Sosyal Medya

Makale

İsraftan, lüksten ve yoksullardan sorumluyuz

Müslüman isek şunları bilmemiz ve gereğini yerine getirmemiz zorunludur:

Mal mülk Allah'ındır, biz de O'na aidiz, vücudumuz ve mülkümüz bize O'nun emanetidir, nasıl kullanacağımızı da Kitabında açıklamış, Güzel Örnek Elçisi ile de uygulamayı göstermiştir.

Birkaç âyeti hatırlayalım:

“Akrabaya, yoksula ve yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma!/Çünkü savurganlar ÅŸeytanların dostlarıdır. Åžeytan da Rabbine karşı çok nankördür” (Ä°sra: 26-27).

“Onların mallarında yoksunun ve isteyen yoksulun hakkı vardır” (Zâriyât: 19).

33. “Evlenme imkânı bulamayanlar, Allah lütfundan ihtiyaçlarını giderinceye kadar iffetlerini korusunlar. Bedelini ödeyerek hür olmak isteyen köle ve câriyelerinizin -kendilerinde hayır görürseniz- tekliflerini kabul edin. Allah'ın size verdiÄŸi malından da onlara verin. Namuslu yaÅŸamak isterlerse, dünya hayatının geçici menfaatini elde etmek için câriyelerinizi fuhuÅŸ yapmaya zorlamayın. Kim onları zorlarsa bilinsin ki Allah, onların zorlanmaları sebebiyle bağışlayıcıdır, esirgeyicidir (Nur:33).

Bu âyetlerde malın mülkün Allah'a ait olduÄŸu ve kullarına emaneten verdiÄŸi servette ihtiyaç sahiplerinin hakkı bulunduÄŸu apaçık ifade edilmiÅŸtir. Bir insanın temel ihtiyacı bulunduÄŸu ve baÅŸkasında da ihtiyacından fazlası var olduÄŸu halde eÄŸer bu yoksulun ihtiyacı karşılanmazsa “hakkı yenmiÅŸ” olmaktadır.

Elbette bir zengin, ihtiyaç sahiplerine bütün mülkünü dağıtıp o da yoksullar arasına katılacak değildir; bu davranış problemi çözmez. Ama müminler yoksulluğa çare bulmak üzere teşkilatlanır, lüksü ve israfı terk eder, her biri hesapça kendine düşeni (bu miktar zekattan fazla da olsa hak olarak) öderse toplum içinde temel ihtiyaçlarından mahrum kimse kalmaz.

“Servet ve oÄŸullar, dünya hayatının süsüdür; kalıcı olan iyi davranışlar ise Rabbinin nezdinde hem sevapça daha hayırlı hem de ümit baÄŸlamaya daha lâyıktır” (Kehf: 46).

“Ä°yi davranışlar” diye çevirdiÄŸimiz ve kalıcı olduÄŸu açıklanan “sâlihât” hem inanmayı hem de Ä°slâm'ın yapılmasını emrettiÄŸi ve hoÅŸ karşıladığı, ahlâkî deÄŸerlere uygun iÅŸleri, ibadetleri ve güzel davranışları ifade etmektedir.

Şimdi bir bakalım âyet ne diyor, biz ne yapıyoruz:

Efendimiz bir tek kız çocuğunu bile iyi eğitip topluma katan ana babayı cennetle müjdelediği halde bazı kimseler oğlan doğurmadı diye karı boşamaya kalkışıyorlar.

Mensubiyet olarak Müslüman olanların pek çoğu ömrünün ve mesâîsinin çoğunu servet edinme, maddi güzellikler, refah, lüks için harcıyorlar, sıra ebediyete yolcu olmaya gelince ömür sermayesini uğrunda harcadığı şeylerin bir iğnesini bile kefene koyup öte dünyaya taşıyamıyorlar. Halbuki servetin miktarı ve imkanlar ne olursa olsun mütevazı ve mutedil bir hayat yaşansa, emanet olan servet ise Allah rızası yolunda kullanılsa idi tamamı ebedî âleme taşınacak ve ebedî saadete vesile olacaktı.

Hepimiz bir imkanımızı kullanırken, “Bunca muhtaç var iken buna hakkım var mı?” diye düşünmek durumundayız.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.