışmalarına devam ettiler. Fakat BangladeÅŸ devleti her geçen yıl yardım çalışmalarını ciddi manada engelliyordu. Bölgeye giden arkadaÅŸlarım kimi zaman gece yarıları tali yollardan gizlice, kimi zaman bölge milletvekillerine rüşvet vererek kamplara girip yardım dağıttılar.
Herkes Myanmar Devletinin ve bir kısım halkının Arakanlılara yaptığı zulmü konuşuyor ama inanın Bangladeş Devletinin yaptığı dolaylı zulümler hiç az değil.
2012 yılında Myanmar’da yaÅŸanan katliamların hemen ertesinde bölgeye gitmek istedim ancak 2013 Ramazan ayında Ä°HH’dan bir arkadaşımla ancak Tayland’daki Myanmar ElçiliÄŸinden vize alarak gidebildim.
ÇaresizliÄŸin ne olduÄŸunu Arakan’da anladım:
Myanmar’da (eski ismi Burma/Birmanya) Rakhan denilen bölgede yaÅŸayan Arakanlılara bölge insanları Rohingyalı diyor.
Myanmar devleti, yüzlerce belki binlerce yıldır o topraklarda yaÅŸamasına raÄŸmen Arakanlıları 1982’den beri vatandaÅŸ kabul etmiyor. Gerekçe olarak Arakanlıların Hint/Bengal’den gelme Müslümanlar olmasını gösteriyor. Oysaki aynı muameleyi Müslüman olmuÅŸ Tay ve Burma Irkından insanlara da yapıyor.
Vatandaşlığı (kimliği/pasaportu) olmayan Arakanlılar belki ilkokul ve liseyi bir şekilde okuyabiliyor ama üniversite okumaları mümkün değil. Resmi bir ticari işletme sahibi olmaları da mümkün değil.
Tamamına yakını kırsalda köylerde yaşayan Arakanlılar, bir köyden diğer köye gitmek için izin almak zorundalar. Yetkililer izin vermedikçe evlenmeleri de yasak. Yol, maden inşaatı gibi devlet angaryası işlere zorla gönderiliyorlar. Dini eğitim almaları yasak. Yeni camii inşaatına izin verilmediği gibi eskilerin tamirine de izin verilmiyor. Budist biri Müslüman olduğunda hem o Müslüman olan kişi hem de onun imanına vesile olmuş kişi ve toplulukların hayatları tehdit altında.
Yaklaşık 60-70 yıldır süren bu zulümler yetmezmiÅŸ gibi kimseye zararı olmayan bu insanlar 2010’dan beri sistematik bir soykırıma tabi tutuldular.
Öyle acımasızca bir katliam ki bebeklerin ve çocukların palalarla parçalandığı insanların diri diri yakıldığı bir katliam bu. Bölgedeki insanların bana verdiği görüntüleri kimseyle paylaşamıyorum; ilk izlediğimde (katliamlara çok yabancı olmamama rağmen) 1 hafta psikolojim bozuldu.
Ve acı olan ÅŸu ki uluslararası platformda resmi olarak Malezya dışında (Türkiye’nin son giriÅŸimini bilmiyorum) hiçbir Müslüman ülkesi (gıda göndermek dışında) bunu dile getirmedi, Myanmar Hükümetini kınamadı, uluslararası arenada zora sokacak bir adım atmadı.
İnsan yerine konulmadığı yetmiyormuş gibi gözü dönmüş cani çeteler tarafından kadın-çocuk denilmeden katledilmek ve buna mani olabilecek hiçbir maddiyata ve silaha sahip olamamak. Diğer yanda 1,5 milyar kardeşten kayda değer bir ses ve yardım görememek; bundan daha yalnız ve çaresiz bir durum düşünemiyorum.
Burada tüm Müslümanları aynı kefeye koymuyorum; gerçekten uykuları kaçan, en azından bu yaşananlardan dolayı içi yanan çok kişi var. Ama ne yazık ki elinde imkân olanlarda bu dert yok; derdi olanlarda ise imkân yok. Yaptığımız şey oraya gıda yığmak. Gıda yardımlarını küçümsemiyorum ama yaptığımız şey o insanların tok ölmesinden başka bir işe yaramıyor.
2013 Ramazanında Mektila ÅŸehrinde katliamdan saÄŸ kurtulmuÅŸ insanların yaÅŸadığı bir kampta sabaha kadar geçlerle ve büyüklerle oturduk. Özellikle gençler, bu katliama bir cevap verememenin öfkesini yaşıyorlardı. Malezya’dan ve Pakistan’dan bir iki gurubun, silahlı mücadele baÅŸlatılması halinde oradakilere silah ve savaşçı gönderme sözü verildiÄŸini söylediler.
