Makale
Avrupa'da Yaşayan Türkler
Almanya ve Hollanda ile yaÅŸadığımız malum gerginliÄŸin temelinde, birkaç oy fazla almak için bu ülkelerde bazı politikacılar ‘Avrupa deÄŸerlerini’ ve uluslararası hukuku hiçe sayarak, etnik çatışmalara yol açacak bir tutum ortaya koydular.
Buna tepki göstermek, hem iktidarın hem muhalefetin göreviydi.
Burada bir hakkı teslim etmek lazım; tüm muhalefet partilerimiz bize yapılan bu haksızlığa karşı tepki göstermiÅŸ; BaÅŸbakanımız da muhalefet partilerine teÅŸekkür ederek, iktidarıyla muhalefetiyle tüm dünya ’ya ÅŸu mesajı vermiÅŸ oldular ’Biz kendi içimizde tartışırız ama birimize karşı yapılan bir haksızlık karşısında hepimiz bir oluruz’
Bunu çok kıymetli buluyorum.
Milyonlarca vatandaşımız adına hem Sayın Başbakana hem de tüm muhalefet partilerimize teşekkür ediyorum. Ülkemizi ilgilendiren konularda bu güzel örneklerin devam etmesini diliyorum.
Ancak burada önemli bir uyarıda bulunmak istiyorum; tepkimizi gösterirken, sonuçlarını iyi hesap ederek, Avrupa nüfus ortalamasının %5,9’unu oluÅŸturan müslüman nüfusa karşı olumsuz duygulara ve algılara yol açmayacak ÅŸekilde ayarlamamız iki açıdan çok önemlidir.
Birincisi; tepkilerimiz, temel hak ve özgürlüklerden yana olan batılıları rencide etmeyecek tarzda olmalıdır. Bunun ölçüsünü kaçırdığımızda belki farkına varmadan ırkçıların cephesini geniÅŸletmiÅŸ oluruz. Fikirlerinden istifade ettiÄŸim kıymetli büyüğüm Åžemsettin Özdemir hocam derki; ‘Toptancı söylemlerden kaçınmak lazım.’ Gerçektende çok doÄŸru. Çünkü toptancı yaklaşımlar ne doÄŸrudur nede adildir.
İkinci neden; Avrupalı Müslümanları zor durumda bırakır.
Almanya’da yapılmış bir araÅŸtırmada yabancı düşmanlığının oranı % 35’lere,Ä°slam düşmanlığının oranı %59’larda olduÄŸu tespit edilmiÅŸtir. DiÄŸer Avrupa ülkelerinde de durumun çok farklı olduÄŸunu sanmıyorum. Yabancılara ve Müslümanlara karşı olumsuz bir algı varken, sonuçları iyi hesaplanmamış sert ifadeler eklendiÄŸinde, Avrupalı Müslümanların yaÅŸam ÅŸartları oldukça zorlaÅŸacaktır.
Genel olarak Avrupa’daki tüm Müslümanları, özel olarak Türkiye kökenli insanların son geliÅŸmelerden olumsuz etkilendiÄŸini tahmin etmek zor deÄŸil. Bu insanların çalıştıkları yerde, trende, sokakta, okulda, çarşıda, pazarda nasıl bir baskı altında olduÄŸunu düşünüp, ona göre gerilimi azaltacak adımları atmamız lazım.
Gerilim devam ederse, iki tehlikeyle karşı karşıya kalabiliriz.
Birincisi; baskılar, bir kısım vatandaşlarımızın asimilasyona uğramasına sebep olabilir. Geçmiş tecrübeler incelediğinde bu gerçek görülecektir.
Ä°kinci tehlike; Avrupa’da baskılar devam ederse, bir kısım gençlerimizi terör örgütleri, onların hassasiyetlerini kullanarak kendilerine eleman devÅŸirebilirler.
Avrupa’da yaÅŸayan vatandaÅŸlarımız Türkiye için birçok açıdan önemli olabilir ama özellikle üç konu çok önemlidir.
Birincisi; Türkiye ile Avrupa arasında ticarettin gelişmesinin yanı sıra, teknoloji transferinde önemli rol oynayabilirler.
Ä°kincisi; Türkiye ile Avrupa’nın gelecekteki iliÅŸkilerin geliÅŸmesinde, köprü vazifesi görebilirler. Üçüncüsü; Türkiye ile Avrupa iliÅŸkilerinde Türkiye’nin lehine denge vazifesi görerebilirler.
Ancak bütün bunların olması için devletin ve sivil toplum örgütlerinin öncülüğünde, bu ülkelerde yaÅŸayan sadece Türkleri deÄŸil tüm Müslüman toplulukların örgütlenmesinde öncülük edecek politikalar geliÅŸtirilmesi lazım. Avrupa’da yaÅŸayan vatandaÅŸlarımıza kamu diplomasisi yürütecek bilinci, bilgiyi, beceriyi vermemiz lazım. Bakın yahudilerin tüm dünyadaki baÅŸarısının temelinde bu niteliklere sahip insanları organize etmesi yatar. Büyük Çin bilgini Konfüçyüs derki ‘’ Zeki insanlar baÅŸkalarının tecrübesinden istifade edenlerdir’’
Umarım Türkiye’deki tüm toplumsal kesimlerle milli meselelerde ortak tavır geliÅŸtirirken, Avrupa’daki vatandaÅŸlarımızın üzerindeki baskıların azalmasını saÄŸlarız. Onları daha etkili olmaları için organize ederek dünya barışına katkı saÄŸlarız.
Henüz yorum yapılmamış.