Sosyal Medya

Makale

Hayır’a Hayır Demek Ya da Kerhen Evet Demek

Yeni anayasa;

Özlemle beklediğimiz anayasa mı? Hayır.

12 Eylül anayasası kökten değişiyor mu? Hayır.

Özgürlükler, insanca yaşama yolunda yeni haklar getiriyor mu? Hayır.

Devletin ve özel sektörlerin keyfi uygulamalarına karşı bir koruma sağlıyor mu? Hayır.

Milletvekili sayısının 600’e çıkarılması ve seçilme yaşının 18’e indirilmesi halkın beklentisi miydi? Hayır.

Ak Parti iktidarının yıllardır bize vaat edip durduğu o mükemmel anayasa mı? Hayır.

Yıllardır resmi veya sivil kişi ve kurumlardan anayasa ile ilgili fikirler alınıyordu. Bu fikirlerden herhangi biri bu anayasaya eklendi mi? Hayır…

Daha onlarca “Hayır”, ama ben yine de kendi adıma “Evet” diyeceğim.

2010 yılındaki referandum için “Yetmez ama EVET” demiştik. Çünkü toplumsal yaşam ve özgürlükler alanında beklentilerimizi karşılamıyordu.

Aradan 7 yıl geçti ve yeni bir anayasa referandumuna daha gidiyoruz. Yine beklentiler noktasında bir hayal kırıklığı yaşıyorum ve yine “Yetmez ama EVET” diyorum.

Bu sefer biraz öfkeliyim; 2010’daki anayasal değişikliğinin güdük kalmasında kabul edilebilir mazeretleri vardı. Ama bu anayasal değişikliğin beklenenden uzak kalmasının hiçbir mazereti yok.

Ve ilginçtir Ak Parti İktidarı 2007, 2010 ve 2017’de 3 defa anayasa değişikliğine gitti ve 3 değişimin ana merkezinde Ak Parti iktidarını güçlendirici maddeler vardı. Yani Ak Parti hep kendi iktidarını önceledi.

Yeni anayasal değişikliğe “Evet” diyeceğim ama bu mevcut düzenlemeyle yetindiğim anlamına gelmemeli.

Aslında, beklentilere cevap verebilecek daha iyi bir anayasa değişi için “Hayır” diyesim var. Fakat öyle bir ortamdayız ki bu referandumda “Hayır” çıkmasının ülkemizde büyük bir kaos ve krize yol açması kuvvetle muhtemel. Bu yüzden içime sinmemiş bir anayasal değişikliğe “Evet” demek zorunda hissediyorum kendimi.

Bir de “Hayırdiyenlere bakıncaEvetdemek zorunda kalıyor insan.

Güçler ayrılığı ile bir kişi veya zümrenin keyfi/diktatörvari uygulama tehlikesinin bertaraf edildiği iddiası vardı. Belki teoride öyle olabilir ama uygulamada maalesef bunu göremedik. Cumhuriyet tarihi boyunca çok az dönemler haricinde iktidar üzerinde hep “Militarist ve Bürokratik Oligarşinin” vesayeti olageldi.

Ayrıca derin güçler, bu güçler ayrılığını çok iyi kontrol ederek birçok dönem halkın seçtiği iktidarları diğer bürokratik ve militarist güç odaklarıyla boğdular (28 Şubat’ta olduğu gibi).  

Bu yüzden “Başkanlık Sisteminiönemsiyor ve destekliyorum.

Olası “Başkanlık Sistemi” ile koalisyon ihtimalinin ortadan kalkması diğer önemli bir konudur.  En kötü tek partili hükümetlerin bile en iyi koalisyon hükümetlerinden daha iyi olduğuna şahit olduk.

Mevcut değişimde Başkanlık Sistemi güzel lakin Başkan’ın olası keyfi uygulamalarına mani olabilecek yeterli bir kontrol mekanizması yok. Mesela bu yetkilerle Başkan seçilmiş bir Ahmet Necdet Sezer’i düşünmek bile etmek istemiyorum.

Sonuç olarak, beklentiler noktasında beni hayal kırıklığına uğratan bir anayasa taslağına kerhen Evet” diyorum.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.