Sosyal Medya

Makale

Sıcağın tesiriyle yazılan bir yazı

Hud suresinde, gönderilen peygamberlerin uyarılarını dikkate almayan, alay eden, ölümle ve sürgünle tehdit eden azgınların, kavimlerinin helakine sebep olmaları ardı ardına sıralanır. Sonrasında tüm bunlardan çıkarılması gereken dersler verilerek sure sonlandırılır. İşte alınması gereken sünnettullah’a denk düşen en önemli derslerden biri de şu ayette zikredilir.

 

Sizden önceki nesillerden aklı başında kimseler (insanları) yeryüzünde bozgunculuk yapmaktan alıkoysalardı ya! Onların içinden azap ve helakten kurtardığımız az sayıda insan bu görevi yaptı. Zulmedenler ise içinde şımartıldıkları refahın ardına düştüler ve böylece günah bataklığına gömülüp gittiler. (Hûd / 116)

 

Durun ey kalabalıklar burası çıkmaz sokak’ diyenlerin azlığı, tarihin tekerrür ettiği masalını hakikat formunda servis edilmesini sağlamış.Toplumun uçuruma sürüklendiğini görüp buna engel olmak için çabalayanların olmadığı yörelere peygamberin gönderilmesi bile onları helak olmasını engelleyememiş. Kendilerinden çok toplumlarının kurtuluşunu düşünen bu insanlar, yalnız bırakılmış, ölümle tehdit edilmiş, yörelerinden sürülmüş, en kötüsü de toplumlarının nazarında felaketlerin sorumlusu ilan edilmişlerdir. Çilelere talip bu adanmış insanlar, tebliğ edilerek ikna edilenler veya cemaatlerde yetiştirilenlerin arasından değil kendisini toplumuna karşı sorumlu saymayı imandan bir cüz olarak görenlerden ve bu yoldan dönmesi için teklif edilen her türlü rüşveti reddedenlerin arasından çıka gelmiştir.

 

Bu güzel insanları, istikrarı bozuyor, kardeşi kardeşe düşman ediyor, atalardan kalan tüm geleneği yok etmeye çalışıyor diye suçlayanlar, toplumu sahte kurtarıcılara yönlendirenlerdir. ‘Bir elime güneşi diğer elime ayı verseniz bile bu yoldan dönmem’ lafzının hayatlaştırarak devredenlerin önündeki en büyük engel dini afyona çevirenlerdir. Bu popüler kültür ürünleri, cennet garantisiyle avutup, yapılan her kötülüğün yanına kar kalacağı zannının kuvvetlendiren tövbe seansları düzenleyerek toplumlarını dinle uyuşturanlardır.

 

Bunlar, Kadir gecesinde Hira’da yaşananları anlatır. O gece gelen meleklere Allaattin’in sihirli lambasından çıkan cin muamelesini reva görüp refaha dair dilekler dilenmesini salık verirler. Böylece günahlardan kurtulmanın rahatlığıyla bayram günlerinde tatil mekânlarına gidilmesine zemin hazırlanır. Hâlbuki mağarada sarsılarak uyarılan Resul o gece sonrası örtülere bürünmüş olarak evinde titreyip durmaktadır. Kendisine kurtulduğunun müjdesi değil insanları kurtaracağı yol gösterilmiş, örtülerinden sıyrılıp toplumunu uyarması emredilmiştir. Yani Resulullah’ın(sav) çektiği çilelere ve çaresizliklere rağmen 23 sene süren, biran durup dinlenmeden son nefesine kadar verdiği mücadelenin fitilinin ateşlendiği o geceyi tatmine çevirip hayat dışı edenler toplumlarının kurtulmasını değil de sadece kendi dünyalıklarını garantiye almaya çalışan muktedirlerin(!) beslemeleridir.

 

Azgınlar, refah içindeki hayatlarına imrenen muhafazakârları, uçuruma sürüklediklerini umursamazlar. Onlara tabi olanlar, toplumda azalan hak duygusuna, merhametsizliğe, paylaşmaya yanaşmayan birlikteliklere, fakirliği arttıran faize aldırış etmezler. Büyülenmiş gibi ailelerinin aydınlık geleceği uğrunda ömürlerini ve tüm ümitlerini bu çıkmaz sokakta tüketirler. Kuran’ı ailelerine yol göstermek için değil de ölmüşlerine katkı sağlamak için okuya geldiklerinden geçmişte yapılan hataların bugünü olduklarının idrakine varamazlar. Helak edilen kavimlerin ve helake götüren sebeplerin anlatıldığı sureleri düşünmeden ve anlamadan okumayı önerenler onları meal okumanın saptırıcılığıyla korkutan aymazlardır. Onlar, peygamberlerin vizyonu ve misyonuyla değil nasıl giyindikleri ve sakalının uzunluğuyla ilgilenirler. Dünyada yaşlanılan zulümlerden nasıl kurtulmalıyız konusunda önder olarak görmedikleri Resulullah’ı(sav) Ahirette şefaatçi olacağı iddiasıyla suç ortağı konumuna indirdiklerinin farkına varmazlar.

 

Velhasıl dostlar sadece kendi cemaatini kurtarmak, diğerlerinin de boğulup gittiğini görmek için iktidarın kredisiyle gemi yapa(tıra)n sahte Nuh’ların sayısının artmasının sebebi, Kuran ile hayatı okumanın terk edilmesidir. Şimdilerde ‘Kuran Müslümanlığı’ diye oluşturulan yeni korkuların ana gayesi seni kitabından uzaklaştırmaktır. Yani bu tip uyarılar Kuran’ın daha iyi anlaşılmasına değil de Kitaptan uzaklaşılmasına sebep olmaktadır.

 

Celse celse indirilmiş Kuran’ın gösterdiği yolu takip eden Resullah(sav) ve sahabeler, toplumlarını, zulümden, adaletsizlikten, fakirlikten, kan içici faizcilerden, kadın satan, kumar oynatan, uyuşturucuyu yayan suç baronlarından kurtarmıştır. Yani Resullah(sav) toplumunu dünyada kurtarmış bu yolda ona destek verenlerin Ahirette de kurtulmalarına vesile olmuştur.

 

Kurtarıcı diye sarıldıkların, yukarıdaki ayette belirtildiği gibi toplumu zulümden, her türlü adaletsizlikten, faizden, fakirlikten, eşitsizliklerden, fuhuştan, kumardan ve dinin oyun ve eğlenceye alet edilmemesi için mücadeleye mi çağırmaktadır. Yoksa bir köşeye çekilip binlerce tesbih çekmenin seni kurtaracağı masalıyla hayallere ve rüyalara dalmanı isteyenler mi seni kurtaracaktır? Peygamberin tesbihatı, zulmü önlemeye yönelikken senin çektiğin zikrin, uzattığın sakalın, giydiğin cübbenin zulmü meşrulaştırdığının farkında değilsin. Seni ve aileni yaşarken zulümden kurtaramayan mehdilerin Ahiretteki kurtarıcılığına aldanman, İslam’ı yollardan bir yol, Muhammed’i önderlerden bir önder, Kuran’ı kitaplardan bir kitap olarak sıradanlaştırdığını fark etmen için senin de yurdundan sürülmen mi gerekiyor?

 

                                                                                        

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.