Sosyal Medya

Makale

4. Boyut, Arafat Zirvesi

Bir kardeşime yeni çıkacağı hac yolculuğunu anlatmaya başladığımda, ilk defa hacca gidişimdeki gibi vücudumu tatlı bir heyecan sardı. Ve anlatmaya en can alıcı yerden başladım. Resulullah(sav) buyurdu ki “ Hac Arafat’tır ” (Buhari). Mekke’ye gidilen günden itibaren bir dağın yamacından o dağın ulu zirvesine tırmanan bir dağcı ekip ciddiyetiyle sabırlı ve temkinli olmak gerekir. Bu dağın etekleri Kâbe ise zirvesi Arafat’tır. Zirveye çıkmadan Safa ve Merve tepeleri arasında  takva elbisesi ihramla ve Hacer annemizin duygusuyla kuşanmış olarak kâh hızlı, kâh yavaş Say ederek hazırlıklara başlarız. Artık gün oyalanma günü değil değerli bir vakte doğru harekete geçme günüdür. Bu tırmanış benzeri yolculukta yapılan her doğru hareket  kişinin Arafat’tan ufka doğru bakışını daha da netleştirecektir. Zilhicce'nin 9. günü Arafat zirvesinden görmen beklenen ufuk, cehennemden azad olmuş, felaha erenlerden, selamet yurdu cennette girenlerden olduğunuz olmalıdır.

Normal hayatta yapmadığımız bir yerin etrafında 7 defa dönmek veya iki tepenin arasında 7 defa gidip gelme eylemini içselleştirip bir ibadet ciddiyetinde yapma işi, ancak Kuran’da anlatıldığı gibi İbrahim (as) oğlu İsmail (as) ve Hacer annemizle kuracağımız irtibatlarla ile sağlanılabilir. Arafat’ta yapmamız istenen  “Vakfe” yani doğru vakitte, doğru niyetle orada bulunmak yapılacak ibadetlerin içselleştirilmesi açısındansa en zor olanıdır. Zira bundan önceki hayatınızda değer verdiğiniz mekânlar ve değer verdiğiniz anlarda ne yaptık ise o buradaki duruşunuza temel teşkil edecektir. Ne yazık ki bu değerli gün ve içindeki değerli saatler, kişinin “boş zamana” bakışı, düşünce ve uygulamalarının bir sonucu olacaktır. Modern hayat gereği, Kuran terminolojisindeki “Dalanlar ile beraber dalmıştık” benzeri bir hayatınız var ise, o zirvede, mevlit veya ilahi okuyacak ve ağlatan bir hocandan başka beklentin olamayacaktır. Ama dikkatlerden kaçırılan şudur ki, bu belki de burayı son görüşün, bir daha istesen de, paran olsa da kura çıkamamasından dolayı gelemeyebileceğindir.

Hayattaki yapılan hiçbir ibadet 4.Boyutta değildir. Sadece Arafat 4.Boyuttadır.

1. Doğru yer, Arafat’tır

2. Doğru zaman, Zilhiccenin 9. (arife) günü akşama kadar olan vakit.

3. Doğru iş, Haccetme niyeti ile o gün orada bulunmak.

4. Doğru insan. Hac niyetiyle ihramlara bürünmüş Lebbeyk(döndüm) diyenMüslüman.

Yani Arafat’ta, her yıl, Zilhicce'nin 9.günün akşamına kadar sadece hac yapmak niyetiyle gelmiş Müslümanlara, Allah değişik bir boyuttan seslenir, rahmet yağdırır, samimi dua ve yalvarışları karşılığında onları analarından doğdukları gibi pirü pak eder.

