Sosyal Medya

Makale

Milletin Derin Darbesi

Darbenin üzerinden uzun bir zaman geçti, olayın sıcaklığı yavaş - yavaş soğuyor. Artık daha sağlıklı değerlendirmelerin imkânı boy veriyor. Bu darbenin kimin tarafından yapıldığı belgelendirilmese de hissi olarak biliniyor. İçerdeki yardımcı unsurlarda ise belgeli olarak betimlenebiliyor. Bu noktada günlerdir söylenenler söyleniyor. Artık milletin gösterdiği cesareti ve bu cesaretin sağladığı vasatı ve bu vasat üzerinden iktidarın şu son günlerde aldığı kararları konuşmanın zamanı gelmiştir.

Milletin gösterdiği cesaret ve kararlılığı bütün toplumsal kesimlerin vicdanlı olanları tarafından değerlendirilmeye başlanmıştır. Müslümanların sinelerini dayadığı tanklar, bombalar ve kurşunlar o sinedeki yüreğin sıcaklığına dayanamamış ve erimişlerdir. Ölü ve yaralılarını kenara bırakarak kurşunlara rağmen yürüyüşlerini sürdürmüş ve ölümü öldürmüşlerdir. Bunu Hindistan’da Gandi hareketinde gözlemlemiştik. Başka herhangi bir toplumsal yapıda bu şekilde görülmemişti. Mısır’ın şanlı direnişinde bu enstantaneleri görmüştük. Ama orada zafer nasip olmamıştı. Bu ülkede dökülen kan ve mücadele azmi sonuç getirdi ve bu sonuç yapıyı neredeyse sil baştan yeniden kurmaya yönelik bir çabanın da zemini oldu.

Millet bu kararlığı neye borçlu?

Darbelerin oluşturduğu ve biriktirdiği öfke ve her darbe sonrasında milletin benimsediği ve sevdiği insanlara yapılan zulümler bu öfkeyi çoğaltmıştır. Ayrıca hem Kemalist sol jargon, hem de aydınların büyük çoğunluğu bu milleti aşağılamış ve bunların hep sessiz çoğunluk olacaklarına yönelik vurguları milleti bilemiştir. Tabii ki 28 Şubat darbesi ve onun sürecinde meydana gelen toplumsal baskı ve Müslümanlığa ve Müslümanlara yönelik aşağılayıcı dil ve sokağa dökülememe halinin verdiği acı ve kahır bu tavrın billurlaşmasında önemli etken olmuştur. Ayrıca önemli bir fark da artık orta sınıf özelliği kazanmış ve bu darbenin sahip olunan bu orta sınıf olma halini ortadan kaldıracağı beklentisi de toplumsal ivmeyi çoğaltmıştır. Bütün bu sebepler bir araya gelince milletin destansı bir mücadelesini ortaya koymaya vesile olmuştur. Bu milletin bu darbe karşısında ortaya koyduğu tavır her türlü takdirin ve övgünün üzerinde olduğunu önce teslim edelim.

