Makale
'15 Temmuz darbe girişimi Obama'nın hatalı bir projesiydi!'
Murat M.Hakkı ile Türkiye ve Bölgenin Geleceği Üzerine Söyleşi - 2. Bölüm
Murat M.Hakkı ile gerçekleştirdiğimiz özel söyleşinin 2. bölümüne kaldığımız yerden devam ediyoruz. İlgiyle okuyacağınızı tahmin ettiğimiz bu bölümü sizlerle paylaşırken herkesin Ramazan ayını tebrik ediyoruz.
2012 yılında Atina’ya gitmiÅŸtim. Yolda Gergor isimli bir hekimle tanışmıştım. Gergor aynı zamanda iyi bir entellektüel kendisine Kıbrıs konusunu sormuÅŸtum. Gergor bana ‘Kıbrıs konusunda çözümü engelleyen ülke Almanya’dır’ demiÅŸti. Siz Gergor’un bu tespitine katılıyormusunuz?
- Kesinlikle katılıyorum çünkü Almanya müzakere sürecini uzatmak için Kıbrıs sorununu bahane edip Türkiye’nin AB üyeliÄŸine aşılamayan bir takoz koyuyor. Madem Kıbrıs konusunu açtınız devam edelim. Bence Kıbrıs konusunda iki önemli unsur var. Biri askeri yani Türkiye’nin ada da asker bulundurması diÄŸeri de mülkiyet sorunudur.1974 öncesinde bütün adanın sanayisinin, sermayesinin ve turizm potansiyelinin %70’i bugün kü Kuzey Kıbrıs sınırları içerisindeydi. Ada ikiye bölününce 200 bin Rum vatandaşı maÄŸdur oldu ciddi ekonomik kayıpları oldu. Ancak 1974’ten bugüne yaklaşık 43 yıl geçti. O dönemi yaÅŸayan Rum göçmenlerin çoÄŸu öldü veya ümidini kesti. Bu gün oluÅŸan genç jenerasyon ise tarihleriyle yüzleÅŸerek yeni temiz bir sayfa açmaya hazır. Kitabımda da deÄŸindim, Rum mallarını tazmin etmek için ''Taşınmaz Mal Komisyonu'' isminde bir komite oluÅŸturuldu Kıbrıs’ta. Ben avukat olarak yüzlerce Rumla muhatap oldum. Birçok Rum kuzeyde ki mallarıyla ilgili olarak uluslararası hukukun verdiÄŸi haktan kaynaklanan mallarını Türk makamlarına satmaya hazır. Ancak sistemin çok yavaÅŸ çalışmasından dolayı bu konuda pek fazla bir ilerleme saÄŸlanamadı. Türkiye’de göreceli olarak çok düşük bedellerle kuzeydeki Rum arazilerini uluslararası hukuka uygun bir ÅŸekilde satın alıp TürkleÅŸtirilebilirdi. Bence Türkiye mülkiyet sorununu bu ÅŸekilde çözebilir. Ne kadar Rum mallarını satın alırsanız KKTC’nin inÅŸasına konulmuÅŸ bir tuÄŸla olur.
Sizin bu öneriniz bana Ä°srail’in ilk dönemlerinde Filistinli Araplardan topraklarını satın alarak bölgeye yerleÅŸmesini hatırlattı. Bir nevi Türkiye’nin aynı taktiÄŸi uygulamasını mı öneriyorsunuz?
- Evet aynen öyle. Bende aynı benzetmeyi yapacaktım ama siz önce söylediniz. Ä°srail ilk baÅŸta Arapların topraklarını satın alarak yerleÅŸti. Türkiye Rum mallarını satın alırsa uluslararası camia da meÅŸruluk kazanır ve kuzeyde ki varlığını da kimse sorgulayamaz. Yunanların ve Rumların içinde bulunduÄŸu ekonomik sıkıntılar Türkiye’ye tam da Rum mallarını satın alma fırsatını veriyor.
