Sosyal Medya

Makale

Yanlış bilgi ve bâtıl inancın acı sonuçları

"Kötü iÅŸleri kendine güzel gösterilen (kötülüğünün iyilik olduÄŸuna inanan) kimse (ile böyle olmayan bir)mi? Allah dilediÄŸini saptırır, dilediÄŸini de doÄŸruya iletir. O halde onlar için üzülerek kendini helâk etme. Allah onların yaptıklarını elbette biliyor.” (Fâtır: 35/8)

Sevgili Peygamberimiz (s.a.) rahmet peygamberi ve kalbi Allah ve O'nun yarattıklarına sevgi ile dolu olduÄŸu için davetini kabul etmeyenler, yanlış inanç ve davranışlarında ısrar edenler için haddinden fazla üzülüyordu. Onu sevgili (hâbîbullah) kılan Allah Teâlâ bu derecede üzülmesine razı olmadığı için teselli ediyor ve “Sen üzerine düşeni yaptın, hakkı tebliÄŸ ettin, neyin doÄŸru, iyi ve güzel olduÄŸunu açıkladın ama onlar seni dinlemediler, saÄŸlam bir delile dayanmadıkları halde kendi yaptıklarının doÄŸru, iyi ve güzel olduÄŸuna inandılar, ÅŸu halde cezalarını çekecekler, herkes ettiÄŸinin karşılığını görecek, bu kadar üzülmene gerek yok” demiÅŸ oluyor.

EÅŸ'arî yorumuna uyan tefsirciler “Allah dilediÄŸini saptırır…” cümlesini insan irade ve ihtiyarının tesirini yok sayarcasına açıklıyorlar. Ehl-i sünnet'in önemli bir kısmının imamı olan Ebu Mansur Mâtürîdî ise bu âyetin tefsirinde cümleyi şöyle açıklıyor: “Allah Teâlâ zaman ve mekanla kayıtlı olmayan ilmiyle kulun neyi ihtiyar edeceÄŸini, seçeceÄŸini, tercih edeceÄŸini bilir ve doÄŸru yolu ihtiyar edeceÄŸini bildiÄŸi kullarını ona iletir, sapkınlığı ihtiyar edeceÄŸini bildiÄŸi kullarını da saptırır.”

Yanlış bilgi ve bâtıl inançlar yalnızca Ä°slam dışında deÄŸil, Müslümanlar arasında da var olagelmiÅŸtir. “Ãœmmetin yetmiÅŸ üç gruba ayrılacağını” ifade eden ihtilaflı rivayet kaynaklara girmiÅŸ, mezhepler tarihine ait kitaplarda da Ä°slam içi inanç gruplarını yetmiÅŸ üçe ulaÅŸtırmak için oldukça çaba sarfedilmiÅŸtir.

Ümmetin kahir çoğunluğunun mensup bulunduğu İslam inancı hak olduğuna göre bu inanca aykırı olanların da batıl, yanlış, sapkın (bid'at ve dalâlet) olması gerekir. İşte bu sapkın grupların da ahirette ceza görecekleri bildirilmiştir; şu halde onlar da kendi serbest irade ve ihtiyarlarıyla sapmışlar, onların yanlış bilgi ve inançlara dayalı fiilleri yalnız kendilerine değil, ümmetin bütününe zarar vermiştir.

İnşaallah savuşturduğumuz son felaketin sebebi de yanlış bilgi ve bâtıl inançtır.

Peki hem lideri hem de ona uyanlar niçin sapmışlardır?

Ä°nsanların doÄŸruyu, iyiyi, güzeli bilmeleri ve bulmaları için iki kılavuzları vardır: Vahiy ve akıl (bilim akla dahildir). Vahyi bize taşıyan kaynaklar herkese açıktır, çalışarak buradan bilgiye ulaÅŸmak mümkündür. Her yükümlünün de aklı vardır; aklı olmayanlar yükümlü de olmazlar. Ä°nsanlara doÄŸrunun ve hakkın kıblesini gösteren bu iki rehber bir yana bırakılır da “kerameti kendinden menkul”; yani hiçbir objektif delile sahip olmadan kendini doÄŸrunun ve hakkın temsilcisi ilan eden ruh hastası ve/veya sapkınların peÅŸine düşülürse sonucun sapma olacağı ve kıbleyi ÅŸaşırmanın kaçınılmaz hale geleceÄŸi besbellidir.

Evet zorunlu dün bilgisi de gereklidir, ama dünü, bugünü ve geleceği doğru okumak ve değerlendirmek için yukarıda işaret ettiğim iki kılavuza ihtiyaç önceliklidir ve bunu elde etmenin yolu da zorunlu din bilgisidir.

Bu zorunlu, yaygın, herkese lazım olan din bilgisini ise ortak Müslüman aklını temsil eden ve aklını kiraya vermemiş öğretmenler vermelidirler. Halihazırda bu öğretmenlerin yetiştiği yer İlahiyat Fakülteleridir.

Vazifeyi hakkıyla ifa edebilmek için kaliteye yönelmek elbette gereklidir, ancak soruyorum: Bu fakülteleri itibarsızlaştırmaya çalışanlar neye hizmet ettiklerini biliyorlar mı?

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.