Sosyal Medya

Makale

Karanlığı Delen Yıldız

- gökyüzünde yıldızım ben -

Gökyüzünün en parlak yıldızına Târık denir. Karanlığı delerek parlar. Gece ne kadar zifiri ise parlaklığı da o derece belirgin olur. Târık suresi, bu yıldızdan şu şekilde bahseder:

Bismillahirrahmânirrahîm

1. Gökyüzünü ve Tarık’ı düşün.

Gökyüzünü biliyoruz. Tarık’ın ne olduÄŸu ise bir sonraki ayetteki soru ve devamında verilen cevapla açıklığa kavuÅŸur.

2. Tarık’ın ne olduÄŸunu bilir misin?

Tarık’ın ne olduÄŸunu bilmediÄŸimiz ve ona özel bir anlam yükleneceÄŸi bu soruyla ortaya çıkar. Bu durumda Târık’ın kelime anlamını biliyor olmak yetmez. Kur’an’ın bu kavrama kendi açısından bilinenden farklı, yeni bir anlam yükleyeceÄŸi bu ÅŸekilde anlaşılır.

3. O, (karanlığı) delen yıldızdır.

Burada beklenen açıklama gelir. Târık, karanlığı delen yıldızdır. Gökyüzündeki en parlak yıldız. Denizde ve karada kendisiyle yol bulunan yıldız. DiÄŸer yıldızların içinde karanlığa bulaÅŸmadan parlaklığı ile onu delen kiÅŸi Peygamber (sav)’dir. O, ahlakı, cesareti, ilkeli ve erdemli duruÅŸuyla herkes nezdinde güvenilir/emin biridir. ReddedildiÄŸi, alay edildiÄŸi veya eziyet gördüğü yıllarda bile dürüst ve emanet ehli vasfını kaybetmemiÅŸtir. Herkes yalan söyleyebilir ama o söylemez. Herkes hile yapabilir ama o yapmaz. Haksızlıklara seyirci kalmaz. Zulme asla boyun eÄŸmez. O karanlığa bulaÅŸmayan, bulaÅŸtırılamayan bir ışıktır. Her yerde kendini belli eder. Bir sorumluluk üstlenilmesi gerektiÄŸinde yerinde durmaz, öne çıkar ve kendisini gösterir.

Ayet, “Tarık’ın ne olduÄŸunu bilir misin?” derken onu bu ÅŸekilde dile getirir. Böylece elçiyi utandırmaz. Ãœslup, onun ince ruhlu yapısını korumak adına bir sembolle konuyu bu ÅŸekilde dile getirir. Ayrıca bu sembolik dil, Peygamber (sav)’i örnek alan ve onun ardından giden diÄŸer insanlar için de kendilerini târık olarak adlandırabilmelerine imkân tanır.

4. Hiçbir insan (karanlığa karşı) korunmasız bırakılmamıştır.

Vahyin rehberliÄŸinde hareket eden vicdan, insaf, saÄŸduyu, akıl, duyu organları gibi donanımlar, sahibini karanlığın etkilerinden uzaklaÅŸtıran koruyucu (hâfız) bir kalkandır. Aklını vahyin ışığına teslim eden her insan, mümin olur ve karanlığı delen yıldıza dönüşür. Karanlık, Mekke’de hüküm süren küfür ve ÅŸirkin yol açtığı her türlü haksızlığın adıdır. Adaletin gözetilmediÄŸi bir hayatın içinde yer alan bütün netameli iÅŸlere ve onlardan doÄŸan her türlü kötülüğe bu ad verilir. Bu anlamda karanlığı delmek, vahyin rehberliÄŸinde dürüst ve erdemli davranarak kötülüklere bulaÅŸmamak demektir.

Ayette Peygamber (sav)’in örnekliÄŸinde herkesin bu karanlığı delebilmesi için kendini koruyabilecek bir gücü ve bu anlamda yeterince donanıma sahip olduÄŸu söylendiÄŸine göre karanlıkla mücadele etmek zorunludur.

5-8. İnsan, neden yaratıldığına bir baksın. Atılan bir sudan yaratılmıştır. (Erkeğin) beli ile (kadının) göğüs kemiği arasından çıkan. Elbette o, (insanı ilk defa yaratan) onu yeniden (hayata) döndürmeye de kadirdir.

Burada ayetler, birdenbire yaratılış konusuna değinir. İlk defa yaratabilenin ikinci bir defa da yaratabileceği hatırlatılır. İkinci yaratılış ise ahiret hayatını ve hesap vermeyi gündeme getirir.

Konunun bu ÅŸekilde dile getirilmesi, “Senin de karanlığa bulaÅŸmadan yaÅŸaman gerekmiyor mu?” sorusuna cevap vermeyi gerektirir. Küfür, ÅŸirk ve günahların karanlığından korunmanın kiÅŸinin elinde olduÄŸunu bildirir. Ve âdeta “Muhammed (sav) baÅŸardığına göre siz de baÅŸarabilirsiniz. O hâlde ne duruyorsunuz?” der.

