Makale
Müslümanlar Neden Irklarını Önceliyorlar
Ä°slâm’ın ruhuna aykırı olana geliÅŸmelerin giderek hızlandığı ve bütün Müslümanları ırk olgusunun daracık çemberine sıkıştığı bir sürecin son aÅŸamasında bulunuluyor. Müslümanlar, coÄŸrafî ve bölgesel olarak yeterince parçalanmışlıkları yetmiyormuÅŸ gibi daha bölük pörçük olmak ve artık bir araya gelemeyecek denli sorunları büyütmek en son hâlleri. Sorunların giderek içinden çıkılamaz olması kendilerinden kaynaklanıyor.
Türkiye Cumhuriyeti “ırk” eksenli oluÅŸturuldu. “Milliyetçi”lik de bunun tanımlaması.
Türkiye’de düşünce akımları batıdan bize gelenlerle kavram kargaÅŸası oluÅŸturdu. Bunun giderilmesi çabası uzun yıllardır sürüyor. Irk eksenli bakışta “Türk” ırkı merkezli bir bakış sorunların başı. Bu soruna Türkiye özelinde bakıyoruz. Aslında Müslümanların genel sorunlarından biri. Yoksa bir ülke diÄŸerinden farklı deÄŸil. Yansımalar hep aynı.
Bir bölgedeki ırkî çoğunluk diğerleri üzerinde baskı oluşturuyor. Türk merkezli bölgelerde de Kürt merkezli bölgelerde de durum aynı.
Cihan devletinin son merkezi olan Türkiye’de ise durum çok daha ciddî. Nedeni uzun yıllar Ä°slâm milletinin öncülüğünü yapmış olan Osmanlı bakiyesi bölgede ırkçılık daha derin. Kendilerini Ä°slâmcı ve muhafazakâr bile tanımlayanlar diÄŸerlerinden hiç de ayrı deÄŸil. Hatta ÅŸu yakın zamanda daha çok ırkçı ve ulusalcı oldular.
Suriye’de insanlık ölüyor. Dahası bombalar Müslümanların üzerine yağıyor. Türkiyeli Türk ırkçıları, ya da kendilerini Ä°slâmcı ve muhafazakâr olarak tanımlayanlar da aynı türküyü söylüyor. Suriye’de sadece Türkmenler ölmüyor, insanlık ve Müslümanlar ölüyor. Bu sorunlu bakışın nedeni Ä°ttihat ve Terakki sonrası egemen olan anlayışın kök salması.
Türkiye’de Ä°slâmî düşünce mücadelesi giderek, özellikle 15 Temmuz sonrası ulusalcı özelliÄŸe büründü. Resmî ideolojinin kavramlarını muhkem hâle getirdi. Ä°slâmî düşüncenin sınırları, çerçevesi daraldı. Anadolu ile sınırlandı. Ãœstelik bu da kurtarmadığı hâlde.
Resmî ideolojinin bakışıyla “Misak-ı Millî” sınırları bu daracık coÄŸrafyayı bile ne kurtarıcı ne de de kendini koruyucu. Irk devleti, ırk bayrağı, ırk coÄŸrafyası çerçevenin iyice daralmasıdır. Bu tanımlama ile bir milletten söz edilemez. Millet din merkezlidir. Ä°slâm milleti, Hıristiyan, Yahudi, Budist milletleri diyoruz. Türkiye özelinde ise tek milletten söz edilemez.
Ä°slâmî düşünceyi özümsemiÅŸ yıllarını buna vermiÅŸ bulunan Müslüman aydınların “ırk” kavramına tutulmuÅŸ olmaları asıl yadırgatıcı olan. Bu yaklaşım Müslümanları bütünlemekten çok uzak. Bir ırk öncelenince diÄŸerleri ötelenmiÅŸ oluyor. Suriye özelinde salt Türkmenleri koruma amaçlı bakış diÄŸerlerini umursamamadır. Yıllar yılı, ırk olgusuna, ulusalcılığa karşı çıkmış olanların bu dile tutunmaları ne tuhaf.
Siyasal anlam da Ä°slâmcılar ulusalcılardan daha çok ulusalcılaÅŸtılar. “Tek vatan” “tek bayrak” gibi. “Tek millet” bu bütünlüğü asla tanımlamıyor.
28 Åžubat sonrasında ulusalcı bir gazeteci (adı bizde saklı kalsın): “Camilerin minarelerine Türk bayrakları mutlaka asılmalı!” denmiÅŸti de tepki ile karşılanmıştı. 28 Åžubat sürecinin maÄŸdurları 15 Temmuz sonrasında kendi elleriyle camilere bayrak astılar. Dolayısıyla âdeta camiler TürkleÅŸmiÅŸ oldu. Özel durumlar birden bir milletin tek sorunu hâline geldi.
Üzünülecek olan da bu kadar derinleşmiş, ayrılmış, birbirinden kopmuş İslâm milletinin bu bakış açısıyla asla bir araya getirilemeyecek hâle gelmiş olması. Bu Müslüman ırkların hangisi bir araya gelebilecek. Bırakın mezhepleri. Mezheplerin hiç olmazsa ortak yanları ağır basınca diğer sorunlar giderilebilinir Irk kavgaları, çatışmaları sonrasında artık ortada bir kan davası bulunuyor.
Her ölüm bir kopuştur. Müslümanlar birbirlerini öldürerek daha da uzaklaşıyorlar, uçurumlarını büyütüyorlar.
İnsan veya devlet kendinden fedakârlıkta bulunmayınca başkalarından fedakârlık beklenmemeli. Bu yaklaşım Müslümanları büyük idealden ve büyük hedeften uzaklaştırır.
Henüz yorum yapılmamış.