Sosyal Medya

Makale

TUTSAK ZİHİNLER

Cahiliye enformasyonunun kuşatılmışlığı altındaki çağdaş insan, vicdanını ruhunu karartıp zihnini mefluç ederek , tüm  kutsalları hayatından ihraç edip aşağıların aşağısına düşen ve tutsak zihninin onursuzca yönlendirmelerini yerine getiren bir robot seviyesinde ….Tutsak zihinler hem kurban hem cellattır. Gözlerinde derin uçurumlar ve tuzaklar saklıdır çürüyen, çözülen iskeletler gibidirler. Kalpleri adeta irili ufaklı put kuyusuna dönmüş… Bu zihinler nerede olması gerektiğine karar veremezler çünkü iradelerini kullanmayıp tutsak ettirmişler itiraz yetkileri yoktur.

  Tutsak zihinler kendilerini ıssızlığın yalnızlığın umutsuzluğun kefeniyle sararak bütünün içinde kendilerine yer bulamayıp özgürlüğün kanatlarını takınamazlar.  Çünkü şahsiyet olamamışlardır. Değil  dışındaki dünyaya açılmak içindeki dünyalarının korkularına karşı duracak güç ve iradeleri yoktur. Korku psikozu onları içerden kuşatmıştır. Tutsak zihinler hayatlarını tutunabilecekleri bir zemin üzerine kuramazlar. Çünkü bu gidiş nereye sorusuna verebilecekleri bir cevapları yoktur. Bu tip insanlar mesuliyet duygusundan tamamen mahrum bir felaketin içindeler. Neye dokunsalar üzerinde simsiyah bir zift tabakası oluşuverir.

  Tutsak zihinler kendisiyle yüzleşmek istemez kendinden kaçar kendi gözlerine bakmaktan imtina eder ,kendisi hariç herkese sığınır, bu sığındığı bir ağabey olur,bir üstat olur bir şeyh bir efendi olur bir tabela olur vs vs…. ama  Allah’a sığınmadığı kesin. Sığındığı yerde özeleştiri ve sorgulama yapamaz çünkü özgür  bir akılla idrakle tasavvurla oraya gitmemiş ya da bir oluşumun içinde bulunmamış. Düşünme teslim ol sloganıyla zihnini tutsak ettirmiş oranın efendisi değil kölesi olmayı tercih etmiş oranın geçerli rengi neyse onu giyinmiştir.

  Tutsak zihinler soru sormaz sormasını beceremez, sorabilse zaten içini ve etrafını aydınlatır anlamlandırır. Bu sorular ve cevaplar insana kendilik sorumluluğunu yükler ona bir kendi olma dili kazandırır. Modernizm bu zihinleri sever, zaten bu akımda insanın aidiyet bilincinden koparılmasıyla başlamadı mı? Kendinden kaçan , kendi sınırları dışına çıkan insan hayatın ortasında  korunaksız tek başına kalmıştır. Her türlü olumsuzluğa maruz kalmıştır. Dışarı ne istiyorsa içine onu yerleştirmiştir. Dışarının küf kokusu hiççilik rengi içerisine sinmiştir. Alabildiğine dışarı açıktır, hiçbir şeyi içinde tartıya vurma zahmetine katlanmamıştır katlanamaz da.

   Tutsak zihinler kendisi için yazılmış çizilmiş tanımlamalara boyun eğer ve iradeli olarak hiçbir tarafta yer alamaz.Umut ve direnç sahibi değillerdir var olma yetenekleri körelmiştir, hangi parametrelerle düşündüğünü  düşüneceğini teşhis ve tespitten mahrumdurlar.Varoluş sancısı duymazlar çünkü hayatın nesnesidirler yani sadece gözlemcileri, seyircileri olurlar gerçeğe tanıklık edemezler. Bu tür zihinler yüzü kara alnı kirli putlara putçulara karşı ağzında  hiçbir şey gevelemeden karşı duramazlar .Çünkü yüreklerinde  tutunacakları bir kökleri yoktur yani sağlam bir imanları… Hep bir yabancılaşma ve sürgünü yaşarlar, bu yaşamayı da mevsimlik yaparlar.Mevsimlerinde (konjöktüründe) tutsağı olurlar hep bir mıymıntı barikatların arkasına sığınırlar. Mazeret üretirler , ruhu kemiren mantarlar gibi… Bunlar hayatlarında bilinçli bir tercihin uzun soluklu bir sabrın sebatın sahibi olamamışlardır.

  Tutsak zihinler ruhlarına adeta kilit vurmuşlardır. Bu kilidi kendileri vurmuştur,içerden gelen sesler sahici olma vasfını yitirmiştir hep bir homurdanmadır… Bu homurdanmaların sebebi  ruhlarının kilidi açılınca ışığı ( vahyi) göreceklerdir ve rahatsız olacaklardır.Onun için cimri bir ruh kendi karanlığını ihdas edip benlik duvarını örmüştür.İdraksiz murakabesiz, dertsiz heyecansız her şeyi kanıksamış bezgin sert bir hayat anlayışına zakkum ağacı gibi acı ve zehirli olmaya devam eder hayatı boyunca … ve nihayet bu zihniyetler  kendilerini yine kendilerinin ördüğü demir gibi sert bir kabuğun içine hapsederler, oraya dıştan  nüfuz etmek mümkün değildir. Bunlar ruh ifrazatı yaşarlar gitgide bir perde oluşur Allah ile nefisleri arasına,kendisi ile yaratan arasında kalın bir perde.Göremez, işitemez , duyamaz (onlar kördürler, sağırdırlar, gerçeği görmemeye şartlanmışlardır) tutsak zihinlerin gerçekle tanışamamasının tek sebebi Rabbimizin mesajlarına  karşı ön şartlı  ve tutsak bir zihinle yaklaşmalarındandır…

 

                                                                                                                 Bünyamin DOĞRUER

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.