Sosyal Medya

Makale

İsyan hakkında

Seküler demokrasi kurallarına göre meşru bir iktidarı kan dökerek devirmek üzere yapılan kalkışma isyandır. Bunu yapanlar da asilerdir. Meşru olmamakla beraber emir ve komuta zinciri içinde asker bu işi yapsaydı buna darbe denirdi. Demokrasilerde iktidar milletin serbest oyu ile değişeceğine göre kural dışı yollardan bunu yapmaya kalkışmak meşru değildir, büyük suçtur, kalkışanlar ve arkasındaki güçlerle oyuncular yakalandıkları takdirde ağır cezalara çaptırılırlar.

Ä°ktidarlar devlet görevlerini dağıtırken liyakat yanında hatta bazen onun da önünde aidiyete bakarlar, “bizden olan ve olmayan” ayrımı yaparlar; ihanete uÄŸramamak ve içeriden darbe yememek için bu yaklaşım doÄŸru olsa da birçok sakıncayı da beraberinde getirdiÄŸi şüphesizdir. Bu sakıncalardan biri de takıyye yapmayı, kendini gizlemeyi becerenlerin önemli mevkilere sızmaları ve kendilerine güvenildiÄŸi için verecekleri zararın da o ölçüde büyük olmasıdır. Salim yol liyakati esas almak, ama düşünce sütununu asla kapatmamak, denetim ve imtihanları eksik etmemektir.

“Domuzdan post gâvurdan dost olmaz” demiÅŸler ya genel manada doÄŸru söylemiÅŸlerdir. Dini ne olursa olsun dindar bir kiÅŸinin ve toplumun son kertede kendi dindaÅŸlarını koruyacağı, baÅŸkalarına zulüm de olsa onlardan yana tavır alacakları bellidir, denenmiÅŸtir, vakidir. Müslümanlar baÅŸkalarına zulüm pahasına menfaat peÅŸine düşemezler.

Çağımızda ulusal çıkar ve politika dini de kullanarak onun yerine geçmiştir. Hırsına nihayet bulunmayan ulus devletler kendi çıkarları -iri olanları da dünya hakimiyetini ele geçirmek- için ahlak dışı davranıyorlar, sözde dostlukları da hain planlarının bir parçası oluyor.

Çare başta din olmak üzere manevi değerlerde ortak olanların dost ve dayanışma içinde olmaları, ötekilerle de karşılıklı menfaat çerçevesinde kontrollü ilişki kurmalarıdır.

Son (olasıca) isyanı bastıran kahramanlara gelelim.

İdrak ve dikkat seçici olduğundan bu konuda farklı değerlendirmeler yapılıyor. Ben de şöyle diyorum:

Baş kahraman birçok güzel haslet ile müzeyyen olan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'dır. Cesareti, istişareye dayalı kararı ve zamanında icrası sayesinde birinci derecede kendine yönelik bulunan hain saldırıyı kazasız belasız atlattığı gibi mevkiinin sorumluluğunu bihakkın yerine getirerek ülkeyi de büyük bir badireden -Allah'ın izin ve inayeti ile- kurtardı.

Asker içindeki hainler dışında kalan büyük kitlenin canları pahasına isyanı bastırmak için gösterdikleri gayret de şükranla kaydedilmesi gereken bir kahramanlıktır.

Halka gelince:

“Millet karşı çıktı, demokrasiyi kurtardı…” deniyor da milletten neyin ve hangi kısmının kastedildiÄŸi pek dile getirilmiyor.

Canını ve kanını feda ederek isyancılara karşı duranların büyük kısmının dindar ve muhafazakâr halkımız olduÄŸu kanaatindeyim. Millet kelimesine ister dindeki manası verilsin ister kelime ulus manasında kullanılsın, isyanı yapanlar da, evlerinde oturan, fırınlara ve atemelere hücum edenler de resmi aidiyet bakımından bu milletten idiler. Ä°syan bastırıldıktan sonra -ki, inÅŸallah bir daha dirilmemek üzere etkisiz hale getirilmiÅŸtir-, ülkenin uÄŸradığı büyük zararı, dökülen kanları, kaybedilen canları kale almaksızın isyancılara iyi muamele yapılmasından söz edenler de resmen bu milletin çocuklarıdır… Hasılı kahraman bir milletten söz edilecekse CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan sevdalısı ve her ÅŸeye raÄŸmen öz deÄŸerlerini tamamen kaybetmemiÅŸ, Menderes zamanına nispetle de bilgi, tecrübe ve cesaret kazanmış kesimden söz etmek hakkaniyete daha uygundur.

Medya ve kısmen muhalefet şüphesiz iyi bir imtihan verdi, ama bunların durum, tutum ve söylemleri üzerine de söylenecek sözler var; pek çoÄŸu “amasız, fakatsız…” deÄŸillerdi.

Büyük geçmiş olsun, Allah korusun ve milletimiz demeyi hak eden millet de asla yılmasın!

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.