Makale
Musul Operasyonunda Göz Ardı Edilenler
Irak'ta çatışmaya katılanların sayısı giderek artıyor. Çatışmaya katılan herkesin DAEŞ'i yenmenin yanında kendi ajandaları da bulunmakta. Savaşa katılan bütün cepheler ordularını DAEŞ'İ mağlup etmekten başka gerekçelerle de dizayn etmişe benziyorlar, yaklaşık 2 yıldır kurtarılmayı bekleyen Musul'un içinde hala yaşayan 2 milyona yakın sivil halkın olduğunu gözden kaçırmamalı.
Elbette DAEŞ ile mücadele edip onu yenmek bu operasyonun çok önemli bir safhasını teşkil etmektedir. Hele ki bu kadar radikal bir örgüt ile karşı karşıya iseniz ve onların tabiriyle kıyamet savaşına girecekseniz tedbirlere önem vermeniz gerekmektedir.
DAEŞ, Musul'u işgal ettiğinden bu yana yaklaşık olarak bir milyon kişi bu şehirden iltica etti. Bunların büyük çoğunluğunu Sünni Araplar oluştursa da şehirde yaşayan tüm etnik gruplar bu işgalden olumsuz şekilde etkilemiştir, Kürtler, Türkmenler, Yezidiler, Hıristiyan Araplar bunların başında gelmektedir. Birleşmiş Milletlere göre tarihin en büyük insan göçünün yaşandığı şehir Musul'dur. Musul'dan göç eden mülteciler için oluşturulan kampların toplam kapasitesi en fazla 700 aile kapasitelik olarak inşa edilmesi ortaya büyük bir insanlık krizinin çıkmasına sebep olmuş durumda. Musul'daki bu insani kriz Musul operasyonu ile ilgili dikkate alınmayan ilk zorluk.
Musul operasyonunda dikkat edilmeyen ikinci nokta hava operasyonları ile daha şimdiden şehrin alt yapısının çökertilmiş olmasıdır. Ramadi'ye baktığımızda bölgenin yaklaşık %80'nin yok edilmiş olduğunu görüyoruz. Musul ise çok büyük bir kent yaklaşık 3 milyon kişinin ikamet ettiği şehir Irak'ın en büyük ikinci şehri konumunda. Hiç kimse şehri geri alırken tahribatın ne kadar büyük olacağını tahmin dahi edememekte. İflas etmiş bir Irak hükümetinin Musul'u yeniden inşa edemeyeceği ortada, bu noktada devreye ABD mi girecek dersiniz? Irak hükümetinin şehrin geri alınmasındaki isteksizliği ve son dönemde yaşanan olaylara baktığımızda aklımızda ciddi soru işaretleri uyanmakta. Yoksa ne dersiniz şehri İran mı yeniden imar edecektir? DAEŞ'in işgalinden sonra isyancı şehir konumuna düşmüş olan Musul'un özgürleştirilmesinden yana ortaya konmuş ciddi bir tavrın olduğunu söyleyemeyiz, herkes yalnızca kendi ajandasına odaklanmış durumda.
Musul operasyonundaki üçüncü endişe verici sorun operasyona katılan grupların operasyon için uygun olmaması ve yalnızca kendi çıkarlarına göre hareket etmeleridir. Bu grupların başında askeri birliklerin yaklaşık %80'nini oluşturan Şiiler gelmektedir. Dediklerine göre şehrin dış bölgelerinde kalacaklar tıpkı Felluce operasyonunda olduğu gibi(!) Eğer onlara kalsa daha önce pek çok operasyonda olduğu gibi insanlık için utanç verici bazı uygulamalardan kaçınmayacağı ortadadır. Öte yandan Kürt peşmergelerin kendilerini Irak'ın bir parçası olarak görmeden yeni bir yönetim modeliyle kendilerini Musul'un bir parçası olarak görmeleri aslında Musul halkı için onları da en az Irak hükümeti kadar tehlikeli bir pozisyona sokmaktadır. Haşdi Şabi, Ninova Muhafızları gibi diğer gruplar bu operasyonda dikkat edilmeyen diğer tehlikeli unsurlar olarak göze çarpmaktadır.
Öte yandan Türkiye, bölgede İran'ı ve orada oluşacak İran destekli yapıları kendisi için bir tehlike olarak görmesi onu da Musul operasyonuna katılırken DAEŞ'in bölgeden çıkarılmasından farklı bir ajandaya sahip olduğunu göstermektedir.
Musul operasyonundaki dördüncü sorun, operasyonla beraber bölgede başlayacak bir mezhep savaşına karşı yeterli tedbirlerin alınmamış olmasıdır. Geçtiğimiz günlerde milis kuvvetlerinin komutanı Kays Halazi Musul operasyonu ile yaklaşık 1300 yıl önce yaşanmış Hz. Hüseyin cinayetinin intikamını alınacağını belirtti. Bu mezhepçi retoriğin Felluce operasyonundan önce kullanıldığını da hatırlıyoruz ve sonuçları ortadadır. Yine bölgede Türkiye ve Peşmerge'nin yoğun itirazına rağmen Irak Başbakanı İbadi Şii milisleri ziyaret ederek onların bu operasyondaki önemi ve sembolik değeri üzerine yaptığı açıklama Musul operasyonu ile başlayacak mezhepsel problemlerin habercisi gibi durmakta.
Kimse DAEŞ sonrası Musul kaderi hakkında net şekilde konuşmamayı tercih ediyor. Musul'dan sonra DAEŞ nereye gidecek? DAEŞ'in Suriye'ye geçişi kolaylaştırılacak mı? Irak hükümeti DAEŞ'in bölgeye tohumlarını ektiği ideolojinin sisi dağıtabilecek entelektüel alt yapıya sahip mi? DAEŞ'in uyuyan hücrelerinin Musul ve bölge şehirlerde harekete geçmesine karşı nasıl bir tedbir alınacak?
Kimse bu sorulara cevap vermeye yanaşmamakta. DAEŞ'in Sahra'ya geçişinin düşünülemeyecek etkilerinden söz eden dahi yok, özellikle El Kaide bu hamle ile DAEŞ ile birleşerek yeniden hortlayabilecek potansiyele sahipken...
Musul operasyonu Irak halkı için dipsiz bir kuyuya dönüşürken Arap dünyası üzerindeki İran etkisini büyük oranda artıracaktır. Öte yandan İran'ın yükselen bu tehdidine karşı bölgede yeni roller üstlenerek Irak'ta önemli bir oyuncuya dönüşen Türkiye daha da güçleneceği aşikar. Aslına bakarsanız bu savaş Musul'un sonu olmayacak, samimi olmak gerekirse bu savaş Musul'un özgürlüğüyle de alakası yok. Bu savaş daha çok gizli ajandalar ve bölgesel güçlerin kirli ajandalarıyla alakalı.
Bu makale dusuncemektebi.com için alaraby.co.uk sitesinden Mehmed Mazlum ÇELİK tarafından çevirilmiştir.
Henüz yorum yapılmamış.