Sosyal Medya

Makale

Amerika ile makul bulunabilecek mi?

Neresinden baksanız Türk - Amerikan iliÅŸkilerinin en kritik dönemi yaÅŸadığına hükmedebilirsiniz. Ä°ster Irak’a bakın, ister Suriye’ye, ve ister FETÖ alanına. 

Gördüğümüz dostluk, müttefiklik, stratejik ortaklık değil.

Hatta bileÄŸimizin bükülmek istendiÄŸini düşünüyoruz Amerika’nın bölge politikalarına baktığımızda.

Hatta Amerika’nın Türkiye’yi yöneten kadro ile problemli olduÄŸunu, bu kadroyu (tabii ki ErdoÄŸan’ı) deÄŸiÅŸtirmek için darbe dahil her yola sıcak bakabileceÄŸini, belki bakabildiÄŸini düşünüyoruz.

Pazar günü terör 18 can aldı. Bunun ardında PKK var ve biz Amerika’ya seslenip duruyoruz: “PKK’nın uzantılarını Suriye’de ve Irak’ta destekleme! Orada onlara, Türkiye’ye karşı savaşı yürütecek alan hazırlama!”

Amerika yıllardır diplomatik iliÅŸki kurmadığı Ä°ran’a oynuyor, onun Åžii topluluklar üzerinden nüfuz alanını geniÅŸletmesine göz yumuyor, fırsat hazırlıyor, Irak’ın siyasi kadrolarını Türkiye’ye karşı konuÅŸturuyor, Musul’da PKK’nın uzantısı YBÅž’ye alan açıyor, Suriye’de PKK’nın uzantısı YPG’ye alan açıyor.

Amerika Türkiye’yi gözden mi çıkardı? OrtadoÄŸu’yu Türkiyesiz mi düşünüyor? Bu stratejik akılla izah edilebilecek bir ÅŸey mi? Yoksa Amerika’da stratejik akıl dumura mı uÄŸradı?  

Ben “Gülen’in iadesi” konusunu deÄŸerlendirirken, “Ä°ade edecek, çünkü ‘Türkiye mi Gülen mi?’ diye sorulduÄŸunda Türkiye diyecek” gibi yaklaÅŸtım.

Ne diyor Adalet Bakanı Bekir BozdaÄŸ:

“Gülen’in iade edilmemesi ve bu konuda resmi bir irade ortaya çıkmasının anlamı, ABD’nin Gülen’in dostluÄŸunu Türkiye’nin dostluÄŸuna tercih ettiÄŸi anlamına gelir.”

Bakan BozdaÄŸ, “vermeme eÄŸilimi”nin ağır bastığını da söylüyor.

Yani bir negatif tercih söz konusu.

Zaten “bilek bükme”den söz ettiÄŸimizde, bunun dostça bir yaklaşım olmadığını da ifade etmiÅŸ oluyoruz. “Bilek bükmek” birisini bir ÅŸeyi yapmaya zorlamanın aracıdır.

Zaten diplomasi bir gerginliÄŸi yönetme sanatı olarak bilinir.  Gerersiniz, gevÅŸetirsiniz, koparmadan kendi çıkarlarınıza en uygun noktayı bulursunuz. Bunu her ülke yapar ve oyunu, psikolojiyi, güç dengelerini iyi yöneten daha iyi sonuç alır.

Aslında şu anda Amerika da böyle bir gerilim yönetimi yapıyor.

Türkiye tabii ki bilek bükme operasyonuna boyun eğecek değil.

Amerika’nın olumsuz tavrını dengeleyecek arayışlar sergiliyor. Bu da bir gerilim yönetimidir. Putin Türkiye’de. Bu, uçak düşürmeden sonra üçüncü buluÅŸma ErdoÄŸan ile Putin arasında.

Uçak düşürmeden sonra Putin de bilek bükmeye yöneldi, gerilim diplomasisi uyguladı, Türkiye - Amerika (Batı) - Rusya denkleminde biz, Rusya’ya kredi açtık, bununla Amerika - Batı ittifakındaki sapmaları dengelemeyi denedik, deniyoruz.

Sanırım kritik soru şu:

- Amerika Türkiye’ye yönelik bilek bükme politikasında nereye kadar gider?

- Türkiye, Amerika’yı (Batı’yı) dengeleme politikasında nereye kadar gider?

Son yayınlanan Wikileaks belgelerinde Hillary Clinton’un seçim kampanyasının baÅŸkanlığını yürüten John Podesta’ya atfen bazı iddialar yer alıyor. Bunlardan birisinde ABD’nin eski dışiÅŸleri bakanı ve tanınmış stratejist Henry Kissinger’a izafe edilen bir deÄŸerlendirme de var. Kissinger, “ErdoÄŸan’ın Batı yanlısı bir çizgiye geleceÄŸini düşünmenin ‘fantezi’ olacağını, buna raÄŸmen ErdoÄŸan’la ortak güvenlik endiÅŸeleri sebebiyle müzakere edilebilecek ortak alanların halen bulunduÄŸunu” belirtiyor. (Cumhuriyet, 9 ekim 2016)

Bu deÄŸerlendirmeye göre Amerika, belli ki “Batı yanlısı” olmamak noktasında ErdoÄŸan’a tavırlı olacak. Buna mukabil, “ortak güvenlik” diye bir alan var ki, orada Türkiye’ye ihtiyaçları var.  

Aslında ErdoÄŸan yeni bir insan deÄŸil. 14 yıl evvel Ankara’nın yönetimine talip olarak çıktığında da ErdoÄŸan aynı ErdoÄŸan’dı ve Batı ile “Win win - Kazan kazan” Ã§izgisinde buluÅŸmuÅŸtu.

Zaman içinde “OrtadoÄŸu okuması” farklılık oluÅŸturdu, “Türkiye’nin rol yükselmesi talebi” farklılık oluÅŸturdu, eski ABD Büyükelçilerinden James Jeffrey’nin ifadesiyle “Tayyip ErdoÄŸan’ın Batı’ya yaltaklanmayan dili” farklılık oluÅŸturdu ve bugünkü gerilimli iklime gelindi.

Nasıl sonuçlanacak? Ä°pler geriliyor, bakalım diplomatik akıl bir noktada “Win win”i bulabilecek mi? Kanaatimce gereken, sabırla “makul”ü seslendirmek ve herkesi “makul”e davet etmektir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.