Ä°lk yaratılış ikincisini, ikinci yaratılış da hesap vermeyi gündeme getirdiÄŸine göre bu ayetler, “Târıkolmaz ve karanlığa uyarsanız bunun hesabını size sorarız!” ÅŸeklinde bir tehdit içerir. Zira ilk yaratılışın dile getirilmesinin sebebi budur. Böylece herkesin direnmek için yeterli gücünün de bulunduÄŸu açıklandığına göre karanlığa karışanlardan hesap sorulacağı ve târık olmayanların Allah karşısında mazeretleri kalmayacağı ifade edilmektedir. Sonuç olarak karanlığa katılıp/kapılıp/kaybolup haksızlıklara bulaÅŸan veya göz yuman herkes, ikinci yaratılışla birlikte bunun hesabını mutlaka verecektir.

9, 10. Bütün sırların ortaya döküleceği o gün. (O gün) artık insanın ne bir gücü vardır, ne de bir yardımcısı.

Bu ayetler, hesap sorulacağı o gün kimseden yardım alınamayacağını açıkça ortaya koyar. Artık o gün sırlar ortaya dökülmüş ve hiçbir şey gizli kalmamıştır. Bu durumda insanın başkalarını ve kendini kandırmak için edindiği mazeretlerin bir anlamı olmayacağını bilmesi gerekir.

11, 12. Düşün yağmurlu göğü. Ve (o yağmurla) çatlayıp yarılan yeryüzünü.

Burada insanın târık olması için ihtiyaç duyacağı doÄŸru-yanlış, hak-batıl, iyi-kötü ölçülerini taşıyan ayetler, toprağı canlandıran ‘yaÄŸmur damlaları’na benzetilmiÅŸtir ki bu yaklaşım olaÄŸanüstü güzeldir. Öyle ki bu damlalarla yarılıp çatlayan yeryüzü nasıl yeÅŸillenerek hayat buluyorsa insan da ayetlerin kendisine açtığı alanlarda aynı ÅŸekilde hayat bulabilir. Böylece insan, karanlık ve kötü iÅŸlere bulaÅŸmadan doÄŸru ve dürüst bir mümin olmayı baÅŸarabilir.

13, 14. Şüphesiz o (Kur’an doÄŸruyla yanlışı) ayırt edici bir sözdür. O, (asla) bir ÅŸaka deÄŸildir.

Bu ayetler “Târık olmak için ne yapmalısınız?” veya “Kötülüklerle nasıl mücadele edeceksiniz?” sorularını cevaplar. buraya kadar dile getirilen esaslardan kiÅŸi, târık olması gerektiÄŸini, aksi hâlde hesap vereceÄŸini anlar da âdeta “Peki, nasıl târık olacağım?” diye sorar. BaÅŸka bir ifade ile târıkolmadığı takdirde ikinci yaratılışla, yani hesap vermekle tehdit edilen insan ne yapması gerektiÄŸini bu ayetlerle anlar. Vahyin yönlendirmesi ve adres tarifi, kiÅŸi açısından doÄŸru ve yanlış hususunda ciddi sonuçlar içerir. Mükâfat ve ceza vadeder. Ä°ÅŸte burada insanın kaderini, vahyin tekliflerine verdiÄŸi cevaplar belirler. Târık olmak isteyenler, iyiyle kötüyü ayırt edici söze, yani Kur’an’a sarılmalıdırlar. KiÅŸi karanlıklardan aydınlığa çıkmayı ondan öğrenir ki bu ÅŸekilde mücadele etmeye kararlı olanların eline kuvvetli bir ölçü verilmektedir.

15, 16. Şüphesiz onlar bir tuzak kurarlar. (Ama) ben de (onların tuzaklarına karşı) tuzak kurarım.

Ayette karanlığa ve kötülüklere bulaşmak istemeyenlere karşı kâfir ve müşriklerin hemen her vesile ile bir tuzak kurarak insanları içinde bulundukları karanlığa çekmeye çalışacakları dile getirilir. Zaten kâfir ve müşriklerin bütün insanları ve özellikle müminleri kendilerine benzetme çabaları meşhurdur. Bu kötü ahlaklı kişiler, bazen teklif bazen de tehditlerle müminleri içinde bulundukları barış ve huzur ortamından uzaklaştırmak adına çeşitli entrikalar çevirirler. Yasaklar ve baskılarla kişinin inandığı ile yaşadıkları arasında uçurumlar oluştururlar. Kendilerine benzetmek, itaate alıştırmak, peşlerine takmak ve sınırsızca tükettirmek adına hemen her şeyi kullanabilirler. Kendileri gibi günah işleyenler çoğaldığında rahatlar ve vicdanlarının hiç değilse belli bir süre sorgulamasından kurtulurlar. Bu nedenle çevrelerinde doğru-dürüst örnekler görmek istemez, bundan rahatsızlık duyarlar.