Yunanlar genelde Filistin-İsrail meselesinde hep Filistinlerin lehine açıklama yapması hep dikkatimi çeken bir konudur. Bunun sebebi nedir sizce?
-Türkiye-Ä°srail iliÅŸkileri 1990’lı yıllardan sonra geliÅŸince Yunanistan bundan rahatsız oldu. Ayrıca ABD’de ki Ermeni lobisi, kongrenin Türkiye üzerinde baskı kurmasını hep ister. Yahudi lobisinin de bunu hep engellemeye çalışması Yunanları rahatsız eden bir konu. Ancak son 7 yılda Mavi Marmara olayından sonra iki ülkenin iliÅŸkileri çok gerildi ve Ä°srail kamuoyunda Türkiye’nin de Ä°ran gibi potansiyel düşman olma ihtimalini gündeme getirdi. Bu süreçte biraz Ä°srail-Yunan yakınlaÅŸması oldu. Ancak Türkiye-Ä°srail iliÅŸkileri tam kopmadığı için Yunan-Ä°srail ittifakı da tam olarak gerçekleÅŸmedi. Her ne kadar Ä°srail’in Filistin’de yapmış olduÄŸu zulmü kabul etmezsek de Ä°srail ile iliÅŸkileri belli bir seviyede tutmakta fayda var.
Åžu anda Kıbrıs ve Yunanların Akdeniz’de ortaklaÅŸa yaptığı doÄŸal gaz ve petrol aramalarını nasıl deÄŸerlendiriyorsunuz?
- Kıbrıs açıklarında doÄŸal gaz ve petrol olduÄŸunu düşünüyorum. Ancak bu potansiyelin ikinci bir Katar olabilecek miktarda olduÄŸunu düşünmüyorum. Yani Avrupa’nın Rusya’ya olan enerji bağımlılığını minimize edecek bir rezervde deÄŸildir. Ä°srail, Türkiye ile bozulan iliÅŸkileri onarmaya tekrar baÅŸlayınca (Ä°srail her ne kadar doÄŸal gaz konusunda yunanlarla flört etmiÅŸ olsa da) Türkiye’yi gücendirmemek için Yunanlılarla somut bir antlaÅŸma yapmadı henüz.
Buradan Türkiye-Amerika ilişkilerine geçelim. Bilindiği üzere 1 Mart tezkeresinden sonra Türk-Amerikan ilişkilerinde ciddi bir güven sorunu yaşandı. Amerikan medyasında zaman zaman 1 Mart tezkeresine atıf yapıldığını görüyorum.
15 Temmuz darbe giriÅŸiminden sonra FETÖ’nün iade konusunu ve YPG konusunda ki Amerika’nın tutumunu nasıl deÄŸerlendiriyorsunuz?
-1 mart tezkeresinde ki gözleminize katılıyorum ancak her ÅŸey 1 Mart tezkeresinden kaynaklanmıyor. Aslında 1990’da Sovyetler BirliÄŸi dağıldıktan sonra OrtadoÄŸu’da büyük bir boÅŸluk oluÅŸtu. Gerek Orta Asya’da gerekse Orta DoÄŸu’da Amerikan nüfuzu arttı. Hemen hemen tüm DoÄŸu Avrupa ülkelerini hem NATO’ya aldı hem de bu ülkelerde askeri üsler kurdu. Orta DoÄŸu’da Ä°ran hariç askeri üssünün olmadığı yer yok neredeyse. Dolayısıyla yeni alternatiflerin mevcudiyeti Türkiye’nin stratejik deÄŸerinde bir azalma yarattı.
