Sosyal Medya

Makale

O nesil

O nesil, “Semi’na ve ata’na - Ä°ÅŸittik ve itaat ettik” diyen nesildi. O nesil Peygamber’in çağırdığı dava için canını ortaya koyan nesildi. 

Ama o nesil aynı zamanda bir savaÅŸ nizamı söz konusu olduÄŸunda “Bu kararınız Allah’ın vahyine mi dayanıyor, yoksa kendi görüşünüze mi?” diye soran, “Kendi görüşüme” dendiÄŸinde de, mesela “Bu savaÅŸ nizamını şöyle şöyle yapsak daha iyi olabilir” diyen nesildi. O nesil Hazreti Peygamber’in de “Kim oluyorsunuz da benim sözüm üzerine söz söylüyorsunuz” demediÄŸi nesildi.

O nesil Halife (devlet baÅŸkanı) yanlış yaptığında onu kılıçlarıyla düzelteceÄŸini bizzat Halife’nin yüzüne karşı söyleyen ve Halife’nin de “Yanlış yaptığımda beni tashih edecek bir toplumu yönettiÄŸim için Allah’a hamdediyorum” dediÄŸi nesildi.

O nesil, Halife, evlilikleri zorlaÅŸtırdığı gerekçesiyle kadınların mehrini sınırlamaya yöneldiÄŸinde içinden, üstelik Mescid’de, üstelik Halife minberde konuÅŸurken, “Sen hangi hakla Allah’ın Kur’an’da kantar kantar bile verilebileceÄŸini bildirdiÄŸi bir hakkı sınırlamaya kalkıyorsun” itirazını yapacak “Kadınlar” Ã§Ä±karan bir nesildi.

Hudeybiye anlaÅŸmasının yapıldığı sıradaki gerilim, o neslin Hazreti Peygamber’le iliÅŸkileri açısından bakıldığında bizim nesillerimizin dudaklarını uçuklatır? Biraz sonra kuzu kuzu Rasulullah’ın etrafında pelesenk olacak olan insanlar mesela yüreklerine ağır gelen kararlar altına imza atılırken “Sen Allah’ın Peygamberi deÄŸil misin?” diye sorarlar Rasulullah’a... Bugün bizim “AÄŸzım kurusun” diyerek bile söyleyemeyeceÄŸimiz sözlerdir bunlar.  

Hazreti Peygamber’e aÅŸk derecesinde baÄŸlıdırlar, hayatlarının anlamını O’nun önderliÄŸinde bulmuÅŸlardır, ama içlerinden geleni söyleme terbiyesini de almışlardır.

O nesil, mesela bir savaÅŸta komutanın Ä°slam’ın ana ölçülerine uymayan kararına itiraz edebilen bir nesildir.

SaÄŸlıklı yönetimler, halkın böylesine bir “murakabe” terbiyesini kuÅŸandığı yönetimlerdir, diye düşünüyorum. Bu, yönetimlerin “Hata”dan korunması için bir imkandır, hatadan korunmayı önemseyen yönetimlere...

Hazreti Ömer’in “Yanlış yaptığımda beni tashih edecek bir toplumu yönettiÄŸim için Allah’a hamdediyorum” sözünü yabana atmamak lazım. Bunu ancak icraatını “Amel defteri” gibi gören ve yarın “Hesabını vereceÄŸi”ni bilen insanlar söyler.

Ben bir dönem, bir yazarımızın Ä°slam’la ilgili yaklaşımlarını eleÅŸtirdiÄŸimde bana “Sen benim ahiretimi düşünüyorsun” karşılığını vermiÅŸti. Evet, yönetenler ve yönetilenler olarak birbirimizin aheritini düşünmek durumundayız. Dini duyarlılığı olmayan insanlar için bile diyelim seçimlerde “Hesabı verilebilecek bir icraat dosyası” oluÅŸturmaktan söz edebiliriz. Buradaki hesaplar bitip yarın Allah’ın huzurunda verilecek hesap için de “Hayat dosyası” duyarlığına sahip olmak ayrı bir yürek terbiyesini gerektiriyor.

Ä°ngiltere ÅŸu sıralar Irak dosyasını tartışıyor. 2003’te Tony Blair yönetiminin verdiÄŸi karar, Sir John Chilcot baÅŸkanlığındaki bir heyet tarafından sorgulandı ve ortaya, 12 ciltlik, 2 milyon 600 bin kelimeden oluÅŸmuÅŸ bir rapor çıkmış. Raporun hazırlanması 7 yıl sürmüş. Rapor özetle “Yanlış yapıldı” diyor. Ä°ngiltere için yanlış, Irak için yanlış. OrtadoÄŸu için yanlış.

Bu, dünya hesabı. Bir de öte dünya hesabı var. Blair dönemin ABD BaÅŸkanına “Sonucu ne olursa olsun seninleyim” demiÅŸ. Adeta Åžeytan’a “Sonucu ne olursa olsun seninleyim” demek gibi.

Ä°slam toplumları, aslında, “Ahiret hassasiyeti” Ã§ok daha diri olması gereken toplumlar. O yüzden de, kendi kendini sorgulayabilen, hata karşısında duyarlı, birbirini arındıran, yönetenlerin hata yapmasına, bizzat onların “Ahiret dosyaları” açısından mani olmaya çalışan toplumlardır. Orada, bizatihi yönetenler, halkın denetimini kendileri için bir “Supab” gibi görürler.

Bugün “Demokratik terbiye” vs deniyor ya, bana göre onun en örnek alınası çerçevesi, “O neslin” Hazreti Peygamber’le ve RaÅŸid Halifeler’le yaÅŸadığı ortamda sergilendi. Bugün o nesli bir de böyle okumakta yarar var diye düşünüyorum.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.