Makale
Darbe ve karşı darbe
Bir darbe oldu ve bir de karşı darbe. Yabancı ruhluların ve kölelerin milletine karşı olan darbeye millet karşılık verdi. Darbecileri yerle bir ve ters yüz etti. Bu, bizde alışık olmadık bir durumdu.
Darbelerin sonucuna büyük yıkımlar yaÅŸandı. Hangi kesim hedeflenmiÅŸse üzerinden bir silindir gibi geçildi. Benim yetiÅŸtiÄŸim ve iyice hissettiÄŸim darbe serisi 1960tan itibaren baÅŸlar. Adnan Menderes’in idamı büyük bir yıkım getirmiÅŸ, toplumu içe kapatmış ve susturmuÅŸtu. Ama millete içte biriken bir öfke vardı. 1960 darbesinde sol düşüncenin önü açıldı. Bu, 1980 yılına kadar da sürdü. Arada bir gene törpülendiler. 12 Mart 1971 de olduÄŸu gibi. Deniz GezmiÅŸ ve arkadaÅŸlarının idamı yaÅŸandı. Millet bu yaÅŸananlardan ötürü CHP’yi bir türlü kabullenmedi ve bağışlamadı. SaÄŸ düşünce sürekli iktidarda kaldı. Kaldı ki saÄŸ düşünce ile CHP arasında çok da bir fark yoktu. Mason Süleyman Demirel yıllarca bu ülkeyi saÄŸ bir kamuflaj ile yönetti. Ãœstelik kimi darbelerin hem öncüsü hem de koruyucusu oldu. Bunun en somut örneÄŸi 28 Åžubat’ta oldu. Erbakan Hoca, darbeye karşı direndi, sorunu parlamentoya getirdi. Dönemin siyasi partileri, baÅŸta Demirel olmak üzere yalnız bıraktılar. Ãœstelik Demirel darbenin hem tetikleyicisi oldu hem de hamisi. Çünkü darbe o zamanın koÅŸullarında çok kanlı geçecekti. Erbakan Hoca da yalnız başına kalmıştı. Refah Partisi kapatıldığında partilileri sükûnete davet etti. 17 Haziran’da bir darbe planı vardı ve 1 milyon insan gözden çıkarılmıştı. Demirel baÅŸta olmak üzere, Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit ve Devlet Bahçeli, darbe karşısında sustular. Aytunç Altındal bir televizyon programında, ÅŸunu anlattı: “Hocaya, bu subayları neden görevden almıyorsunuz” diye sormuÅŸ. Erbakan Hoca: “Çok kan akar, buna sebep olamam” demiÅŸ kendisine. Görevden alma sadece baÅŸbakanla olmuyor. Üçlü kararname gerekir. Zaten baÅŸta Demirel bunu kabul etmezdi.
Bugün için koşullar çok değişti. Bu açıdan bakılınca üçlü kararname diye bir sorun yok. Darbe girişiminde bulunanlar amaçlarına ulaşmak için oldukça hazırlıklı oldukları belli oluyor. Sonuçları giderek gün yüzüne çıkıyor. Ama bunu sadece bir kişinin şahsında bir örgüt gibi düşünmek de yanıltıcı olur. Asıl güç gizil ve geride. Öndekiler sadece tetikçi.
Darbeler görmüş yaşamış olanların psikolojileri farklı oluyor. Biz biraz daha soğukkanlıyız. Alıştık mı desek.
15 Temmuz günü akÅŸamı televizyonlar haber geçince doÄŸrusu iki önemli endiÅŸem vardı. Biri Mısır’daki Sisi tipi bir darbe olması. Bu, batılıların nasılsa iÅŸine geliyor. Onca kan akmasına, idamlar, hapisler, ölümler olmasına karşın olumlu karşılıyor olmaları. Bir de BangladeÅŸ’te yaÅŸanmakta olan idamlar. Buna da tepki vermiyorlar. EÄŸer darbe baÅŸarılı olsaydı Türkiye Mısır’dan daha beter olurdu. Çünkü çok büyümüş bir öfke ve nefret var. Bunu azaltmak gerekir artık.
Ä°kinci endiÅŸem ise ÅŸu 14 yıllık AK parti iktidarı ile Türkiye’nin iki parçaya bölünmesi. Tarafların çok keskin bir tutumda olmaları. Darbeyi yapanların bildirileri bile bizi nasıl bir geleceÄŸin olacağını gösteriyordu. Yani bir silindire hazır olacaktık.
Fakat Türkiye’nin siyasal tarihinde bir ilk yaÅŸandı. Bütün siyasi partiler ve kesimler birlik oluÅŸturdu. Bu sevindirici. Ve bu süreci de iyi deÄŸerlendirmek gerekir. Tarafların çok keskin olma yerine, buluÅŸma noktalarını çoÄŸaltmaları bu milletin geleceÄŸi için hayırlı olur.
Sayın Cumhurbaşkanının ilk çıkışı elbette önemli. Elinde güç de var. Üçlü kararname diye bir sorunu da yok. Diğer siyasi partiler ve toplumun bütün kesimleri ilk kez birlikte karşı durdu. Ve ilk kez milletin iradesi baskın geldi, darbeyi bir halk darbesi ile etkisiz kıldı. Darbeler karşısında temkinli olan millet ilk kez temkini bir kenara bıraktı.
Darbeyi yapanlar büyük bir hazırlık yaptıkları belli. Elbette güvendikleri güç odakları olmalı. Bildirilerindeki mesaj bunu çok açık gösteriyor. Bugün egemen güçler darbeyi kınıyor gibi görünüyorsa da eğer darbe başarılı olmuş olsaydı o zaman tam tersi bir durum olurdu. Batı çok yüzlüdür, çıkarlarını önceler. Hemen çark eder.
Darbeyi yapanlar bu kez çok acımasız olacaklardı, oldular da. 28 Åžubat’ta yaÅŸananların daha ağırını yapacaklardı. EÄŸer sonuç almış olsalardı çok daha fazla kan akmış olacaktı.
Bu millet kendi iradesine sahip çıktı ilk kez ve çok şükür az bir zayiat ile atlatıldı.
Henüz yorum yapılmamış.