Sosyal Medya

Makale

Lauren Booth ile Özel Sohbetimiz

Mazlumder’in davetlisi olarak Ä°stanbul’a gelen, ünlü ingiliz gazeteci ve aktivist  Lauren Booth ile Düşünce Mektebi için özel bir sohbet gerçekleÅŸtirdim.

ÇoÄŸunuzun tanıdığını tahmin ettiÄŸim Lauren Booth’un ilk defa adını duyacak olan dostlar için çok kısa bilgi vermekte yarar vardır sanırım.

Lauren Booth, 1967 yılında Ä°ngiliz aktör olan Tony Booth’un kızı olarak Londra’da dünyaya geldi. Baba Tony Booth, hayatı boyunca İşçi Partisini desteklemiÅŸti. Kızı Cherie Booth, ileride İşçi partisinin en meÅŸhur liderleri arasına girecek olan Tony Blair ile evlendikten sonra bunun doÄŸal sonucu olarak Lauren’in çocukluk ve gençlik yılları sanat ve siyaset camiasının içinde geçti.

Lauren Booth, Londra Sahne Sanatları Akademisinde eÄŸitim aldı. Sahne almak için Avrupa turnelerine çıktıysa da 1997 yılında  gazeteciliÄŸe baÅŸladı. Londra Evening, News Statesman, The Mail on Sunday gibi pek çok kuruluÅŸta çalıştı.

Köşe yazarlığını yaptığı The Mail gazetesi adına 2005 seçimlerini takip etmek için Filistin’e gitti. Ä°srail’in kaba davranışlarının aksine Filistinlilerin sıcak ilgisinden etkilenen Lauren, Ä°ngiltere’ye dönünce, Filistin’e yardım amaçlı kurulan fonlara bağış toplamak için gönüllü olarak çalıştı. Artık Filistin meselesiyle ilgilendikçe Müslüman toplumun da içine girmiÅŸ oluyordu. Lauren’nin ilgilendiÄŸi tek mesele Filistin deÄŸildi elbette. BaÅŸbakan eniÅŸtesi Tony Blair’in ABD’nin peÅŸine takılıp Irak iÅŸgaline katılmasına karşı çıkmış ve bunu toplumun önünde dile getirmiÅŸti. (Stop The War Coalition) ‘Savaşı Durudur Koalisyonu’ destekçisi ve sözcüsü olmuÅŸtu.

Filistin izlenimlerinden sonra Ä°slam toplumuyla yakınlaÅŸma süreci 2010 yılında gittiÄŸi Ä°ran’nın Kum ÅŸehrinde Fatıma Ma’sume Türbesi’ni ziyaret ederken daha önce hiç hissetmediÄŸi manevi yoÄŸunluk hissettiÄŸini ve  Ä°slamla kucaklaÅŸmaya bu anın duygusuyla karar verdiÄŸini söylüyor. O günden beri de dünyada ki hak ihlallerine karşı duyarlı bir aktivist olmaya karar vermiÅŸti.

Mazlumder Ä°stanbul ÅŸubesinin genel kuruluna hitap etmek için davetli olarak Ä°stanbul’a gelen Lauren hanım ile davet programını organize eden Kemal Güller aÄŸabeyin vesilesiyle iletiÅŸim kurduk. Kendisiyle Düşünce Mektebi için bir sohbet yapmak istediÄŸimizi belirttik. Bu sohbete vesile oldukları için Mazlumder Ä°stanbul ÅŸubesine ve organizatör Kemal Güller aÄŸabeyime Düşünce Mektebi adına ayrı ayrı teÅŸekkür ediyorum.

Güneşli bir Pazar sabahında, Lauren Booth ile söyleşi yapmak için evden çıktım. İstanbul'un bunaltıcı trafiğin aksine, açık olan yollar insana araba sürmenin duyumsuz keyfini veriyordu.

Randevu saatimizden yarım saat önce Lauren’in kaldığı Sultan Ahmet’te ki oteline geldim. Resepsiyondaki genç arkadaÅŸ beni güler yüzle ‘buyrun’ ben kendisine Lauren Booth ile Randevumun olduÄŸunu söyledim. Lauren ile telefonla görüştükten sonra bana dönerek ‘altıncı katta kahvaltı yerine gidin Lauren hanım gelecek’ dedi.

