Makale
Cahil boÅŸ konuÅŸur
Cahil diye, kurulu düzen içinde kendi çıkarından başka bir şey bilmeyen kimseye diyorum. O, yalnızca kendi kısır çıkarının ardına düşmüş giden biridir. Kurulu düzen bozulduğunda, onun elinde tuttuğu çıkar da tehlikeye girecektir. Öyle sanır...
Cahil, bu nedenle yenilikten hoÅŸlanmaz. DeÄŸiÅŸiklikten hoÅŸlanmaz. Her deÄŸiÅŸikliÄŸin kendi çıkarına bir tırpan vuracağını düşünür. Cahil, aynı zamanda dar kafalı olduÄŸundan, deÄŸiÅŸikliÄŸin, yeniliÄŸin ona saÄŸlayacağı çıkarı da göremez. Ä°ÅŸitmesi, görmesi, dili mühürlenmiÅŸtir. Kur'an, onların halini şöyle betimliyor: “Yahut onların durumu kat kat karanlık, gök gürültüleri, ÅŸimÅŸekler bulunan ÅŸiddetli yaÄŸmura tutulanlar gibidir ki, yıldırımla ölmekten korkarak parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Allah kâfirleri çepeçevre kuÅŸatandır. / Neredeyse ÅŸimÅŸek, gözlerinin nurunu kapıverecek. Etrafı aydınlattığı zaman o sayede yürürler. Karanlık çökünce dikilip kalırlar. Allah istemiÅŸ olsaydı, onların iÅŸitmek ve görmek kabiliyetlerini giderirdi. Allah her ÅŸeye kadirdir.” (Bakara: 19,20).
Burada kâfir diye anılanları cahil diye okumak da mümkün… Cahilin dediÄŸine bu nedenle aldırış edilmez. Söyledikleri umursanmaz. Çünkü o, önünü görmekten acizdir; arkasını, sağını solunu, altını üstünü görmekten de...
Onun söylediğinde, bir an için, muhal farz bir isabet bulunsa bile, bu isabet tümüyle tesadüfî olduğundan, yani herhangi bir tefekküre dayanmadığından geçerli sayılmaz. Bu nedenledir ki, âlimin içtihadı isabetsiz de olsa değerlidir; fakat cahilin mütalaası isabetli de olsa değer taşımaz. Çünkü vardığı sonuç tefekküre dayanan bir mütalaanın ürünü değildir; tesadüfidir, herhangi bir argümana dayanmaz.
Cahil, fikri sabitinin üstünde inatla durur, elinde kanıt olmadan saplantısının üstüne abanır. Gerçekte iddiası herhangi bir kanıta dayanmadığından onun üzerinde fikir geliştirmek, tartışmak da imkân dışı kalır.
Cahiliye dönemi kâfirleri putları hakkında ne diyordu? Sadece ÅŸunu: “Biz, atalarımızı da bu taÅŸlara taparken bulduk!” Kur'an'ın dermeyan ettiÄŸi gibi, ya ataları da yanılıyor idiyse?
Bu durum “SavaÅŸta kafasız bir kabadayının da büyük iÅŸler baÅŸarabileceÄŸi yolundaki kanıya” (Clausewitz, SavaÅŸ Ãœzerine) benziyor. Bir kabadayı, kendisi gibi cahil baÅŸka kabadayılar karşısında belki bazı baÅŸarılar elde edebilir, ama bu baÅŸarıların gerçeklikte hiçbir deÄŸeri yoktur. Bu baÅŸarılar, herhangi bir taktik veya stratejik uygulamanın ürünü olarak ortaya çıkmış deÄŸildir. Bu itibarla tekrarı da beklenmez. Bir defalık baÅŸarıdır, o da eÄŸer baÅŸarı sayılacaksa... Oysa ciddi bir stratejik ve taktik uygulama sonunda maruz kalınan baÅŸarısızlığın bir deÄŸeri vardır; fakat tesadüflerin ulaÅŸtırdığı bir baÅŸarıya deÄŸer atfedilmez.
Âlimin içtihadına isabetsiz de olsa bir sevap yazılır, cahilin kanaati isabetli de olsa sevaptan yoksundur.
Cahili umursamamak gerekir. Onun eleÅŸtirisinin de, takdirinin de deÄŸeri yoktur. Ne dese boÅŸtur...
Henüz yorum yapılmamış.