“Sakın ha…!” dedik.
Çünkü Arakanlıların tamamına yakını şehir merkezi dışında köylerde izole olmuş bir hayat yaşıyorlar. Ayrıca yaşadıkları bölge düz ova; saklanabilecekleri ne bir dağ ne de büyük bir orman var. Silahlı guruplar saklanıp kendilerini kamufle etseler bile hem askerin hem de Budist halkın Arakan köylerini basıp sivilleri katletmeleri işten değildi.
Bunu saatlerce izah etmeye çalıştık. Mantıkla bakarken bize hak veriyorlardı ama yaÅŸadıkları katliamlar akıllarına gelince de “neden olmasın; nasılsa her ÅŸekilde ölüyoruz” diyorlardı.
Geçen yıl sosyal medyada bazı Arakanlı gurupların silahlı mücadele baÅŸlattığına dair paylaşımlar gördüm. “Ä°nÅŸallah doÄŸru deÄŸildir” dedim.
Bu son katliamdan 3-5 gün önce yine sosyal medyada Myanmar’a ait birkaç askeri karakola baskın düzenlendiÄŸi haberleri gördüm. Bir kısmımız zafer türküleri söylemeye baÅŸlarken ben “Eyvah!” dedim. Nitekim daha haftası dolmadan Myanmar Askeri Hükümeti bu karakol baskınlarını bahane göstererek Arakan köylerini yakmaya kadın çocuk demeden herkesi katletmeye baÅŸladı…
Katliamlar arttıkça sosyal medyada Cihad çaÄŸrıları da artıyor; “gıda deÄŸil silah gönderin…” diyenlerin sayısı bir hayli fazla.
Biz Müslümanlar, özellikle bu son yüzyılda ne çektiysek plansız ve programsız çalışmaktan; mantık yerine duygusal ve tepkisel hareket etmekten çektik.
Bugün insanlar Irak’ta Saddam’ı, Libya’da Kaddafi’yi, Suriye’de Esad’ı arıyorlarsa bu Saddam, Kaddafi veya Esad’ın mübarek ve doÄŸru birer insan olmalarından deÄŸil; bunlara karşı mücadele baÅŸlatanların beceriksiz ve plansız olmalarından kaynaklanıyor.
Peygamber efendimizin, tüm hakaret ve zulümlere raÄŸmen Mekke’de 13 yıl boyunca silaha sarılmamasının inceliÄŸini kavrayamayanlar Müslümanları kurtaracağız diye Müslümanları daha da ateÅŸin içine atıyorlar.
Ä°slam’da Cihad/Katl vardır ve bu bir ibadettir. Her ibadette olduÄŸu gibi bu ibadetin de sıhhatları/ÅŸartları vardır. Peygamber efendimizin hayatına bakılarak bu ibadetin nerede hangi ÅŸartlar altında yapıldığına iyi bakmak gerekir.
Cihad, intikam almaktan öte Müslümanları ve Ä°slam’ı korumak üzere inÅŸa edilmiÅŸtir.
Özelde tekrar Arakan’a dönecek olursak;
Bir Budist kadının Arakanlı birkaç kişi tarafından tecavüz edilip öldürülmesi iddiası Arakan Katliamlarına gerekçe gösteriliyor ama bunun doğru olmadığını onlar da biliyor biz de biliyoruz. Asıl neden başka:
Myanmar’daki ve bölgedeki Budist halk Müslümanlardan ya nefret ediyor ya da çekiniyor. Sebebi ise, Müslümanlar yarın bir ÅŸekilde güç/iktidar sahibi olurlarsa, kendi tanrılarını/putlarını yıkacaklarını, ibadethanelerini yok edip tüm Budistleri öldüreceÄŸini düşünüyorlar.
2001’de Afganistan’daki devasa Buda heykellerinin Taliban tarafından ÅŸov yapılarak tüm dünyanın gözü önünde bombalanıp yıkılması bölgedeki tüm Budist ve Hinduların öfkesine neden olduÄŸu gibi Müslümanlara olan düşmanlıklarını da artırmıştır.
En’am 108’de geçen “Onların, Allah’ı bırakıp tapındıklarına sövmeyin, sonra onlar da haddi aÅŸarak, bilgisizce Allah’a söverler…” ayetini iyi anlamak lazım…
Myanmar’ı yakından takip edenler iyi bilir; 2007 yılında Myanmar halkı askeri cuntaya karşı ayaklandı. Sivillerin üzerine ateÅŸ açılarak ayaklanma bastırılmaya çalışıldı ama buna raÄŸmen ayaklanma tam olarak bastırılamadı.
