Makale
Hayata Dair
Hayatın anlamı ve deÄŸeri kendi içinde saklıdır. Saklıdır, çünkü insan bir hazinedir. YaÅŸadığı ve belli bir düzeni olduÄŸu için ne nasıl olduÄŸu fark edilemiyor. Bu, insanın bir görünümü. Düzen iÅŸlerliÄŸinde olduÄŸunda çok ÅŸeyin farkına varılamıyor. Ä°nsan kendi gücü ve iradesi ile ayakta olduÄŸunu bilir. Yürüyüş yapıyor, ayakta kalıyor, yiyor, içiyor, konuÅŸuyor. Bu düzenin harikuladeliÄŸi olaÄŸanüstü hâllerde fark ediliyor. YaÅŸamak ve hayat Allah’ın insanlığa bir bağışı. Bu mükemmel oluÅŸ, iÅŸleyiÅŸ. Düzen kusursuz. Ä°nsan bu oluÅŸun nedenleri ve nasıllarının farkında deÄŸil. Sadece yaşıyor. Ä°nsan, hayat yolculuÄŸunda bu mükemmel oluÅŸun farkında olsa hayata daha çok anlam katar. Bir anı bile boÅŸ geçirmez. Ä°nsanlık, bu gibi durumların farkında olsa sorunların üstesinden gelir. Bu kargaÅŸa ve kaos olmaz.
İnsanlığın bunalımı kendi değerinin farkında olamayışına bağlı. İnsan deneyimlerle yaşıyor. Deneyimler kimi zaman sevinçlerle, kimi zaman acılarla olur.
Eskilerin geçmişte kalıp öğütleri olurdu. Bu insan hayatı için belli kuraldı.
Gençlikte yaşlılığı hesaba katma, ve hayatın kıymetini bilme. Belli bir yaşa erince insan giderek bir takım şeylerin farkına varıyor. Ama yeterli değil. İnsan hayat ile sınanmadıkça, eğrileri, doğruları, yanlışları, iyilikleri ve kötülükleri yeterince kavrayamaz. Elbette insanın hayatında bunlar doğal akışta yer alıyor. Ancak büyük bir şok yaşanmadıkça istenene vakıf olunamıyor.
SaÄŸlıkta canın kıymetini bilme. SaÄŸlığı tasarruflu kullanma. Ä°nsanın, varlık oluÅŸ bilinci daha çok saÄŸlık ve bilinç odaklıdır. SaÄŸlıklı oluÅŸ, saÄŸlıklı düşünüş birbiriyle baÄŸlantılı. Ä°nsan bedenin acıları ile boÄŸuÅŸunca kendi telâşına düşüyor. Etrafına bakamıyor. Ne olup bittiÄŸinin farkında olmuyor. O anda sadece kendisini düşünüyor. Abdülkadir Geylani Hazretleri, Sırrul Esrar’ında âlimler ve bilgeler hakkında bir muÅŸtu veriyor. Nebilerin ve resullerin varisleri âlimlerdir. Yani bilgi sahibi, amel sahibi, düşünen insanlar. Onlar çileye mahkûmdurlar. Nefislerine âdeta zulmederler. Ama bütün çabaları insanlığın iyiliÄŸi, hayrı ve güzelliÄŸi içindir. Ama onlar hesap gününde hiçbir sorguya tutulmadan bir buyrukla ayrılır ve cennete gönderilirler. Ebedî hayatta karşılığını bulurlar.
Toklukta açlığın farkında oluş. Ramazandayız oruçluyuz. Müslümanlar bu duyguyu yoğun yaşıyorlar bir ay boyunca. Üstelik yaz ayında. Her an ve durum denetimden geçiyor. İnsan kendi kendini yokluyor denetliyor.
Varlıkta yokluğu düşünmek. Çünkü varlık bir var bir yoktur. Varlık insanın gözünü âdeta kör eder. Etrafını görmez olur. Çünkü varlık da denetim altındadır. Onun da bir hesabı vardır. İnsan her şeyi kendinden bilir ama büyük bir sınanma ile karşı karşıya kalınınca o büyük servetin ve varlığın hiçbir gücü kalmaz. Bir anda yok olur gider silinir. Makamlar, titrler, dünyevi varlıklar büyük güç karşısında bir hiçtir. Güç kaybedenler varlıklarını yitirince asıl büyük oluşun farkına varırlar ama iş işten geçmiş olur. İnsan hayatı boyu sınanmalar ile yaşıyor. Bir biçimde oluyor ve yaşanıyor. Bunların sonuçlarını hayata uyarlayanlar sağlıklı sonuçlara varıyorlar ve hayatı anlamlandırıyorlar, değer katıyorlar.
Not: Bu yazıyı hastanede yazıyorum. Bir sınanma ve sınavımız daha varmış. Buna şükür. Dilimiz tutuldu ama kalemimiz ve parmaklarımız konuÅŸuyor. Çok şükür düne göre daha iyiyiz. Biraz biraz dilimiz çözüldü. Dostlarımın, sevenlerimin dualarına muhtacım. Aziz dostum Osman Bayraktar’ın defterime düştüğü not çok anlamlı: “Hazreti Zekeriya’ya üç gün konuÅŸmama engeli getirilmiÅŸti, mucize olarak. Ä°nÅŸallah sen de bu deneyimi yaÅŸayıp daha saÄŸlıklı hâle kavuÅŸursun.”
Hayat böyle bir ÅŸeydir iÅŸte. Buna şükür…
Henüz yorum yapılmamış.