Kendime bir kahve aldım cam kenarında boÅŸ bir masaya oturup, kahvaltı yapan otel misafirlerinin çatal kaşık sesleri arasında muhteÅŸem manzarayı seyretmeye koyuldum. Bir tarafta Sultanahmet camisi, diÄŸer tarafta Ayasofya camisinin minareleri gökyüzüne doÄŸru uzanıyordu. ‘Kim bilir ÅŸu minarelerin dili olsaydı, insanoÄŸlunun trajedisine dair ne hikayeler anlatırlardı bize’ diye içimden geçirdim. Bu iki muhteÅŸem eserin arasında Marmara denizi, lacivert bir kumaÅŸ gibi serilmiÅŸ en son ufukta sisler içinde gökle birleÅŸiyordu sanki..GüneÅŸin ışıkları kız kulesinin baÄŸrına birer ok gibi saplanmış gibiydi. Bu muhteÅŸem manzara, ruhumda ÅŸiir halaleri oluÅŸturmuÅŸtu. Her ÅŸey o kadar güzeldi ki  Lauren Hanım ile yapacağım sohbeti çoktan unutmuÅŸtum bile. Nihayet homurtulu bir vapur sesi ile uyanıp sohbet için önceden hazırladığım soruları gözden geçirirken, Lauren hanımın,  ‘good morning’ sesiyle sohbetımız baÅŸlamış oldu..

'BATILILARIN ANLATTIĞINI DEĞİL GERÇEK FİLİSTİNLİLERİ GÖRDÜM'

Mazlumderin davetlisi olarak Ä°stanbul’a geldiniz..Tekrar hoÅŸgeldiniz efendim.. Sizin hakkınızda medyada çok ÅŸey okuduk. Hazır sizi bulmuÅŸken kısaca kendinizden biraz bahsetmek ister misiniz?

- Bismillahirrahmanirrahim. Önce sadece 15-20 dakika içinde bu sohbeti bitirmemiz gerektiğini söylemeliyim çünkü başka randevularım var.1997 yılında gazeteciliğe başladım. Önce Eniştemin (Tony Blair) seçim kampanyasına yardım ettim. Çünkü fakir insanlara yardım etmek için güzel projelerim vardı. Hükümetin desteğiyle bu projeleri daha rahat gerçekleştireceğimi bekliyordum. Fakat iki yıl içinde anladım ki hükümetimizin fakirlere yönelik politikaları, beklentilerimi karşılamıyor. Gazeteciliğe dönüş yapıp 10 yıl köşe yazarlığı yaptım. Hayatım boyunca, politik konular yerine, olayların oluş nedenlerini ve insanların duygularını, tecrübelerini, anlamaya çalıştım.

Müsadenizle benim için çok ilginç olan Filistin toplumundan bahsetmek istiyorum. Çünkü Filistin ile ilgili haberlerin beni tatmin etmediğini bazı gerçeklerin bizden gizlendiğini hissettim.

Filistin ile ilgili haberler de, ‘Filistinliler, ÅŸiddeti seven insanlar.. Filistinliler, masum insanlara saldırıyorlar..’ Ama hiçbir haberde neden Filistinliler böyledirler veya Filistinlileri buna sevk eden nedir? sorusuna cevap göremedim. Bu soruyla ilgili tek bir ÅŸey söylenmiyordu bize. 2005’te Filistin’e Gazze’ye gitmeye karar verdim.

2005’te ?

- Evet 2005’te ve bu benim ilk ziyaretimdi. Çalıştığım The Mail Gazetesi adına olayları yerinde görmek zihnimi kurcalayan sorulara cevap bulmak istiyordum. Ä°ki hafta kaldım orada. Batılı gazetecilerin nasıl çalıştıklarını görünce çok ÅŸaşırmıştım. Çünkü onlar, önce Ramallah’ta bir otele giderler, birkaç telefon görüşmesi yaparlar, otel odasında birkaç röportaj yapıp sonra da geliÅŸmiÅŸ modern Ä°srail’e geçerler. Siz bu ÅŸekilde Filistin hakkında hiçbir ÅŸey göremezsiniz, hiçbir ÅŸey anlayamazsınız.

Batılı gazetecilerin daha önce böyle çalıştıklarını bilmiyordum. Allah’a hamd ediyorum ki ben böyle yapmadım. Filistinlilerin yaÅŸadıkları mahallelere, gittim. Caddeler de sokaklar da ki insanlara ‘’ merhaba.. nasılsınız?’’ dedim. Bazı insanlar arabayı durdurup çay içmeye davet ediyorlardı. Bunu hayal edebiliyor musunuz? Ben de ‘’Elbette’’ deyip araçtan iniyordum. Onlar için bu davet çok özel bir ÅŸey deÄŸildi, her ÅŸey çok doÄŸaldı ama benim için bu olaÄŸanüstüydü..Böylece Filistinli aileleri gördüm ama Batılıların anlattığını deÄŸil gerçek Filistinlileri gördüm. Çocuklarını kaybetmiÅŸ kadınları gördüm..Ailesini kaybetmiÅŸ çocukları gördüm..Bu insanların ÅŸiddet yanlısı olmadıklarını, kimseyi öldürmek istemediklerini gördüm. sadece topraklarını korumak istediklerini gördüm. Batı destekli Ä°srail’in Ä°ÅŸgalini ve zulmünü gördüm. Dahası fark ettim ki; yaÅŸadığım dünya da bunların hiçbirini bilmiyordum.