Budistlerin Müslümanlara olan öfkesini ve korkusunu bilen Çin destekli Askeri Cunta, önce Budist bir kadının Müslümanlarca tecavüz edilip öldürüldüğü haberini yaydı. Ardından Myanmar dışında tebliÄŸ için gelen dört Müslümanın öldür(t)ülmesi üzerine Arakanlılar protesto için dışarı çıkarken asker bunlara ateÅŸ açtı, bazı Budist rahipler öncülüğünde fanatik halk Arakanlılar üzerine sürüldü ve sonrasını bildiÄŸimiz hikâye…
Myanmar’da 10’dan fazla farklı etnik ve dini yapı var. Bunların bir kısmı zaten uzun süredir devlet güçleriyle bir ÅŸekilde çatışıyor. Ãœlkede gerçek bir birlik yok. Belki ülkede ilk defa Müslümanlara düşmanlık noktasında bir birliktelik saÄŸlandı diyebiliriz.
Müslümanların şuan Arakanla ilgili yaptığı sadece 2 şey var; gıda göndermek ve/veya cihad çağrısı yapmak.
Myanmar’da baÅŸlatılacak bir Cihad Hareketi sadece Müslümanların ölmesine veya en iyi ihtimalle ülkeden göç etmek zorunda kalmalarına sebep verir.
Åžunun da kararını vermemiz lazım; Arakanlıları bu zulümden kurtarmak mı istiyoruz yoksa intikam almak mı…?
Şuan acil durumdan ötürü gıda ve nakdi yardıma elbette ihtiyaç var ama gıda ve nakdi yardım sorunu çözmüyor.
Arakan için neler yapılabilir?
Kamuoyu oluÅŸturmak:
Arakan’da yaÅŸananlar sadece Müslümanların gündeminde, Müslüman olmayan insanların gündeminde cılız birkaç haber dışında baÅŸka bir ÅŸey yok. Bir ÅŸekilde Müslüman olmayanların da gündemine girmek lazım.
Myanmar içinde gazete ve TV’ler aracılığıyla antipropaganda yapmak:
Myanmar zaten kendi içinde çatışma yaşayan bir ülke; Askeri Cuntayı seven kimse yok. Medyada Askeri Cuntaya muhalif kişiler rahatlıkla desteklenebilir. Batının yaptığı gibi, parayı bastırıp karşılığında istenen haberler yaptırılabilir.
Arakan katliamlarını planlayan ve organize eden siyasiler, bürokratlar, asker ve din adamları çok temiz adamlar değil. Bunların yolsuzluk ve hırsızlıkları ifşa edilerek etkisizleştirilmeleri mümkün.
Arakanlılara Myanmar vatandaşlığı sağlanması:
Myanmar’da devlet kademelerinde iÅŸler rüşvetle dönüyor. 100-200 dolar rüşvet vererek Myanmar vatandaÅŸlığı alan çok kiÅŸi tanıdım. VatandaÅŸlık alan Arakanlılar büyükÅŸehirlere taşınıp kırsaldaki baskı ve tehditten sıyrılabiliyorlar.
Arakanlılara ticaret ve eğitim desteği verilmesi:
En son yazsam da ilk yapılması gereken iş bu maddedir.
Zeki ve baÅŸarılı Arakanlı gençlerin bir ÅŸekilde vatandaÅŸlık alarak yurtdışında kaliteli üniversitelerde eÄŸitim alarak tekrar Myanmar’a döndüğünü düşünün. Geri ve eÄŸitimsiz Myanmar toplumu içinde bu gençler özelde ve devlet kademelerinde önemli noktalara gelmesi kaçınılmazdır.
Yine Myanmar içinde Arakanlılar için kurulacak ticari iÅŸletmeler Arakanlıların hayatını 180 derece deÄŸiÅŸtirecektir. Çok fakir olan Myanmar’da 100-200 kiÅŸinin çalışacağı basit bir tekstil atölyesi bile Arakanlıları maddi olarak öne çıkaracaktır.
Arakanlılar biraz ekonomik olarak güçlendiğinde bugün onları katletmek isteyenler o zaman önlerinde el pençe divan dururlar.
Biraz maddi destek, biraz plan-program ve biraz da rehberlik yaparak bölgenin mazlumlarını bölgenin efendileri yapmak uzak bir ihtimal değildir.
Onlar zulüm ile imtihan oluyorlar biz de bunun karşısında neler yaptığımızla veya ne yapmadığımızla imtihan oluyoruz.
Henüz yorum yapılmamış.