Mesela Ä°ncirlik üssünün kapatılması eskiden hayal bile edilemezdi ama ÅŸimdi kapatılsa bile iki adım ötede Kuzey Suriye’de kurar. Amerika, Sovyetlerin çöküşünden sonra Orta DoÄŸu’ya Rusya, Çin gibi süper güçlerin yerleÅŸmemesi için bir proje yürütüyor. Amerika sorun çıkartabilecek 5 devletin defterinin dürülmesi plandı. O beÅŸ devlet hangileri? Irak, Suriye ve Libya’ya ilaveten 80 milyonluk nüfuslarıyla Türkiye ve Ä°ran. Amerika BirleÅŸik Devletleri bu beÅŸ devleti istikrarsızlaÅŸtırmak, parçalamak ve kontrol altında tutmak için bir proje yürütüyor. Irak, Suriye ve Libya meselesi Amerika açısında hal oldu. Irak ve Suriye’de oluÅŸturulmaya çalıştırılan Kürt devletinin esas hedefi Türkiye ve Ä°ran’dır. Amerika’nın kurmaya çalıştığı bu Kürt devletinin Türkiye ve Ä°ran’ın Kürtleri için ilham kaynağı olacağını planlıyor. Ve hatta Ä°ran’da ki Azeri’leri de kapsayan bir istikrarsızlık unsuru olmasını arzu ediyor. Amerika bu iki köklü ve büyük devleti de parçalamak istiyor.
Peki 15 Temmuz darbe girişimini bu çerçevede görebilir miyiz?
-Kesinlikle görebiliriz. Carter döneminde ulusal güvenlik danışmanlığı yapan Zbigniew Brzezinsk, 15 Temmuz darbe giriÅŸiminde ABD’nin rolü olduÄŸunu twitter hesabında itiraf etti. Brzezinsk, soÄŸuk savaşın kazanılmasında büyük pay sahibidir. Ayrıca dini ve milli duyguları kışkırtan biri olduÄŸu bilinmektedir
Ne demiÅŸti Brzezinski?
- Brzezinsk’i ‘15 Temmuz darbe giriÅŸimi Obama yönetiminin hatalı bir projesiydi ve Amerika hata yapmıştır’ demiÅŸti. Amerikan BirleÅŸik Devletlerinin Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki hücrelerini harekete geçirdi. Çok şükür ki bu felaket bertaraf edildi. Orada arzulanan Amerika’ya ve büyük güçlere karşı milli politikalar izleyen Recep Tayyip ErdoÄŸan’ın devirmesiydi. Buna ilaveten ErdoÄŸan sonrası Türkiye’de kaos oluÅŸturup iç savaÅŸ çıkartılmak istenmesiydi. Çok şükür ki Türkiye halkı buna izin vermedi.
Peki bu darbe baÅŸarısız olduÄŸu halde Amerika neden hala FETÖ’yu koruyor?
-Çünkü hala kullanım tarihi geçmediÄŸi için. Ayrıca bu adamın örgütü CIA’nın güdümündedir. Dünya’nın birçok ülkesinde örgütlenmiÅŸ bu yapı ABD için bu büyük bir aÄŸdır. Türkiye’nin güzel hatırına ABD FETÖ’yü iade etmeyecektir.
Bundan birkaç gün önce FETÖ ele başının Washington Post’a bir makalesi yayınlandı. Bu makalede dolaylı olarak NATO ve Avrupa’ya Türkiye’ye müdahele edin çaÄŸrısı vardı. Türkiye bu adamın bu tür makalelerini tercüme edip etkin olduÄŸu ülkelere gerçek yüzünü deÅŸifre etse ABD artık itibarı kalmamış FETÖ’yü hala korumaya çalışır mı?
-Kesinlikle çok iyi bir strateji olur ancak şunu söyleyeyim, FETÖ gider başka biri devam eder. Amerika için isim önemli değil önemli olan o hizmet ağının devam etmesidir.
Röportajımızın üçüncü ve son bölümünü sizleri yormamak adına bir sonraki yazımızda yayınlayacağız...
Henüz yorum yapılmamış.