Sosyal Medya

Makale

İslamofobi Kimin için Üretildi?

Gerçekte korku oluşturmayan bir objeye, eyleme veya duruma karşı dehşete kapılma ve kaçınma davranışına fobi denir. Korkunun kontrolden çıkması yaşamın sürdürülmesini zorlaştırır. Kişi, bu korkuların aşırı veya anlamsız olduğunu bilse de engelleyemez, düşünerek bu asılsız korkularının önüne geçemez. Fobi, huy ya da kişilik özeliği değil bir rahatsızlıktır. Fobik kadınlar erkeklere göre 2,5 kat fazla olduğu söylenir. Fobi tedavisinde kişiden, davranış bozukluğunu tetikleyen varlık ya da durumun üstüne giderek fobisiyle nasıl başa çıkabileceğini öğrenmesi hedeflenir.

 

Şu anda ismi konmuş 200 e yakın fobinin tedavisi yapılmaktadır. "İslam korkusu" demek olan İslamofobi, Müslümanlara karşı duyulan irrasyonel nefret, ayrımcılık, düşmanlık ve kin besleme anlamına gelir. Fobi araştırmaları üzerinde insanların nelerden korktuğunu tespit eden küreselciler, insanları hangi korkular üzerinden sürüleştirecekleri bilgisine sahip olurlar. Mikrop ve virüsler üzerinden biyolojik silah üretenler aynı zamanda yeni fobiler üretip bunu yaygınlaştırabilirler. İslamofobi’de üretilmiş bir korku olduğundan bunun üstüne gidip anlamsızlığını gidermeye yönelik bir terapi seansından çok bu sanal korkunun kalplere daha çok yerleşmesi amaçlanır. Bu konuda küresel  güçler ve buna bağlı tüm yapılanmalar, üretilmiş İslam düşmanlığı korkusunu yaymak için büyük bütçeler ayırmaktadırlar. Bu finansal kaynaklarla üretilen örgütler ile körüklenen mezhep savaşlarına ait katliam görüntülerinin aralıksız olarak servis edilmesi öncelikle halkı İslam olan devletlerin modern laik kentlilerinin ürkütmesi amaçlanmıştır.

 

Üretilmiş İslamofobi’nin tedavisine yönelik bir terapi seansı yoktur. Peki bu proje korkunun mağdurları  ülkemizdeki İslami cemaatlere davet edilerek müminlerin ne kadar dürüst, merhametli, paylaşımı seven ve hak aşığı olduğunun gösterilmesi üzerinden tedavi edilebilir mi? Zira mal, can ve ırz güvenliğinin yanında şeytan üretimi iç korkulardan da arınmış müminlerin birlikteliği bu mağdurlara şifa olması gerekir. Ama gelin görün ki ister cemaat ister tarikat kalabalığının bir arada tutulmasının en belirgin özelliği ötekileştirilmiş rakip toplulukların sapık yönelimleriyle mücadelenin her an canlı tutulmasıdır. Bu şekilde içimize alacağımız mağdur bir batılının anlamsız korkusu şifa bulacağı yerde İslamofobik hali kökleşmiş bir şekilde kalbine yerleşecektir.

 

Cemaatlerin ve tarikatların siyasi sistem üzerinden daha etkin olma gayretlerin neticesinde yeni bir korku üretilmiştir. Ötekileştirilen cemaatler veya tarikatlar, iktidara gelir veya küresel güçlerle desteklenirse, bizi ya hapse atar ya da katlederler adlı proje korku, laikliğin teminatıdır. Böylece rakip görülüp sapmayla suçlanan Müslümanlarca yönetilmek yerine seküler laiklerin yönetiminden taraf olmak İslamofobi’nin asıl amacının Müslüman halkların ümmete dönüşmesinin engelleme gayreti olduğunu ortaya çıkarır.

 

Mal, can ve ırz güvenliğini sağlamanın yanında şeytan üretimi iç korkuların şifası için gönderilmiş İslam dininin bir fobiye dönüştürülmesinin asıl sorumlusu Kuran ve Sünnete uygun mümince bir kardeşliği hedeflemeyen Müslümanlardır. Şeytani korkularla NASIL baş edileceğinin ayrıntılarıyla anlatıldığı Kuran’ı, Ramazan’da hatmeden Müslümanlar, üretilmiş şeytani korkuların farkına varıp, onlarla mücadele konusunda ortak bir karara varmışlar mıdır? Yoksa Mübarek 11 aylarda umarsızca fobi üretim merkezlerine hizmet etmeye, bu yolda yeni veriler sunan ötekileştirme fitnesinin kurşun askerleri olmaya devam mı edeceklerdir?

 

Ey insanlar! İşte Rabbinizden size bir öğüt, kalplerde olabilecek her türlü (darlık ve hastalık) için bir şifa ve (O'na) inanan herkes için hidayet ve rahmet gelmiş bulunuyor. (Yûnus / 57)  

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.