Makale
Tarihi 15 Temmuz Hatırası
Bu yazıyı size yazmıyorum zira siz 15 Temmuzu yaşadınız. Bu yazıyı gelecekteki kardeşlerime bir hatıra olarak yazıyorum. Çünkü toplumsal olayları, gelecek kuşaklara aktarılma araçlarından biri de hatıralardır.
15 Temmuz kanlı darbe kalkışmasını birçok kişi yazdı, yazıyor ve daha da çok yazılacak. Bu kanlı sinsi kalkışmaya birçok açıdan bakılarak boşluklar doldurulabilir.
Milletlerin tarihinde, zamanı tarih haline getiren, önemli sosyal ve siyasal olaylardır. Olayların gerçekleştiği bir zamanı, zemini, hedefi ve tarafları vardır.
Kanlı hain darbe kalkışmasının zamanı 15 Temmuzdu. Zemini Türkiye üzerinden tüm ümmet coÄŸrafyasıydı. Amacı, ümmet coÄŸrafyasına liderlik etme potansiyeline sahip cumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ı devirip ülkeyi iç terör ile istikrarsızlaÅŸtırmaktı. Tarafları ise; iÅŸbirlikci millet düşmanları ile milletin kendisiydi.
Tarih, 15 Temmuz 2016’yı gösteriyordu. YoÄŸun bir günün sonunda herkes yorgun argın evine dönüyordu. Haber kanalları, BoÄŸaziçi köprüsünün iki yakasını tutan askerleri gösteriyordu. Ajanslar terör ihbarını aldıklarını zannediyordu.
Çok geçmeden mesele anlaşıldı. Haberi veren baÅŸbakan Binali Yıldırım‘’ Bu, asker elbisenin içine gizlenmiÅŸ FETÖ teröristlerin millete karşı darbe kalkışmasıydı’’ dedi. Bu haber toplumda bir ÅŸok dalgası yarattı. ‘’Åžaka mı bu? Böyle bir zamanda olur mu böyle saçmalıklar?’’ BaÅŸta millet buna ihtimal vermek istemese de iÅŸbirlikcilerin planı tüm çıplaklığıyla ortadaydı ‘Asla ülkeyi bunlara teslim etmeyeceÄŸiz’ haykırınca toplum çabuk toparlandı. Millet tarihinin en ağır imtihanıyla karşı karşıyaydı. Åžimdi milletin önünde iki yol vardı. Ya iÅŸgalcilere teslim olup zilleti yaÅŸayacaklardı ya da insanlık vicdanında asırlarca saygıyla anılacak soylu bir direniÅŸ için sokaÄŸa çıkacaklardı.
15 Temmuz, iyi ile kötünün, yanlış ile doğrunun, güzel ile çirkinin, günah ile sevabın, adalet ile zulmün, hak ile batılın, asalet ile soysuzluğun, özgürlük ile köleliğin, korku ile cesaretin kısacası tüm zıtlıkların savaşıydı. Kötülüğü işgalciler, iyiliği direnenler, temsil ediyordu. Ancak bir sorun vardı ki Milletin Adamından henüz bir haber yoktu. Millet patlamaya hazır bir bomba gibi Adamından talimat bekliyordu.
Nihayet beklenen haber geldi! Milletin Adamı CNN’e baÄŸlanarak tüm Türkiye’ye seslendi! Bu iÅŸgal hareketine karşı, milletini sokaÄŸa davet etti! Artık olan olmuÅŸ gerisini iÅŸgalciler düşünecekti, bu iÅŸin sonu ya zafer ya ÅŸehadetti!
Artık baÅŸkaydı o gece gök ve yer, Millet Adamının talimatıyla çıktı sokaklara birer birer. 15 Temmuz gecesi karar günüydü, namus günüydü, ölüm korkusunun öldüğü güne ÅŸahitlik ediyordu her yer. Millet, dinine diyanetine, vatanına, geleceÄŸine, liderine, sahip çıkarken, korkmaya baÅŸlamıştı iÅŸgalciler. Her düşünceden, her yaÅŸtan, topyekûn millet kükreyince, iÅŸe yaramadı iÅŸgalcilerin elindeki ölüm kokan panzer. Kalpler de iman, diller de yüksek sesle ‘ALLAHU EKBER’. Gönül coÄŸrafyamızda direnen bu millet için duaya kalkmıştı eller. Çıplak elle en ağır silahlara karşı verilen amansız bu direniÅŸi, tam olarak anlatmaya yeter mi kelimeler? Can ve mal pahasına iÅŸgalcilere karşı direnen bu kahraman milleti, acaba nasıl anlatacak tarihler? Dinine, vatanına, kaderine, geleceÄŸine ve liderine kısacası tüm deÄŸerlerini korumaya azmetmiÅŸ bu millete, ne yapabilir ki iÅŸgalciler?
Ezdi tankları, ÅŸehitlerin tertemiz bedenleri. Çevirdi ÅŸaÅŸkına iÅŸgalcileri, milletin direniÅŸ ruhu ve azmi. Her bir fert, Akif’in deyimiyle ‘KükremiÅŸ sel gibiydi’ Ä°ÅŸgalcilere karşı verilen bu soylu direniÅŸin sonunda evrensel kader deÄŸiÅŸmeyecekti. Ä°yiler kazanacak kötüler kaybedecekti. Ä°ÅŸgal ve kargaÅŸanın karanlığı ÅŸafakla beraber zafere evrilecekti.
Beklenen haber geldi. Milletin Adamı Atatürk Havalimanına inmiÅŸti. O anki coÅŸku görülmeye deÄŸerdi. Sevgi ve heyecanın dorukta olduÄŸu zamanlar, kelimeler yetersiz kalınca ancak davranışlar anlatabilirdi o hali ‘Ä°ÅŸte ordu iÅŸte komutan! Dik dur eÄŸilme bu Millet seninle!’
Milletin Adamı milletiyle beraberdi. Zirveye çıkmıştı heyecan ve coÅŸku. ‘’ Ben milletimle beraberim’’ diyordu. Lider kükredikçe alçaklar da Milleti ve Adamını korkutmak için alçak uçuÅŸ yapıyordu(!) Münafıklar bilmiyorlardı ki iman etmiÅŸ bir kalpte korkuya yer yoktu. Nihayet bir iÅŸgal hareketi liderin feraseti milletin cesaretiyle baÅŸarısızlığa mahkûm oluyordu.
Şimdi bu kazanılmış savaşa sahip çıkma zamanı. Her türlü farklılığımıza rağmen kucaklaşma zamanı. Adalet ve ahlak temelinde bir siyaset geliştirme zamanı. Kısır tartışmalar yerine büyük projeler geliştirme zamanı. Herkesin yaptığı işi en iyisini yapma zamanı. Her türlü tefrikadan uzak, birleştirici bir dil geliştirme zamanı. 15 Temmuzu geride bırakırken yeniden düşünme zamanı.
Henüz yorum yapılmamış.