Sosyal Medya

Makale

Bu yanlışı ancak Tayyîb Bey düzeltebilir

Tayyîb ErdoÄŸan’ın çok güçlü karizmatik bir ÅŸahsiyet olduÄŸu, içerde ve dışarda seveni-sevmeyeni, dostu- düşmanı olan hemen herkesçe kabul edilir. 

Ä°ki ay kadar önce, CHP’li bir milletvekili (M. Tanal), Meclis’te, AK Parti sıralarındaki muhaliflerine hitap ederken, ‘Siz kendinizi milletvekili mi sanıyorsunuz. Millet, Tayyîb ErdoÄŸan’a oy veriyor, siz milletvekili oluyorsunuz’ deyivermiÅŸti.

ErdoÄŸan’ın karizması, onun en muhalifi olanlardan birisi aÄŸzından ancak bu kadar çarpıcı bir ÅŸekilde anlatılabilirdi.

20 seneyi aşkın bir süredir, bir siyasetçinin, girdiği her seçimde, rakiplerini geride bırakarak ipi en önde göğüslemesinin bir sırrı da buradadır.

Onun verdiÄŸi çetin siyasî mücadeleler boyunca içerde ve dış dünyada sergilediÄŸi vakûr, dik duruÅŸlu tavır, milletin hasret kaldığı bir ‘devlet adamı’ profilini oluÅŸturdu.  

***

Seçim zaferleri karşısında, en baÅŸta, üstlendiÄŸi ağır sorumluluÄŸu hatırlaması; 2007 yılında, CumhurbaÅŸkanlığı seçimleri öncesinde ve bazı darbeci generallerin düzenlettikleri dev mitingler ve hele 27 Nisan 2007 Muhtırası sırasında takındığı tavır; ve kendisini CumhurbaÅŸkanı seçtirmesinin önünde hiçbir engel yokken, ‘Abdullah Gül’ Ã¼ aday göstermesi; ondan hiç hoÅŸlanmayan ve nefret duyanları bile ÅŸaşırtmıştı.

Keza, Davos’ta sionist Ä°srail rejimi baÅŸkanı Perez’e karşı takındığı tavır, emperyalist dünyayı ÅŸoke ve hemen bütün dünya müslümanlarını da mest etmiÅŸti.

Gezi Hadiseleri denilen büyük karışıklık günleri sırasında, hele de dış dünyada, Tayyîb ErdoÄŸan iktidarının artık sona ermekte olduÄŸunun heyecanlı bekleyiÅŸi içinde olanlara hayal kırıklığı yaÅŸatması; kezâ, 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra 1 Kasım’a gelinmesi de aynı ÅŸecaatle olmuÅŸtu.

***

Sonra, 2014 AÄŸustosu’nda CumhurbaÅŸkanlığı seçimlerine girip, yüzde 52 ile kazandıktan sonra, partisinin başına her kimi gösterse, onu seçtirebilirdi. Nitekim hiçbir çetin siyasî mücadeleden geçmemiÅŸ bir Ahmet DavutoÄŸlu’nu, sırf liyakati sebebiyle, Genel BaÅŸkan ve BaÅŸbakan yapması bile aynı karizmatik gücün bir neticesiydi. Ve sonra, ortaya ciddî pürüzlerin çıkacağının anlaşılması üzerine, hiçbir derin siyasî sarsıntı meydana getirmeden hallediverilmesi de kezâ..

***

Ama bu karizmatik özellikler bazen sınırları zorlatabiliyor.

Meselâ, 22 Mayıs günü yapılan AK Parti Kongresi’nde, CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın mesajı okunurken ortaya çıkan manzara..

O mesajın, Kongre Divan BaÅŸkanı Bekir BozdaÄŸ tarafından ayakta okunması anlaşılabilir. Ancak, bu mesajın bütün kongre üyelerince dakikalarca ayakta dinlemesi, yadırgatıcı bir tabloydu ve kimsecikler de oturamadı; herhalde ‘yanlış anlaşılırım’ diye..

Bu, saygı ve sevgiyle göstergesi olarak izah edilemeyecek bir durum olup, bir geleneğe dönüşmesi tehlikesi daima vardır.

***

Pakistan’da her ikisi de hanefi mezhebinden olan iki ilginç ve yaygın cereyan var.

Birisi, Hz. Peygamber’in (S) adının anılması sırasında yüksek sesle salâvat getirilmesini gerektiÄŸini söyleyince; rakip olan diÄŸer cereyan; bir adım ileri gitti; Hz. Peygamber’in (S) her anılışında ayaÄŸa kalkıp Kıble’ye dönerek, yüksek sesle salâvat getirilmesini gerektiÄŸini söyledi ve bir tuhaf gelenek oluÅŸtu. Karşı çıkanlar ise dışlandı.

***

Yarım asır önce müslüman olan Prof. Hâmid Algar bir toplantıda, bir ülkenin resmî marşı okunurken oturmasını sürdürünce hemen suçlanmıştı. O ise ‘Ben Kur’an okunurken de ayaÄŸa kalkmıyorum’ cevabını vermiÅŸti.  

***

YaÅŸanan o yanlışın yolunu kesmek, ancak, Tayyîb Bey’in açık ihtarıyla mümkündür. Bu gibi abartılı baÄŸlılık gösterilerinden onun da rahatsız olacağını bilenler bunu beklemekte daha bir haklıdırlar ve benzer bir tablo tekrarlanmadan..

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.