Sosyal Medya

Makale

Suriye siyaseti başarılı olmuştur. Nokta.

AK Parti iktidarının Suriye’de beÅŸ senedir takip ettiÄŸi siyaseti tel’in edenlere göre Türkiye bu savaÅŸa seyirci kalmalıydı. Taraf tutmamalıydı. Rejim muhaliflerini desteklememeliydi. Taraf tutacaksa da Esed’in tarafını tutmalıydı. Ä°ran ve Rusya’nın dizinin dibinden ayrılmamalıydı. Maceraya atılmamalıydı. Boyundan büyük bir iÅŸe kalkışmamalıydı. Kendini Rolls Royce zannetmemeli, Murat 124 olduÄŸunu kabul edip haddini bilmeliydi. Falan filan.

Halbuki: Suriye, sınır komÅŸumuz olmayan Mısır gibi deÄŸil. Esed ve müttefiklerinin korkunç mezalimine müdahale etmeyiÅŸimizin geçerli bir mazereti olamazdı. Hürriyet ve adaletin yeÅŸerdiÄŸi yeni bir Ä°slam dünyasına iliÅŸkin bütün söylemlerimizin kuru laf, ‘Dünya Müslümanlarının Temsilcisi Recep Tayyip ErdoÄŸan’ın da balon olduÄŸu anlamına gelirdi bu. MaÅŸeri vicdana dayanan bölgesel ve dahî küresel iddiaların sahibi bir ülke olarak Türkiye’nin itibarını ve bu itibara dayanan gelecek perspektifini yok ederdi.

Ä°nsafınızı kurutup “Muhalifler Türkiye’den destek almasalardı çabucak ezilirlerdi ve savaÅŸ da Türkiye’ye fazla zarar vermeden çabucak biterdi. GeleceÄŸi deÄŸilse de günü kurtarırdık” diyebilirsiniz, ama inanın ki günü bile kurtaramazdık.

Devrimciler, Türkiye’den destek alamasaydılar da mücadelelerini sürdüreceklerdi. SavaÅŸ, Türkiye’nin devrimcileri desteklemesi yüzünden kızışmış ve uzamış deÄŸil. Rejim ve müttefiklerinin katliamları, bunun yol açtığı hicret dalgaları Türkiye’nin takip ettiÄŸi siyasetten kaynaklanmıyor.

Esed’in ordusu Humus ve Hama’yı bombardımana tutarken Türkiye daha Esed ve Hamaney rejimlerini “geçerli bir barış perspektifine” ikna etmeye çalışmakla meÅŸguldü…

Abdulkadir Salih (Allah ÅŸehadetini kabul buyursun) komutasındaki Liva-yı Tevhid savaşçıları Halep’in yarısını ele geçirdiklerinde daha Türkiye ile selam alıp vermiÅŸlikleri bile yoktu…

SavaÅŸ, Türkiye’nin tavrından bağımsız olarak büyüdü ve dallanıp budaklandı. DAÄ°Åž yahut DEAÅž veya IŞİD diye anılan BaÄŸdadi Grubu’nun ve dolayısıyla “IŞİD’le mücadele kahramanı” PYD’nin yükseliÅŸi de Türkiye’nin Suriye siyasetine deÄŸil, bu siyasetten bağımsız olarak doÄŸup geliÅŸen süreçlere dayanıyor. Her ÅŸeyden evvel, Esed ve Hamaney rejimlerinin kanlı mezhep faÅŸizmine dayanıyor. O kanlı mezhep faÅŸizmine reaksiyon mahiyetindeki baÅŸka bir kanlı mezhep faÅŸizmini temsil ediyor BaÄŸdadi Grubu. Bu grubun Irak menÅŸeli olduÄŸunu ve daha ziyade Irak’tan beslendiÄŸini de hatırlatalım. SorumluluÄŸu Türkiye’ye atmaya çalışanların saçmalıklarına kanmayın; sınır hattımızdaki boÅŸluklardan yararlanarak Türkiye üzerinden Suriye’ye geçip BaÄŸdadi Grubu’na katılanların tayin edici bir rolü yok.

AK Parti iktidarının Suriye siyaseti farklı olsaydı da savaştan etkilenirdik. Herhalde daha kötü etkilenirdik.

“Åžimdi, ne güzel, Ä°ran ve Rusya ile beraberce çözüm geliÅŸtirmenin zemini oluÅŸtu, belki Esed’le de verimli bir diyalog kurulabilir” diyenler, bunu söz konusu Suriye siyasetinin yanlışlığının tescili olarak görüyorlar, halbuki bu vasat o siyaset sayesinde oluÅŸtu. Vaktiyle Esed ve Hamaney rejimlerini (dolayısıyla Rusya’yı da) “geçerli bir barış perspektifi” geliÅŸtirmeye ikna edememiÅŸti Türkiye. Bundan sonra ikna ederse, Hür Suriye Ordusu ve diÄŸer mutedil silahlı devrim gruplarının Rejim-BaÄŸdadi-PYD ÅŸeytan üçgeninde boÄŸulup gitmemesi sayesinde etmiÅŸ olacak. O devrimci gruplar Türkiye’nin de kısmi desteÄŸi ile varlıklarını sürdürmemiÅŸ olsalardı, bugün Hür Suriye Ordusu yahut Ahrar-ı Åžam’ın tuttuÄŸu bütün mevziler BaÄŸdadi Grubu yahut PYD’nin elinde olabilirdi. “Fırat Kalkanı” gibi operasyonlar için zerre kadar zemin kalmayabilirdi. Suriye denkleminde bugün Türkiye’nin esamesi okunmayabilirdi. CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan bugün “Suriye’de Türkiye’nin içinde yer almadığı bir senaryo devreye sokulamaz” diye konuÅŸamayabilirdi. Tu kaka edilen Suriye siyaseti, Suriye’de bize ait veya en azından bize dost mevzilerin kalabilmesine hizmet etmiÅŸtir. O mevziler kalmasaydı kim takardı Türkiye’yi? Gelinen nokta, Suriye siyasetinin doÄŸruluÄŸunu ve dahî baÅŸarısını ifade ediyor.

Bu siyasette yanlış diyebileceÄŸimiz tek ÅŸey, devrimcilere ağır silah yardımı konusundaki çekingenlikti ve ÅŸimdi o yanlış da düzeltiliyor. “Fırat Kalkanı”, beÅŸ senedir takip edilen Suriye siyasetinin revizyonu filan deÄŸil, öteden beri yapılmasını beklediÄŸimiz bir gereÄŸidir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.