Makale
Gelecek İçin UMUT Çağrısı
Gündüzün kapıları açılıyor bize. ÖğretilmiÅŸ yalan, yalanın içinde kıvrılmış engerek, bu kendini sokup yok edecek müstebit igvanın düzeni yerle bir oluyor. Herkes herkese koÅŸuyor çünkü herkesin çaresi herkeste. Kelimelerin ve cümlelerin derin nutuklar tanrısına kurban edildiÄŸi bir ülkede itirazın diliyle konuÅŸmayı öğrendik. Teslim olmuÅŸluÄŸumuzla gelen özgürlüğü ciÄŸerlerimizi acıta acıta içerimize çektiÄŸimizde bildik; yoktur Allah’tan baÅŸka ilah ve yere batsın iÅŸvekar uygarlığınız! DaÄŸlarında nergis kokusu dolaÅŸmayan, kentlerinde ahde vefanın kovulduÄŸu coÄŸrafya ve kanı kanına karışıp halvet olmamış her insan topluluÄŸu helakin yakıcılığını beklesin.
Umut kırıcıları boş verin. Tarihin her deminde bu tür yara kaşıyıcılar ola geldi. Doğudan batıya doğru iz süren bir ses ile birbirimizi anlayacağız. İki tarafı keskin bir kılıç gibidir bu ses, hangi yanına sarılırsan diğerinden kan damlar. Kimse kimseye düşmemeli, onurdur ki kişi düşenin elinden tutup kaldırmalı, alnından öpmeli, yüreğine dokunmalı ve doğudan batıya doğru akan o sesin künhüne varmalı. Her değer yaşamak için vardır, onurlu, başı dik ve rüzgar gibi esenlikle. Kim diyorsa bir değer inşa ettim gel de öl. Yalancının tekidir. Kim diyorsa ki kurtuluş reçeteniz irademle yazdığımdır, tabi ol da kurtul. Düzenbazın hasıdır. Toprağın soluğunu, bir dağ menekşesinin irkilişini ve çiseleyen gökyüzünün sükunetini akletmeden yaşayan kim varsa cücelerin düzenini çağırıyor demektir.
Din, dil, renk ve anlayış ayırt etmeden insandan yana, insanlıktan yana kat’i bir tercih yapmak ve saf belirlemek, hayatı yeniden insan iklimine kavuÅŸturmak için yürek yüreÄŸe bir direniÅŸ cephesi kurmak… Edebiyatı ile, düşüncesi ile, hal ile irfan ile insanlıktan yana saf tutmak ve insanın bayrağını yükseltmek… Yeryüzünü kasıp kavuran ÅŸirkin mücessem hali makineleÅŸme çağına, soysuzluk çağına karşı ahsen-i takvim veçhesini insanlığın direniÅŸ sembolü olarak yeniden yükseltmek… Ä°ÅŸte tarihin ruhundan önümüze serilen muhteÅŸem bir örnek… 99 yıl öncesi… Ä°nsanlığın son direniÅŸ hattı büyük bir saldırıyla karşı karşıya… Dünya’yı kasıp kavuran cinnet, tam teÅŸekküllü ordularıyla Çanakkale önlerinde. Amaç insanlığın son direniÅŸ hattını ortadan kaldırarak, insanlığın kalbini ele geçirmek. Ä°nsanlığı ÅŸeytana karşı koruyan son kale; Osmanlı’nın kalbi düşürülürse, insanlık da düşecek. Ä°nsan olan, insan kalan herkes bunun farkında. DeÄŸil Türkü; Kürdü, Arabı, Hintlisi, Afrikalısı, Ermenisi, Rumu herkes durumun farkında. Bu kaleyi, insanlığın son direniÅŸ hattını kaybederlerse, insanlık düşecek ve karanlık bir çaÄŸ baÅŸlayacak. DoÄŸu’da Kürt müfrezeleri ayakta, Suriye’de, Irak’ta, Gazze’de toplanmış Arap savaşçılar fevc fevc istikamet halinde, uzaklardan tâ uzaklardan kara adamlar; Sudan’lar dillerinde özgürlük ÅŸarkıları… Sonra Ermeni ve Rum birlikleri… Süryaniler… Kuzeyin delikanlıları; Lazlar ve Çerkezler akıyorlar mahÅŸer yerine doÄŸru. Tekke ve dergahlar boÅŸalıyor… Önlerinde ÅŸeyhleri Mevlevi alayları, NakÅŸibendi tugayları… Ali’nin hatırına düzen almış KızılbaÅŸlar… Bütün mektepler boÅŸalıyor… Gencecik fidanlar… GeleceÄŸimiz… Bu cephe düşerse bir geleceÄŸin olamayacağını bilenler… Herkes, her kendini insan bilen; daÄŸdaki çobanından, çöldeki bedevisine biliyor ki insanlığın son adasının kalbi yani Ä°stanbul düşerse insanlık düşecek. Çanakkale’de yaÅŸanan bu; insanlığın vicdanı ÅŸeytanın saldırısına karşı tek vücut!
