Sosyal Medya

Makale

Sürek Avı ve Adalet Arayışı

15 Temmuzda ülke olarak büyük bir ihanete uğradık. Bu kalkışmanın mazur görülecek veya affedilecek hiçbir yanı yok.

Yaşanan ihanet sonucunda doğal olarak öfke büyük; öfkenin olduğu yerde aklıselim ve özellikle adalet duygusu pek olmuyor. Ama “Müslümanım” diyen birinin keyfi olmak gibi bir lüksü olamaz.

Şuan her tarafta bir FETÖcü avı var. Tüm birimler hummalı bir şekilde Gülen Camiası ile bağlantılı kişileri tespit etmekle meşgul.

Bu darbede aktif olarak yer almış veya bir şekilde destek vermiş kim varsa tespit edilip gerekli cezanın verilmesi şarttır ve adalet de bunu gerektirir. Ama bir zamanlar aktifken camiadan ayrılmış, alakası kalmamış veya camia bağlantısı sempatizanlıktan öteye geçmemiş kişileri de aynı kefeye koyup cezalandırmaya kalkışmak adaletsizliktir.

Bırakın Gülen sempatizanlarını, Gülen camiasıyla organik bir bağı olmamış hatta Gülen karşıtı olup bugün Gülenci diye açığa alınmış çevremde en az 10-15 kişi sayarım.

Türkiye’de üniversite okumuş her 2 kişiden 1’i;  ticaret yapan her 3 kişiden 1’i bir şekilde Gülen Camiası ile yolları kesişmiştir. Kimisi dershanelerine gitmiş, kimisi yurtlarında/evlerinde kalmış kimisi de gazetelerine abone olmuş, burs vermiştir.

Özellikle Ak Parti iktidarının ilk 10 yılında memur ve bürokratlar, Ak Partili siyasilerin gözüne girmek ve yükselmek için Gülen Camiasıyla irtibatlı olmayı şart görüyorlardı. Yani bunların büyük çoğunluğu Gülen için değil Ak Parti için bu camiayla irtibata geçtiler.

Bir de Gülen hareketi “Neo Mason” bir hareketti. Masonlarda olduğu gibi bürokratik olarak yükselmek isteyenler, akademik kariyer peşinde olanlar, siyaseten bir makam peşinde olanlar, ticari olarak önünün açılmasını veya ihale beklentisi olanlar hep Gülen Camiasına koştu.

Bunların şerrinden emin olmak için bunlara yanaşanları da unutmamak lazım.

17-25 Aralık’tan sonra Bank Asya’da hesap hareketliliği olanlar (özellikle para yatıranlar) gözetim altına alınıyor, memur olanlar açığa alınıyor.

Başka bir fiili eylemi yoksa kişiyi Bank Asya’ya para yatırdı diye görevden uzaklaştırmak zulümdür. Darbe gününe kadar Bank Asya bu ülkedeki yasal kuruluşlardan biriydi. Yasal olan bir kuruluşa para yatırmak nasıl suç olabiliyor.

Gülen hareketini eylem üslubu olarak hep münafıkvari (imani boyutunu kastetmiyorum) bir hareket olarak gören;  2 yıl öncesine kadar her platformda “Ergenekon gidiyor ama yerine Nurgenekon geliyor” diye tenkit eden biri olarak; bir kişinin Gülen’i sevmesini (doğru görmesem de) suç olduğunu kabul etmiyorum.

Allahu teala kitabında “Bir kavme olan kininiz sizi adaletsizliğe sevk etmesin…” diyorken çok dikkatli olmamız gerekiyor.

Gülen hareketi, yapı olarak bir piramidi andırır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çok yerinde tespitiyle; “Alt tabanı ibadet, orta kısmı ticaret ve üst kısmı hıyanetle” meşgul olmuştur.

Alt tabanın kesinlikle ayrı tutulması; orta kısmın da bilinçli ve bilinçsiz diye bir de eylemi fiile geçenlerle fiile geçmeyenler diye ayırmak lazım. Zaten üst tarafı değil affetmek, müsamaha gösterilmesi bile zulüm olur.

Eğer, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar elleri altındaki tüm istihbarat birimlerine rağmen “Aldatıldık..!” diyorlarsa; müsaade etsinler sıradan bir esnaf veya memur da aldatılmış olsun.

Bu harekete sempati duymuş, içinde yer almış (fiili ihaneti olmamış) kişilere “pişman olma fırsatı” verilmeli.

Gülen hareketi, PKK gibi başı ve sonu belli olan bir yapı değildir. PKK’da en alttan en üste örgüte dâhil olanın fikri ve gayesi bellidir. Oysa Gülen hareketinde alt ile üstün amaç ve gayeleri çok farklıdır. Bir ayıklama şarttır.

Konuştuğumuz bazı yetkili ve yetkisiz kişiler yaşanan sürek avını normal görüyor ve “yaş ile kuru beraber yanar” diyorlar.

Öncelikle Müslüman biri için “yaş ve kurunun beraber yanması” gibi bir şey söz konusu olamaz. Bu anlayış olsa olsa Yahudi anlayışı olabilir.

Eğer arada masum bir kişi zarar görecekse bırakın 3-5 suçlu cezasız kalsın derim.

Bu çağrım, Gülen Hareketi için bir af çağrısı olarak algılanmasın. Siyonizm ve yabancı istihbarat birimlerinin oyuncağı olan Gülen Hareketinin varlığı hem Türkiye hem de Dünya Müslümanları için bir tehdittir. Gereği yapılmalıdır.

Bir kişinin hak ettiğinden fazlasıyla cezalandırılması veya hak ettiğinden daha az ceza alması zulümdür, adaletsizliktir.

İntikamla değil adaletle adım atmalıyız.

Unutmayalım; nasıl ki namaz kılmak, oruç tutmak farz ise adil olmak da farzdır.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.