Sosyal Medya

Makale

Yasin Kimlerin Ardından Okunmalı?

Surenin geleneksel anlamda hep bir merhumun arkasından okunması Arapça bilmeyen bir toplumda aklen ve fikren diri olanlara indirilen Yasin’in sadece tilavetiyle ilgilenilmesi onu çaresizlerin duasına indirger. Bu suresinin ölüm ve sonrasıyla ilgili bölümü geleneğin aksine normal bir ölümden değil bir yiğidin linç edilmesinden bahseder. İsmi zikredilmeyen bir şehirde hüküm süren bir kavime gönderilen iki elçi yeni bir elçiyle desteklenmesi iktidarı kızdırmış, resulleri yalanlanıp, uğursuz ilan edilmişlerdir. Bu üç resul, kavmince taşlanarak linç edilme tehditlerine direnirken şehrin öbür ucundan gelen yiğidin onlara verdiği destek övülerek aktarılır.

“Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi (ve) ‘Ey kavmim! Bu elçilere uyun! Sizden hiçbir karşılık beklemeyen ve kendileri doğru yolda olan bu kimselere uyun! (Bana gelince,) neden beni yaratmış olan ve hepinizin dönüp varacağı Allah'a kulluk etmeyeyim? (Neden) O'ndan başka ilahlar edineyim? (O zaman) Rahman bana bir zarar vermek isterse ne onların şefaati zerre kadar fayda getirir, ne de (bizzat kendileri) beni koruyabilirler. İşte o zaman ben apaçık bir sapıklığa düşmüş olurum!’ "(Ey kavmim,) ben sizin Rabbinize iman ediyorum, öyleyse bana kulak verin!’ dedi.” (Yâsin / 20–25)

Bu yiğit, Resullerin çağrısının hakikat olduğuna dair deliller, vicdanını harekete geçirmiş kavminin inkârcı azgınlığını göre göre, inancını içine gömüp evine kapanmamıştır. Aksine düşüncesini harekete geçiren hak söz ile hemşerilerini uyarmaya koşmuştur. Kur’an, şehrin öbür ucundan gelen bu adamın kimliğinden değil çağrısını destekleyen eyleminden bahseder. Rabbimiz bu olayı tarihin akışının dışına çıkarıp bir şablon gibi önümüze koyar. Hiçbir karşılık beklemeden böyle bir çağrıda bulunan bu kimseyi davetinin çilesine katlanmaya iten nedir? Nedir bir inanç sistemi için insanların karşısına dikilip eziyetleri, alayları, ve katledilmeyi gözealdıran?

“(Ve) ona: ‘Cennete gir(eceksin)!’ denildiğinde ‘Rabbimin beni(m geçmişteki günahlarımı) bağışladığını ve beni saygın kişiler arasına dâhil ettiğini keşke kavmim bilseydi.’ dedi.” (Yasin / 26,27) ayetlerinde, o yiğidin nasıl katledildiği değil hiçbir karşılık beklemeden yaptığı eyleme Allah’ınikramından bahseder. Böylece canını bu yola koymuş müminin cennete yakışır hizmeti ayan edilir. Af olmuş ve nimetlerle kuşatılmış bu yiğit, dünya ile ahiret hayatı birbirine bitişik olduğu şuuru ve gönlü hoşnutluğuyla hemşerilerinin Rabbi’nin kendisine bahşettiği ikramı görüp hakkı desteklemelerini ister. Batılın küstahlığından hakkın huzur ve emniyetine, zulmün tehdidinden cennetin esenliğine, cahiliyetin karanlığından imanın nuruna kavuşturan şahadet için ücret istemeyenlerin davetine icabet gerekir

Sahte Rablik iddiasındaki sistemler halkın tehditle sindirirler. Bu ölüm sonlu sindirme tehditleri karşısında vaat edilen cennet ancak imanla anlaşılır. Vahyin rehberliğini reddetmiş, ölümü her şeyi bitiren sananlar, korkutularak sürüleştirilirler. Ümitlerini kaybedenler sayesinde zulümler sürer. Yakın geçmişte ülkemizde, sayıları 19.000’e ulaşan asit çukurlarında yok edilen hakperest insanlara yapılan faili meçhul cinayetler itiraz etmemek Yasin suresini anlamamaktır.

Resulullah’ı (sav) desteklerlerse nasıl bir karşılığın kendilerini beklediğinden haberdar olan sahabe, canları bahasına, yaptıkları biate sadık kalmışlardır. Şehrin öbür ucundan koşarak gelen adamın mücadelesinden doğru çıkarım yaparak, arkalarına güzel örneklikler devretmişler.

Peki, hak ve batıl arasında ara yolların arandığı bu bedbaht zaman diliminde,11 haneli kimlik numarasına indirgenmiş insanlara Yasin suresi ne ifade eder? Cennet sonlu bu yiğidi tarihselliğe mahkum kılmak,  müşriklerin ‘bu eskilerin masallarıdır’ iftirasını andırmıyor mu? Vahyi ve hesap gününü reddetmiş, Resullerin yolunu terk etmiş azgınlarca yönetilen gezegenimizde buna itiraz edecek yiğitler, hangi şehrin öbür ucundan gelmesi beklenmektedir?

“Bu adam Habîbü’n-Neccar’dır.” diyenler ‘Ben değilim’ demiş olmazlar mı?

Asıl can alıcı soru Yasin suresini hangi ölülerin arkasından okumak bidattir? Tabii ki hak davaları desteklemeyen, zalimlerin işbirlikçisi, desteğine muhtaç kadınlar ve çocukların imdadına yetişmeyip, paranın, makamın arkasına saklanıp rahatını bozmayan namertlerin ardından Yasin okumak bidattir. Zira o zaman hak davaları desteklemek için şehit olmuş Bahattin Yıldız, Faruk Aktaş, Yasin Börü, Ammar Ceyhan gibi yiğitlere haksızlık edilmiş olur.

Yasin suresi, yiğitlerin ölüm meclislerinde okunmalı ki onu dinleyen yeni nesilden birileri çıkıp da resullerin hak olan yolunu desteklemeyi vazife edinsin.. Bu yiğitlerin illa erkek olması gerekmemektedir. (önemsenmeyen bir kadın, “Kral çıplak” deme liyakatinde bir genç…)

Fatiha suresindeki “Bizi dosdoğru yola, kendilerine lütfedilip nimet bahşettiğin güzel kulların yoluna ilet.” duasında kendisine benzemek istenilen kişi, şehrin öbür ucundan gelip resullerin hak olan yolunu desteklemek için şahadeti göze almış o kişi değil midir? O ve takipçileri yürüdüğü yolda yeterli örnekler vererek sorumluluklarını yerine getirdiler.

          Şimdi şehrin öbür ucundan gelip hakikatin çığlığı atabilecek başka kimse yok. 

                                 Artık şehrin öbür ucundan gelmesi gereken yiğit “Sen” sin.                                      

   Vay be, sana hiç böyle bir gözle bakmamıştım!

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.