Makale
Darbe tehlikesinin yeni boyutları
Darbe girişiminin üzerinden on beş gün geçti. Sıcaklığını ve duygusallığını hâlâ koruyor. Epey bir zaman sürecek gibi görünüyor. Çünkü bir bakıma bu ateşin sönmesi istenmiyor.
Darbenin sonuçlarından memnunlar ve gayrı memnunlar var. Darbe başarıya ulaşmadı diye düş kırıklığı yaşayanlar az değil. Ancak onlar şu sıra kendilerini çok da belli etmiyorlar. Süreci ve sonuçları bekliyorlar. Sosyalistler, Kemalistler, jakoben laikler ve arada kalanlar. Darbeyi yaptırtan güç veya güçler biliniyor. Öteden beri söylüyoruz bunu. Onlar yeni dönemle yeniden uyum sağlarlar.
Açmazlar o kadar çok ki. Uç noktalarındakiler bu darbenin başarıya ulaşmamasından ötürü şaşkınlar ve şoktalar. Oysaki darbeyi yaptırtan güç tam da karşıtları gibi görünüyor. Onlar için önemli olan darbenin başarıya ulaşmasıydı. Ama olmadı. Nasıl olsa sonradan inisiyatifi ele alacaklardı.
Artık ideolojilerin bir karşılığı yok. Çünkü yaşanmak istenen hayat sosyalist, liberal ve diğerleri için aynı. İdeolojilerin öyle keskin bir durumundan söz edilemez.
Ve tabiî iÅŸin ilginç yanı ordunun zayıflaması. Bu belli bir plan içinde yürüyor. 2002 yılı sıralarında Ä°srail’e davet edilen gazeteler/ gazeteciler brife edilmiÅŸlerdi. Türk ordusunun gücünden söz edilmiÅŸti. Gücünün zayıflaması gerekiyordu. Çünkü bu kadar güçlü bir ordu ile AB’ye girilemezdi. Süreçteki operasyonlar bunu doÄŸruluyor. Balyoz, Ergenekon, irtica, 15 Eylül darbesi. Bir takım eller içimizde ve sürekli bizimle oynuyorlar.
Darbe sonrasında büyük bir temizliğin olacağı belli. Bundan sonrası daha da düşündürücü. Muhafazakârların ordudaki kadrosu hemen hemen sıfır. Zaten böyle bir hazırlıkları ve yapılanmalarından söz edilemez. Askeri eğitimleri laik jakobenler oluşturuyor. Söz konusu malum kişinin sızması yılları almış, bu da belli. Bu durumda ordunun güveninden söz edilebilinir mi
Elbette ki bu orduya güvenilecek, sonuçta bizim insanımız. Çünkü bundan böyle dengeler çok farklı bir düzlemde gelişecek, bu kesin. Siyasal iktidarın güçlü olması bir anlam ifade etmiyor.
Bir diğeri de darbe mağdurlarının aşırı duygusallığı. Artık hamaset ötesi bir durum söz konusu. Soğukkanlı düşünme, olayları tartıp biçmeden iyice uzaklaşıldı.
Operasyonların en alt katmanlara kadar indirilmesi tehlike boyutlarını da aştı. Geçmişte şu cemaat denen belâ ile iktidardakiler dâhil hemen herkesin bir biçimde yolları kesişti. Cadı avına çıkıp insanların rızıklarıyla bu kadar oynanmaya değer mi
Suçlular elbette tek tek yargılansın hak ettikleri cezalar da verilsin. Onları sahiplenen kimse de yok, olamaz da.
Bizim için örnek olan Peygamberimiz ve arkadaşları neden ölçü alınmıyor, anlamıyorum. Bağışlama ve insan kazanma yolu ve yöntemi neden düşünülmüyor.
İnsanlar ellerinde listeler tek tek kişileri fişliyorlar. Bu insanlar kazanılabilecek kimseler. Devlet büyüktür, küçük hesapların peşinde olmamalı. Bunlar o kadar da tehlike olarak görülmemeli. Hata yapanlar olmuştur, ama pişmanlıklar da olacak. Sayın Cumhurbaşkanımız, geçmişe ilişkin kimi durumlar için hata yaptıklarını bizzat itiraf etti. Demek ki olabiliyormuş.
Mağdur insanların rızıklarıyla oynanmamalı. Kim güçlüyse veya öyle görünüyorsa insanlar onların gölgelerini sığınıyor ister istemez.
Şu duygusal ortamda söz söylemekten bile çekinir olduk. Tartıp biçiyoruz. Yanlış anlaşımlara neden olabilecek ifadelerden kaçıyoruz.
Ä°slâmî kavramları laik bir rejimin aleti ve kurbanı ediyoruz. Bu ifadeyi yazarken bile endiÅŸeleniyorum. Çünkü artık din farklı bir algı içinde. Asıl tehlike de burada. BaÅŸta Sayın CumhurbaÅŸkanı olmak üzere bu konuda bir yorum getirmelidirler. Ä°slâm ümmetin tek deÄŸeri gene Ä°slâm’dır. Bu konuları elbette ki kendileri çok iyi biliyorlar.
Biliyoruz ki çok zor bir dönemden geçildi, geçiliyor. Tehlike atlatılmış değil. Önümüzdeki günler pek flu. Yukarıda izaha çalıştık. Tedbir elbette tedbir, dikkat elbette dikkat. Ama bunları bir paranoyaya dönüştürmek daha da tehlikeli.
Henüz yorum yapılmamış.