Makale
Maneviyatsız Bir Gelecek
Kaygılarımız umutsuzluk anlamına gelmesin. Kaygı duymak sorunların var olduğunun göstergesi. İyimserlik de tehlikeli. Çünkü iyimserliği gerektirecek bir ortam yok. Yeni zamanın en önemli sorunudur maneviyatsızlık. Bu, bir eğitim midir, bir ruh mudur, bir doğallık mıdır? Hemen hepsi için de geçerli. Çok yönlü bir sorundan söz ediyoruz. Önümüzde bir gerçek var. Çocuklarımız ellerimizin altında kayıyor.
Geneli kuşatan bir durum. Batıcılar için, belki bir sorun gibi görünmüyor ama onları da ilgilendiren bir durum. En gelişmiş bölgelerde, varlıklı kesimlerde sapkınlıklar, uyuşturucu, sınır tanımayan uç eylemler onların da başının belâsı. Çocuğunu özgür yetiştirmek ve bireyselleştirmek onun için de bir sorun.
Muhafazakârlar ile onlar arasında pek bir fark yok. Sadece kılık kıyafette farklılıklar var gibi. Yoksa davranış biçimleri eşdeğer. Muhafazakârların yakınmaları, sorunları sesli dile getirmeleri ciddî gerilimlere neden. Para, insanı en çok bozan nesne. Aşırılıklar onun başının altından çıkıyor. Sınır tanımıyor. Para ve güç kimin elinde ise onlar söz sahibidirler.
Manevilik aileden başlar. Biliyoruz ki biz söze değer veririz. Sözün anlamlısı daima karşılık bulur. İnanışlarımızı önce aileden alıyoruz. Büyüklerimizle yaşadıklarımız, soluduklarımız bize yön veriyor. Bizimkiler de çocuklarımızı yönlendiriyor.
Ailenin dağılması olumsuz etkiliyor bireyleri. Boşanmalarda, kadınlar eğer çalışmıyorlarsa kentte güç yetiremiyorlar. O zaman beklenmedik durumlar olabiliyor. Çalışanlar ise ekonomik bağımsızlıktan dolayı özgürlüklerini ve benlerini yaşıyorlar. Tercihler bu yönde. Ancak o zaman da çocuklar ortada kalıyor. Kreş süreci ile başlayan yaşama biçimi anne kucağından ve sevgisinden uzaklaştırıyor. Aile ortamındaki sevgi, yoğun sıcaklık yaşanamıyor. Çocuk evin içinde büyükleriyle daha bir mutlu. Çoğunu oluş sürecinde aile ruhunun uzağında. Tüketim sınır tanımıyor, kazançlar ise yetersiz.
Eşleri ayrı olan çocuklar sorunlu. Bu, asla göz ardı edilemez. Bunalımlı.
Medya çocukları. Çocuklar medya ruhu ile emzirildiklerinden manevilikten zaten uzaktırlar. Onların denetimi çok zor oluyor. Beslendiği ruh çatışmacı.
Toplumun belli bir kesiminin olumlu olması sorunların giderilmesi anlamına gelmemeli. Çünkü toplum bir bütündür. Bir yerde çürüme varsa bu bütüne doğru hızla yayılıyor. Yeni yaşama biçimleri, albenileri etkiliyor. Eğitim kurumları ve eğiticiler de sorunların üstesinden gelemiyorlar, zorlanıyorlar. Savruluşlar büyükleri de etkiliyor doğal olarak. İnsan nefs sahibi ve albenili bir hayat gözlerini kamaştırıyor. Bu genç kuşağı daha çok etkiliyor doğal olarak.
Manevi eğitim bir ruh eğitimidir. İnsan kişiliğini doğrudan etkiliyor ve oluşturuyor. Bu, aile, toplum ve millet bütünlüğünü oluşturur.
İnsan insanın aynası. Toplumlar da öyle.
Şu zamanda insanlığın başlıca sorunu. Metafiziksiz bir hayat; çıkara, nefse ve bene odaklı.İnsanın bulunduğu düzlem çok kaygan, ayaklar yer tutmuyor. Ruhlar çok dağınık ve karışık. Bunlar hem güvensizlik oluşturuyor hem de bunalımlara itiyor.
İnsanlar peygamber sevgisini önce büyüklerinden algılayarak öğrenir. Şiir ve yazı ile içselleştirir. Sohbetlerle iç dünyasında bir zenginlik oluşur. Eğitim kurumları eğer olumlu bir ortam ise bir anahtar görevi görür. Eğiticilerin manen donanımlı olması önemli. Onlar, güç ve zorbalıkla değil, sevgi ve hoşgörü ile kucaklayıcı olur. Gerek bilgi ve gerekse manevi donanımlı eğiticiler davranışlarıyla daha çok etkili olurlar.
Kızlar annelerini, oğlanlar babalarını veya büyüklerini öykünürler. Manevi anlamda donanımlı bir öğretmen ve eğitici öğrencilerini etkiler. Okullarda okumaya, yazmaya heveslenen öğrenciler daha çok öğretmenlerinin yönlendirmesi, etkilemesi ve örnek olmasıyla yol alıyorlar. Sevgi ile kucaklayan yönlendirenlerle. Eğer onlar da şu kasırga gibi üzerlerine gelenlerden korunabilirlerse.
Kaynak: Milli Gazete
Henüz yorum yapılmamış.