Çanakkale dendiÄŸinde böyle bir yüksek ruhtan söz ediyoruz. Bu ruhta Türk’ü, Kürd’ü, Arab’ı, Çerkez’i, Laz’ı, Ermenisi, Rum’u, siyahisi; herkesin emeÄŸi var. Bu emek insanlığın direniÅŸine iÅŸaret eden bir emekti. Sonra ne mi oldu? Modern zamanların ilk büyük kapışmasında insanlık kaybetti. Topraklarımız aç kurtların arenası haline geldi. Ä°stanbul düşünce, Osmanlı düşünce, insanlık da düştü. Topraklarımızı talan eden saldırganlar ele geçirdikleri her toprak parçamızda birer devlet kurmaya çalıştılar. BaÅŸlarına geçirdikleri diktatörleri ile ÅŸeytana satılmış ruhlarıyla yüzyıla yakın bir süredir, isimleri katiller tarafından konmuÅŸ, bayrakları katiller tarafından belirlenmiÅŸ, sınırları katiller tarafından çizilmiÅŸ onlarca yönetim, insanlığı zapt-u rapt altına almak için her türlü hileye ve zulme baÅŸvurdu. Bu yalan düzen, adı Irak ya da Suriye ya da Ä°srail ya da Ãœrdün ya da Kuveyt ya da Suudi Arabistan, Tunus, Cezayir veya Libya olsun, sahte yönetimler üzerinden kutsal sınırlar içerisinde insanlığı hapsetti.
Bu gün kadim coÄŸrafyaların üzerine kondurulmuÅŸ yönetimlerin çatırdamaya baÅŸlaması göstermektedir ki insanlık yeniden büyük direniÅŸe hazırlanıyor. Zincirlerinden kurtulmaya çalışıyor. YaÅŸananlara bir isim konulacaksa bu “insanlık baharı” olmalı. Katiller tarafından korunmaya çalışılan her düzen, her zulüm düzeni tabiatı itibarıyla tarihin çöp sepetinde yerine alacak. Tıpkı yüz yıl öncesinde olduÄŸu gibi insanlık yeniden toparlanıyor. Asıl hesaplaÅŸma için haylice vakit ve yol var. Dünya’yı kasıp kavuran, insanı nesneleÅŸtirip devre dışı bırakarak, onu üretim ve tüketim arasında bir sünepe haline getirmeye çalışan küresel sarmalın yok edilmesi büyük idrak ve emek isteyen bir süreç.
KarşılaÅŸtığı her deÄŸeri dönüştürerek kullanılacak bir meta haline getiren bir düzenden söz ediyoruz. Ä°nsanın eksikliÄŸini ve zaaflarını iyi tespit ederek ‘hız ve haz’ üzerinden düzenini tahkimleÅŸtirmeye çalışan bu çok boyutlu ve çok suretli saldırı ancak insanlığın deÄŸerleri yeniden inÅŸa edilerek yok edilebilir. Bu gün yeryüzünde süregelen kaos insan soyuna karşı yapılmış büyük bir saldırı ile baÅŸladı. En ince detayına kadar hesaplanmış sofistike bir saldırıydı bu. Ä°nsan muhayyilesini alamayacağı kadar grift ve insanlık dışı yöntemler içeriyordu. Gelip geçen onlarca nesil böylesi bir ÅŸokun tahribatıyla hareketsiz ve teslim alınmış olarak kayboldu gitti. Karşılarındaki devasa organizma karşısında yaÅŸadıkları ÅŸaÅŸkınlık ve düştükleri aÅŸağılık kompleksi, kendilerini insanlaÅŸtıracak deÄŸerlere yüz çevirmelerine yol açtı. Kurulan cüceler düzeni, küresel dev aynalar ile insanları korku ve acziyet içerisinde kiÅŸiliksizleÅŸtirmeyi amaçlıyordu. Oysa insana, insanlığının varoluÅŸ deÄŸerlerini hatırlatan, varlığının doÄŸal sonucu olan hikmetin kapılarını açan ve bütün reddediÅŸlerinin hasılası olarak ona özgün bir duruÅŸ kazandıran, bütün zamanların en anlamlı çaÄŸrısı ile; Tevhid ile baÅŸlayacak bir yürüyüş insanlık çağını yeniden inÅŸa edebilir. GerçeÄŸin kurgulanmış düzeninde çürümeye terkedilmiÅŸ insanı, hakikatin evrensel ufkuna kavuÅŸturacak bir çizginin varlığı, insanlığın umudu olmaya devam ediyor.
Henüz yorum yapılmamış.