İşte yıllarca beklediğin yer, beklenen Zilhiccenin 9. günü, beklenen ibadet hac ve  üzerinde takva elbisesi İhram... Sonrası sizin beklentiniz, duyduğunuz heyecana, gördüğünüz ufuk ve yaptığınız münacatla şekillenecek. Kesin olan hiç bir amel, Arafat vakfesi kadar dört dörtlük değildir.  Arafat vakfesinde gördüğün ufuk çizgisi, akşam yapacağın Müzdelife yolculuğundan itibaren hayatın bundan sonrası için atacağın önemli adımların başlangıcını teşkil edecektir. Zira dünyada Cehennemin ve Cennetin aynı düzlemde görülüp tedbir alınması gereken tek zirve Arafat’tır. Eğer Arafat’taki değerli vakitleri bitmez tükenmez dünyaya ait isteklere harcanırsa, buna halk arasında “Kâbe’ye gidip nur görmemek” denir.

Kim ahiret kazancını isterse, onun kazancını artırırız. Kim de dünya kazancını isterse, ona da istediğinden veririz, fakat onun ahirette hiçbir nasibi yoktur. (Şura / 20)

Bu ayette sözü edilen dünya hayatından ve nimetlerinden vazgeçmek değil, dünyevi iştah ve şehvetleri her şeyin belirleyicisi bir ufuk kılmaktan kaçınmaktır. Yani bir insanın Arafat tepesinden baktığında gördüğü ufuk çizgisi sadece dünyaya ait ise, o buradan, sadece hacı unvanı ile ayrılır. döneceği yurduna ait bir ümide, bir örnekliğe ulaşamamıştır demektir.

Resulullah’ın (sav) veda haccının Arafat hutbesinde “Belki gelecek yıl aranızda olmayacağım” sözleriyle başlamış,  dünyaya ve içindekilere bir veda niteliği kazanmıştır. Arafat zirvesinin ufka doğru seslenen Resulullah(sav), gözlerin döneceği o şiddetli güne ulaşmadan dünya hayatında yapmamız ve kaçınmamız gerekenleri tek tek belirtmiştir.

Dünyevi her türlü statülerden uzaklaşarak ihram ile kardeşleri ile eşit seviyeye inen Müslüman, Arafat tepesinden bakıp da hissettiği ölüm sonrasına hazırlık şuuruyla tövbe etmiş ve temizlenmiş olarak Akşam namazı öncesi büyük kafileler halinde Arafat’tan ayrılır. Artık, derdi Salih bir kul olmak olanlar için çıktığı Arafat’ta temizlenmiş ve her türlü dünyevi heva ve hevesi terk etmenin mutmainliğiyle ümit var olarak Müzdelife’ye varılır. Bu ilk duraktır. Gündüzüne Arafat şahit olmuştur, şimdide yarından itibaren üst üste üç gün taşlayacağı Kovulmuş Şeytan için taş topladığı geceye ise Müzdelife şahittir.

Sabahın ilk ışıkları ile Mina denen düzlüğe doğru topladığı taşların bir kısmı ile Büyük Şeytanı taşlama eylemi için bütün Müslüman kardeşleri ile birlikte kararlı bir yürüyüş zamanıdır. Taşı her fırlatışında, seni “tek dünyalı” yapmak isteyen her şeyi, şeytanlaşma gördüğünü ve bundan da sadece Allah’a sığınılarak kurtulunacağını idrak ettiği kararlılığı sergilenir. Sonrasında sadece Allah'a yönelerek kurban kesilir ve dağıtılır. Bayramın üç günü boyunca şeytanın her türlü yönlendirmesine karşı beraber bir duruşla reddedip Allah’a sığındığı taşlama eylemi için Mina’da geçirilir. Zihninden tüm kötülükleri kovulduğunun simgesi olarak saçlarını tıraş edince görev tamamlanır ve bu şuurla yeni bir hayat başlar.

Şimdi o dördüncü boyuttan maverayı görmüş, hedefi ve yapacakları belli bir Müslüman hüviyeti kazanılmıştır. Bazılar ise unvanlardan sıyrılmak için gelinmesi gereken bu kıyamet provasından bir dünyevi unvan ile dönmek zorunda kalmıştır. 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.