''BATI'DA Ä°SLAMÄ° DEÄžERLERÄ°N EGEMEN OLMASINDAN CÄ°DDÄ° ENDÄ°ÅžE DUYULUYOR''

Filistin ile ilgili daha çok soru sormak isterdim. Ancak sınırlı zamanı verimli kullanmak için bazı soruları pas geçip baÅŸka bir konu açmak istiyorum efendim. Son yıllar da Batı’da hangi nedenler islamofobinin oluÅŸmasına sebep oldu? Batı’da ki Müslüman toplum ne tür sorunlarla karşı karşıyadırlar? Bu algıyı nasıl deÄŸiÅŸtirebiliriz?

 

- Bu soruya farklı açılardan bakmak lazım. Batıya göçmen olarak ilk gelen müslümanlar, kendi halinde işçi olarak çalışıyorlardı. Batı’da herhangi bir Pakistanlıya Büyük annelerinin dini yaÅŸantıları nasıldı diye sorsan, muhtemelen diyecekler ki hiçbiri başörtü bile takmıyordu. Çünkü onlar sadece para kazanmak için gelmiÅŸlerdi ve sorun olmuyordu. Ancak ne zaman ki O kuÅŸağın çocukları, doktor oldular, hemÅŸire oldular, avukat oldular ve bu kuÅŸak aynı zamanda dini vecibelerini yerine getirince toplumda görünür oldular zaten sorunda bundan sonra baÅŸladı.

Bazı Batılı politikacılar, toplumlarının değiştiğini ve böyle devam ederse tamamen değişeceğini düşünüyorlar. Bir başka neden ise; Batıda ki Müslüman nüfus gittikçe çoğalıyor, Avrupalı nüfus ise, gittikçe yaşlanıyor. Ayrıca Hristiyan değerlerin zamanla azalıp İslami değerlerin egemen olmasından ciddi endişe duyuluyor.

Bir başka neden ise; ekonomik nedenler. Sağcı partiler şöyle propaganda yapıyorlar; Neden öncelik beyaz İngilizlere, Fransızlara, Almanlara vs. verilmiyor? Bunlar işimizi elimizden aldılar.. Bu şekilde propaganda yaparak, müslüman topluma karşı tepkinin oluşmasını besliyorlar. Elbette bu propagandalar etkili oluyor tabi..

Batı, Ä°slam dünyasıyla savaÅŸmaya baÅŸladı. Afganistan’da, Irak’ta ve ÅŸimdi Suriye’de. Bu ülkeleri hala bombalıyorlar. Yaptıkları bu katliamları meÅŸrulaÅŸtırmak için de buna terörizmle mücadele diyorlar. Bu da bazı insanlarda müslümanlar teröristtir algısının oluÅŸmasına sebep oluyor. Bu doÄŸru deÄŸil ama maalesef böyle bir durum var.

Peki bu algıyı nasıl değiştirebiliriz?

- Öncelikle bizim politik tartışmaların dışına çıkıp temel hak ve özgürlükleri savunan kesimlerle iyi bir dayanışma ve iletişim içinde olmamız lazım. Bu dayanışma bize güç ve dinamizm verecektir.

''AB'Yİ TÜRKİYE İÇİN DEĞERLİ KILAN NEDİR?''

Londra’dan baktığınızda Türkiye ile Avrupa BirliÄŸi arasında yaÅŸanan gerginliÄŸi nasıl görüyorsunuz?

- Öncelikle Türkiye halkına ÅŸunu sormak isterdim; siz Avrupa BirliÄŸi’nden ne bekliyorsunuz? Brexit oylamasından sonra Google’da en çok sorulan soru, Avrupa BirliÄŸinin geleceÄŸi ne olacak?

Ben dışarıdan Türkiye’ye baktığımda; sosyal güvenlik sisteminizin, ekonomik gücünüzün ve potansiyelinizin güçlü olduÄŸunu görüyorum. Avrupa BirliÄŸinde ise ekonomik istikrar yakalanmış deÄŸil üstelik Yunanistan hala iflasın eÅŸiÄŸinde ve birçok AB üyesi ülkenin durumu da Yunanistan’dan pek farklı deÄŸil. Bu gerçekler ortadayken sizin için AB’yi deÄŸerli kılan nedir? EÄŸer bütün mesele seyahat özgürlüğü ise, dünya Avrupa’dan mı ibaret? Yeryüzünde gezilecek birçok güzel ülke var. Hatta siz,  Avrupa BirliÄŸi ülkelerine gitmemeyi tercih edin.