Allah’ın “(Ama) ben de tuzak kurarım.” cümlesi, “Sen direnir ve târık olmaya çalışırsan ben senin için onların bütün tuzaklarını boÅŸa çıkarıp bozarım.” anlamındadır. Ayet, insanın vahyin yol gösterdiÄŸi ÅŸekilde târık olmak istediÄŸi ve bu uÄŸurda gayret ettiÄŸi sürece korkmaması gerektiÄŸini ifade eder. Çünkü Allah, karanlığı delmek isteyenlerin yanındadır. Kâfirlerin tuzaklarını bozmayı ve yardım etmeyi vaat eder. Onlar karanlığın alanını geniÅŸletmeyi ve herkesi içine almayı planlarlar. Allah ise vahyi rehber edinmeye çalışanları savunacağını ve koruyacağını ilan eder. Nihayet vahyin bizzat kendi öğretileri de tuzak bozucudur.

17. (Öyleyse) kâfirlere mühlet ver, onlara biraz zaman tanı.

Ayet, Peygamber (sav) ve beraberinde onun gibi direnen, vahyi ölçü edinerek târık olmaya çalışanlara, kâfir ve müşriklerin kurduÄŸu tuzakların Allah’ın yardımı karşısında ancak bir oyalanma olabileceÄŸini anlatır.

Surenin Anlam Akışı İçinde Bağlamı/Bütünlüğü

Gökyüzünü ve ‘târık’ı düşün. Târık’ın ne olduÄŸunu bilir misin sen? O, (karanlığı) delen yıldızdır. Nitekim karanlığa karşı hiçbir insan korunmasız bırakılmamıştır. Ä°nsan, erkeÄŸin beli ile kadının göğüs kemiÄŸi arasından çıkan ve atılan bir sudan yaratıldığına bir baksın. Baksın da insanı ilk defa var eden Rabbinin onu yeniden yaratıp hayat vermeye kadir olduÄŸunu anlasın. Böylece karanlığa karıştığı takdirde bütün sırların ortaya döküleceÄŸi ve artık insanın ne bir kuvveti ne de bir yardımcısının olmayacağı o gün nasıl hesap vereceÄŸini düşünsün. Ardından yaÄŸmurlu göğü ve o yaÄŸmurla çatlayıp yarılan yeryüzünde olduÄŸu gibi indirdiÄŸimiz vahyin ÅŸaka olmadığını, onun doÄŸruyla yanlışı ayırt eden bir söz olarak kendisine hayat vereceÄŸini fark etsin. Bu durumda onun karanlıkta kaybolması için kurulacak tuzaklara karşı benim de mutlaka ona yardım edip o tuzakları boÅŸa çıkaracağımı bilsin. Artık kâfirlere mühlet verip onlara biraz zaman tanımasında ne mahsur olabilir ki?

Kırılma Noktası

Kâfirler, insanların kendileri gibi karanlıkta boğulmaları ve yaptıkları kötülüklere ortak olmaları için ellerinden geleni yapmaktadırlar.

Muhtemel İndiriliş Amacı

Bu sure, bütün insanlara hak ve batılı ayırt eden vahyin rehberliÄŸinde (peygamber gibi) dürüst ve erdemli birer müslüman, yani târık olmalarının gereÄŸini anlatmak, karanlığa uydukları takdirde ilk defa olduÄŸu gibi ikinci bir defa yaratıldıklarında bunun hesabını vermek zorunda kalacaklarını bildirmek üzere indirilmiÅŸtir.

Sonuç

Târık suresi, Mekke’nin ilk yıllarında mücadele içinde geçen bir dönemde indirilmiÅŸtir. Bu surenin indirildiÄŸi aÅŸamada Peygamber (sav)’i haklı bulduÄŸu hâlde ondan yana tavrını ortaya koymayanlar uyarılmaktadır. Onlara bu ÅŸekilde davrandıkları ve doÄŸru olandan yana taraf olmadıkları sürece, cezalandırılmaktan kurtulamayacakları hatırlatılır.

Surenin ana fikri, vahyi rehber edinerek karanlığa bulaÅŸmamaktır. Kur’an, bütün insanları aydınlığa çıkarmak için dikkate alınması gereken hakla batılı esaslı bir ÅŸekilde ayırt eden bir rehberdir. Öyleyse bütün müslümanlar, Peygamber (sav)’i örnek alarak târık olmalıdır.

Şüphesiz her ÅŸeyi en iyi bilen Allah’tır.

 

Not: Bu yazı, “Sözün BaÄŸlamı” isimli eserden iktibasla özet hâlinde düzenlenmiÅŸtir. Ayrıntılı bilgi için o esere müracaat edilmelidir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.