Sonra bu kararlığı süreklileştirdiği ve olabilecek yeni darbe girişimlerini de bertaraf ederek varlık sahasını kapatmıştır. İşte bu kapatma ile iktidar olağanüstü hali ilan etmiş ve devleti yeniden reorganizasyona tabi tutmaya başlamıştır. Hem askeri bürokraside hem de sivil bürokraside, hem yargı bürokrasisinde ciddi hamleler yapıyor ve sistemi yeniden dizayn ediyor. Normal şartlarda bugün yapılanları biri yapsa hemen darbe sebebi sayılır ve yok edilir. Ama bugün çok normal olarak kabul görülmesini sağlamış ve kimseden ciddi bir muhalefet bile ortaya konamıyor. Yani 15 Temmuz akşamı darbe yapılmak istenmişti ama millet öyle bir darbe yaptı ki bu darbe yapanların ve bu darbeyi destekleyenlerin aklına ve muhayyilesine bile gelmeyecek bir zemini bu milletin cesareti sayesinde gerçekleştirme zemini doğdu. Ve belki de ilk kez ‘milli irade’ kavramı gerçek zeminini buldu. Evet, milli irade hem darbeye hem de cumhuriyet kuruldu kurulalı millete karşı konumlanışına dur dedi ve yeni bir dönemin başlangıç adımını attırdı. Artık bu saatten sonra iktidar bu millet iradesini arkasına alarak haksızlık ve zulüm üretmediği sürece millet ve devlet kaynaşmasını ve birlikteliğini daha sağlıklı zeminlerde kurumlaştırmalı ve sürdürülebilir bir zemini inşa edebilir. Bu darbenin püskürtülmesinin sonucunda ilk kez millet yüksünmeden devleti korudu devlet ise milleti artık düşman olmaktan çıkardı. Ve böylece büyük bir iştahla millet – devlet dayanışmasını ortaya koymaya başladı. Bunun örneklerini ilerde görmeye devam edeceğiz inşallah. Artık iktidar öyle elini kolunu sallaya - sallaya istediği şeyleri yapamaz hale gelecektir. Çünkü bu millet meseleye el koymuştur. Ve böylece iktidar aracılığı ile artık istismar, adam kayırmaca ve haksız kazanç elde devri de bitirilmeli ve ona uygun davranış ve kişilere yönelinmelidir.

Devlet aklı ile milletin sağduyusu ve vicdanı harekete geçtiğinde bu ülkenin içerdeki ve dışarıdaki düşmanları korksunlar. Hatta titresinler… Çünkü bir liderlik ancak milleti ayağa kaldırabilir. Devlet aklı bu liderliği ortaya koyar millet de bunu görür ve destekler. Ancak bu devlet aklı artık geçmiş dönemlerde olduğu gibi ben devletim ve her şeyi yaparım bu benim hakkım derse işler tersine döner. Çünkü bu millet sokağı sevdi. Millet sokakta ise sorun yok. Zulüm yok. Kavga dövüş yok. 15 günü aşkın bir süredir milyonlar sokakta ve bugüne kadar herhangi bir olumsuz vaka söz konusu değil! Devlet aklının da bu nokta üzerinde durması gerekir.

Millete bugüne kadar atılan iftiraları artık yok etmenin zamanı gelmiştir. Bu millet Müslüman’dır ve Müslüman kalacaktır. Müslümanlığını tam olarak yaşar ya da günahkârdır vesaire bu önemli değil, en temelde bu millet Müslüman olduğunu asla unutmuyor. Bu gerçeği dikkate alarak düşünce üretilmelidir. Allahın büyüklüğünü tekbir getirerek haykıran kalabalıklar tanka, topa, kurşuna karşı koyabilmiştir. Ve milletin derin şuurunda berrak olan bir şey daha var ki o da Anadolu toprakları son kaledir. Etrafımızdaki bütün topraklar bölünüp parçalanmış ve iç savaş şartları yaşıyorlar. O yüzden bu toprakların birlik ve dirliği şu an itibarı ile her şeyin üzerindedir. İşte bu millet bunu sağduyusu ile kavramış ve darbeye geçit vermemiştir.

Bu saatten sonra da bu duygu başat öğe olacak ve siyasal ve toplumsal olana bu şekilde vaziyet edecektir. Çünkü Anadolu düşerse artık bütün Müslüman toprakları düşer ve bir daha geri kurtarılamaz. Ama Anadolu sağlam durdukça diğer Müslüman topraklarının kurtarılmasının bir umudu hep diri olacak ve diri kalacaktır.

Müslüman aydın ve entelektüellerin de bu durumu kavrayarak milletle doğru bir bağ kurmaları elzem olmuştur. Kendi fil dişi kulelerinden ahkam kesmemeli ve milletin safları arasındaki yerlerini alsınlar ki bu millet de onları dinleyecek bir zemini muhafaza edebilsin…

Hala darbe süreci ve oluşturduğu vasatı takip etmeye ve sonuçlarının değerlendirilmesine olan ihtiyaç izahtan varestedir. Olup bitenin neye tekabül ettiğini derin teemmüllerle ortaya koyma ve bunun toplumsal ve siyasal süreçlerde nasıl tezahür edebileceğini konuşmaya başlanmalıdır.

Selam hidayete tabi olanlaradır.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.