Makale
Postmodernizm; Aynaya düşen elma gölgesi
Bismihi Tebarek ve Teala
Post modernizmi,özellikle 2.dünya savaşından sonra kapitalist dünya görüşünün içinden neşv-ü nema bulmuş, tüm makro düzeydeki anlatı ve iddalara karşı çıkan , varolmak veya varolmamak arasındaki gri bölgeyi daha da koyulaştırarak karamsar bir ruh halinin savrulmuş biçimidir diyebiliriz.Modernizmi eleştirirken modernizmin dışına çıkamadan içe doğru kıvrılmanın adı.Aslında ad olmama halidir. Karşı çıktığının aslına bağlı kalarak aslının avlusuna çıkma ,sonrası olmayan sınıra yaklaşma çabası.
Anlayış temellerini(fikir diyemiyoruz),Marxist düşüncenin kapitalizm üzerinden modernite ve aydınlanmanın dayatmacı ve totaliter anlayışına çıkan Horkheimer,Marcuse,Adorno gibi(araçsal akıl,teknoloji ve medya aracı ile nesneleşme)eleştirlerine ; Heidegger ve Nietzsche gibi değer ve imkanlardaki yetersizlik ve hatta gereksizlik düşüncelerine;Edmund Husserl'in tüm bilindikleri paranteze alırken insanın sezgi gibi oldukça subjectif alana yaslanmaya başlaması gerekliliği felsefesine ; Fransız post yapısalcılarda Derrida gibi farklı eleştirel görüşleri romantik bir eklektik potada eritmeyi ifade eder.Herşeyden birşey ancak hiçbirşey.Batı felsefesinin(dünyasının) son cümlesinin en sonundaki üç noktadır postmodernizm.İnsanlığa vereceği katkı(!) bitmiş ancak alacakları bitmemiştir.Post modernizm insanlığın önüne 3 kuruş atıp üstü kalsın küstahlığının son raddesidir.Dikkat etmek ve rikkatli olmak lazım.
Post modernizm kendi başına bir değer taşımıyor. (Doğrular yoktur tercihler vardır diyerek herşeyi değersizleştiryor,bayağılaştıryor).Neden önemli? Görünür olması ve etkisi ile önem kazanıyor.Çünkü Modernizm toplumları kendi enstrümanları ile birbirine benzetirken,post modernizmle de eleştirinin niçin ve nasıl olması şekliylede benzeştiriyor.Yani aslında batı yakasında değişen bir şey yok ancak bizdeki değişimi de ince ve güçlü fırça darbeleri ile engelliyor.Örneğin, Müslüman olmanın gerektirdiği tüm itirazları (istediğiniz bir tanesini seçebilirsiniz) rafine ederek bireysel , politik , ekonomik v.s çıkarla eşitliyor böylece referans noktalarını zayıflatıyor bazende yokediyor.Ne istediğimizi ne istemediğimizi , niçinlerimizi belirsiz bir alana çekerek kendi ölçülerine göre tanımlanır hale getiriyor.Biz , biz olmaktan çıktıktan sonra neye karşı çıktığımızın ne önemi var.
Çünkü eleştirdiğimize karşı kullandığımız malzemeler bizi eleştirdiğimizin malzemesine dönüştürüyor.İşin diğer bir kötü tarafıda dostlarımızıda aynı saiklerle tanımlıyor olmamız.İmdi bizim öncelikle varoluşsal(tüm yönleriyle) problemimiz var demektir.Varolduğunuz nokta yönünüzü belirler ve tanımlar (dünyevi) .Üst refere noktasına tutunduğunuzda(uhrevi) doğu ve batının aynı anda görünebildiği durumdasınızdır.Artık diyalektik bir esaretten,herhangi bir anti tez olma durumundan kurtulmuşsunuz demektir.
Mevcut hal böyleyken hiçbirşeyi değiştiremeyeceğiz;herşeyimizi değiştirmeden.
Ve's-selam
Henüz yorum yapılmamış.