Makale
Batı, Ulusalcılar ile Küreselciler Arasında Sıkışmış
Batı dünyası, Donald Trump’ın seçilmesinden sonra kendi iç sorunlarını tartışmaya devam ediyor. Ben bu tartışmaları imkanlarımın elverdiÄŸi ölçüde takip etmeye çalışırken, yapılan tartışmaların üç konuda yoÄŸunlaÅŸtığını tespit ettim. Küresel ekonomi, ulusal politikalar, deÄŸerler anlamında felsefi zayıflık.
Küreselleşme kavramı, henüz üzerinde uzlaşılmış bir tanıma sahip değildir. Bunun iki sebebi olduğunu düşünüyorum.
Birinci sebep; Bu kavramın çok boyutlu bir özelliğe sahip olmasından dolayı, kesin olarak sınırlarının çizilmesinin zor olduğudur.
İkinci sebep ise; Bu kavrama tanım yapan kişilerin ideolojik yaklaşımına göre, yaptıkları tanımın farklılık arz etmesidir.
Liberal bakış açısına göre; Küreselleşme, imkan dahilindeki ticari aktivitelerin sınırlarının genişlemesi, yasal engellerle kısıtlanmış, satış ve satın alma, borç verme ve borçlanma faaliyetlerin daha pratik hale getirilmesi iken;
Sosyalistlere göre; Sermayenin tekelleşmesi, sermaye egemenliğinin dünya çapında tesisini güçlenmesi olarak görürler. Küreselleşmeyi savunanlar da, eleştirenler de kendi görüşlerinin haklılığını ortaya koymak için istatistik bilgileri dayanak gösterirler.
Sosyalistler’in, KüreselleÅŸme’ye karşı ciddi eleÅŸtirileri olmasına raÄŸmen, KüreselleÅŸme’yi savunanlar daha etkili olmuÅŸ, Batı’nın ekonomik sistemleri Liberal ekonomik sistemi olmuÅŸtur. Çünkü küreselleÅŸme, ekonomik kalkınma, yükselen yaÅŸam standartları, teknolojik ilerleme ve bilginin daha hızlı yayılması, KüreselleÅŸme’nin en belirgin faydaları olarak görülmüştür. Ayrıca, bilgi-iletiÅŸim teknolojilerindeki hızlı geliÅŸmeler ve internet kullanımın giderek yaygınlaÅŸması, KüreselleÅŸmenin daha yaygınlaÅŸmasına etki etmiÅŸtir.
Ancak, Batıda Liberal ekonomik sistem ile birlikte KüreselleÅŸme fikri geliÅŸirken, ekonomik krizler oldu. Batı dünyasında, inanılmaz ÅŸok etkisi yarattan ekonomik krizler, az bir tabana sahip olan ulusçuların daha geniÅŸ taban bulmasına yol açtı. Batı’daki ulus fikrine sahip düşünce adamları, bunu fırsat bilerek bu ekonomik sıkıntıların kaynağı olarak, KüreselleÅŸme’yi gösterdiler. Sevgili Arif ARCAN Hoca’nın hoÅŸuma giden bir tespiti vardır. ‘Her çağın kendisine uygun makuliyetler manzumesi vardır’ diyor. Hakikaten Batı’ki tartışmaları izlediÄŸimde, ulusçular hem ekonomik krizi örnek göstererek bir ‘makuliyet’ yaratıyorlar hemde din, dil, tarih, kültür gibi kavramları kullanarak kendilerinden olmayanlara karşı ötekileÅŸtirme yapıyorlar.
Åžu anda Batı dünyasında’ki bölünme, Sosyalistler ile Kapitalistlerin aksine küreselciler ile ulusalcılar arasında devam ediyor. Ancak Batı’nın ekonomik sistemi küresel, ama politikaları ulusal olunca, çatışma yada sıkışma kaçınılmaz oluyor.
Amerika ÅŸu anda bu çatışmayı yaşıyor. Donald Trump’a karşı yapılan gösterilerin temelinde, KüreselleÅŸme fikri ile ulusçuluk fikirlerin zıtlığı yatmaktadır. Avrupa’daki ülkeler ise, henüz çatışma boyutunda olmasa da giderek yükselen ulusçuluk fikri ile KüreselleÅŸme arasında ciddi bir sıkışmanın olduÄŸunu gözlemliyorum.
Ancak Batı’nın sorunu sadece ulusçuluk ile küreselciler arasında ki fikri zıtlık sorunu deÄŸildir. Baıtı’nın diÄŸer bir sorunu da deÄŸerler anlamında’ki felsefi sorundur. Çünkü Batı’nın ÅŸu zamana kadar dünya’ya söylediÄŸi deÄŸerlerin hiçbirine sahip çıkmadığı tecrübeyle öğrenildiÄŸi için inandırıcılığı kalmamıştır. Bu sadece Ä°slam ülkeleri nezdinde deÄŸil, Afrika’da, Latin Amerika’da, ve bizzat kendi insanların nezdeinde de inandırıcılığı kalmamıştır. Don Miguel derki ‘Ä°nandırıcı olamayanların söyleyecekleri sözü yoktur, sözü olmayanların etkisi yoktur’
Dünya çapında değerler anlamında itibarını, etkisini kaybetmiş bir Batı, ulusalcılar karşısında bir süre daha bu sıkışmanın devam edeceğini düşünüyorum.
Henüz yorum yapılmamış.