Makale
SURİYELİLER DE İSLÂM MİLLETİNDENDİR
Müslümanlar bir millettirler. Türk, Arap, Acem, Kürt, Laz, Abaza, Çerkez, Avar, Zaza, Boşnak, Peştu, Berberi, Arnavut, siyahî, beyaz, sarı. İngiliz, Fransız, Alman Müslümanlar da buna dâhildir. İslâm olan bütün kavimler İslâm milleti dairesindedirler. Sünni, alevi ve her tarikat kolunun mensupları da aynı daireye dâhildirler.
Suriyeliler İslâm milletindedirler, Araplar da, Türkler de, Kürtler de.
Bu unsurları birleştiren özel durumlar var. Bu da Müslümanlara özgüdür. Dinleri onları bir medeniyet ve kültür sahibi yapmış. Büyük bir birikim oluşturmuş. Yeryüzüne serpilmişlerdir. Dünyaya bir anlam ve değer katmışlardır.
Müslümanlar en zor dönemlerini yaşıyorlar. Madden ve manen paramparçadırlar.
Müslümanlar topraklarında, yurtlarından ve evlerinden oluyorlar. Giderek dinlerinden, medeniyetlerinden ve kültürlerinden uzaklaşıyorlar.
Osmanlı Devleti yıkıldıktan sonra başsız kaldılar. Kavimlere bölününce, kimlik ve kişilik edineceklerini sandılar. Bölündükçe küçüldüler, eridiler etkisiz hâle geldiler. Bir bir yok oluyorlar. Bunlardan hiçbir zaman da ders çıkarmıyorlar.
Emperyalizmin tuzağına düştüklerinden beri gün yüzü görmediler. Kendi topraklarına da yabancılaştılar.
Dönem dönem belli coÄŸrafyalar hedef alınıyor bir yıkım yapılıyor, ardından bir baÅŸkasına geçiliyor. Makedon Müslümanların başına 1950li yıllarda da benzer durum yaÅŸandı. 1980 sonrasında Bulgaristan’daki Müslümanlar aynısını yaÅŸadı. Saraybosna, Çeçenistan, Afganistan ve Pakistan aynı açmaz ile karşı karşıya geldi. Yakın zamanda Bulgaristan’daki Müslümanlar buraya gelip sahip çıkılınca kıyametler koptu. Sesler yükseldi. BoÅŸnaklara yardım edildiÄŸinde de aynı durum yaÅŸandı. Çeçenlere yardım götürülürken de. Durum hep vahim ve hep aynı.
Åžu sıralar mazlum Suriyeliler gündemde. Ne yazık ki, devletimiz onları bu hâle düşmelerinde pay sahibi. Ta Ä°ttihat ve Terakki’den beri bu böyle. Ä°nsanımızı kendi ellerimizle ittik parçalandık, parelendik.
Suriyeli 12 milyon insan kendi topraklarından uzaklaÅŸtı, sürgün edildi. Batılıların kapılarında sürünüyorlar. Onlardan sadece 3 milyon kadarı Türkiye’de. Kentlerimizin sokaklarında dilenen bu kardeÅŸlerimiz içimizi acıtıyor. Ãœstüne üstlük onlara karşı çok olumsuz bir tutum takınılıyor. Ä°nsan yerine bile konulmuyor.
Aslında Suriye olayı tam bir açmazın göstergesi. Geçmişte Suriye toprakları Filistinlilerin sığınağı iken şimdi kendilerine de sığınak değil. Suriye toprakları İslâm milletinin ortak toprakları iken şimdi emperyalizmin paylaşım alanında. Onlar sınırları ilkeleri, yönetim biçimlerini beliyorlar. Kendilerine kul ve köle toplumlar oluşturuyorlar.
Müslümanların yaşadığı bütün topraklar, beldeler ortak malları. Yeryüzü nimetlerinden birlikte yararlanmalıdırlar.
Suriyeli Müslüman kardeÅŸlerimize nasıl müsamahakâr isek, Kürt kardeÅŸlerimize de aynı müsamahayı göstermeliyiz. Birbirimize tahammül etmeliyiz. Kavimlerinden ötürü ya da içinde bulundukları durumları göz ardı ederek ötelememeliyiz. Bugün onların başında olanlar yarın bizim de başımıza gelir. Sonuçta oyunlar büyük oynanıyor. Nerede neyin nasıl olacağı kestirilemez. Hiçbir zaman büyük konuÅŸmaya gelmiyor. Büyük konuÅŸanların halleri ortada. Bir zaman Arapların Ä°srail’e karşı düştüğü durumu küçümseyenler bugün dönüp kendi hâllerine bir baksınlar. Nereden nereye gelindi.
Suriyelilere elbette sahip çıkılacak. Çıkılmayanlar şu sıralar Avrupalıların kapılarında sürünüyorlar. Ellerindeki harçlıklarına bile el konuluyor, çocukları ellerinden alınıyor. Sonra da adamlar gidip kiliselere teslim oluyorlar. Açlık ve sefaletin insana yaptırtmayacağı şey yok. Onlara biz sahip çıkmayacağız da kim çıkacak. Belki de kardeşlik ruhu yeniden canlanır, kendimize gelir toparlanırız. Bunlar birer vesile olur.
Henüz yorum yapılmamış.