'ERDOĞAN'IN MÜLTECİLERE SAĞLADIĞI İMKANLARIN İYİ ANLATILMASI HAYATİ BİR ÖNEME SAHİPTİR'

Batı medyasına baktığımız da CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan ile ilgili sürekli negatif haberler ve yorumlar okuyoruz. Maalesef bu haberlerin büyük çoÄŸunun çarpıtıldığını görüyoruz. ErdoÄŸan, kendi ülkesini geliÅŸtirmeye çalışırken Batı ile de iyi iliÅŸkiler kurmak istedi hep. Ancak Batı’nın ErdoÄŸan’a yaklaşımı negatif oldu hep. Bunun sebebi size göre nedir?

- Sorunuzu ÅŸu ÅŸekilde düzeltmek isterim; temel hak ve özgürlükten yana olanlar ErdoÄŸan’dan nefret etmiyorlar. Ama medyanın manipüle ettiÄŸi insanlar açısından durum dediÄŸiniz gibidir. Bu da kesinlikle entelektüel emperyalizmdir. Bu aynı zaman da batı’nın geleneksel saldırgan kovboy tutumunun sonucudur. Batı’nın yaÅŸam biçimine, ekonomik perspektifine kısaca her dediÄŸine yüzde yüz katılmazsanız, sizi düşman olarak tanımlarlar.

ErdoÄŸan’nın mesajları nettir. Filistin konusunda ki duruÅŸu, Esed rejiminin zulümleri karşısında ki tutumu ortada, mülteciler konusunda Batı’nın duyarsızlığını, iki yüzlülüğünü çok açık bir dille ortaya koyuyor. Tabi bundan rahatsız oluyorlar ve onu devirmek istiyorlar.

Ancak çok üzülerek belirtmeliyim ki Türkiye kendi haklılığını ifade etme konusunda yeterli düzeyde çaba göstermiyor. Gülen’in gazetecileri her gün ErdoÄŸan’nın aleyhinde 10 tane gazeteciyle görüşüyorlar lobi faaliyetleri yürütüyorlar. Açık söylemeliyim ki ErdoÄŸan’ı destekleyen gazeteciler sadece ÅŸikayet ediyorlar. Sadece ÅŸikayetle olmaz ki nerede sizin doÄŸru bilgi veren makaleleriniz yada çalışmalarınız? Türkiye’de ki yetkilileri aradım durumu ilettim. Ãœmit ederim ki bu konuda yeterli gayreti gösterirler.

ErdoÄŸan’ın mülteciler konusunda yaptıklarının dünyaya iyi anlatılması lazım. DiÄŸerleri ayrımcılık, ırkçılık yaparken, ErdoÄŸan’nın mültecilere saÄŸladığı imkanların iyi anlatılması hayati bir öneme sahiptir.

'BREXÄ°T SÃœRECÄ°...'

Zamanımız az kaldı ama Brexit’ten sonra AB’nin geleceÄŸini nasıl görüyorsunuz?

- Müsadenizle önce Ä°ngiltere’de ki müslüman toplumunun Brexit’i desteÄŸini belirtmeliyim. Özellikle de eÄŸitimli Ä°ngiliz Müslümanlar.

Neden?

- Çünkü müslüman İngiliz toplumu çok akıllıca davrandılar bana göre. Çünkü islamofobi İngiltere de çok düşük seviye de ama diğer AB ülkelerinde bu oran çok daha yüksektir. Bazı AB ülkelerinde, artık başörtüsü gittikçe sorun olarak görülmeye başladı. Ama İngiltere de böyle bir sorun yok.

 

Batı medyasına baktığımız da AB’den ayrılmayı diÄŸer bazı Avrupalı politikacılar da dillendiriyor. ÖrneÄŸin Marine Le Pen diyor ki eÄŸer seçilirsem Frexit olacak. Siz nasıl deÄŸerlendiriyorsunuz? AB dağılıyor mu?

- DediÄŸiniz gibi AB’den ayrılmak isteyen bir çok politikacı var ancak AB’nin geleceÄŸinin nasıl olabileceÄŸini öngörmek konusunda bir fikrim yok. Çünkü bu çok politik bir soru. Ben politikanın çok içinde biri deÄŸilim.

Sanırım süremizin sonuna geldik. Bizi kabul ettiğiniz için Düşünce Mektebi adına tekrar çok teşekkür ediyorum.

- Sesimi kardeş Türkiye halkına ulaştırdığı için ben de Düşünce Mektebi ailesine teşekkür ederim.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.