Sosyal Medya

Makale

Ağlayanın Malı Gülene Fayda Vermez

“Siz ey imana ermiÅŸ olanlar! Birbirinizin mallarını haksız yollarla -karşılıklı rızaya dayanan ticaret yoluyla da olsa- heba etmeyin ve birbirinizi mahvetmeyin; zira Allah, sizin için bir rahmet kaynağıdır.”[1]

Ayette belirtildiği gibi zor durumda kaldığı için malını değerinin altında satmaya mecbur kalan birini içine düştüğü durumdan kurtarmak çok önemlidir. İnsana razı olduğu zorluk da yaşatılmamalıdır.

 Bu öneri kiÅŸinin içinde bulunabileceÄŸi zorluk açısından en uç noktaya temas eder. Böylece diÄŸer bütün iliÅŸkilerin de aynı çizgide yürümesi gerektiÄŸini akla getirir. Ãœzerinde durulan çizgi adalet ve merhamettir.

Güçlü olan adil ve merhametli olmalıdır. Buna göre zor durumda bulunan birinin istemeden göstereceÄŸi rızadan bir hayır gelmeyeceÄŸini açıktır. Halk arasında “AÄŸlayanın malı gülene fayda vermez.” denilir. O hâlde birinin aÄŸlarken deÄŸerinden düşük bir ÅŸekilde alıp sattığı mala deÄŸerinde pay  biçmek ve o ÅŸekilde deÄŸerlendirmek gerçek bir erdemdir.Zira Allah razı olmadıkça kiÅŸinin razı olması bir ÅŸey ifade etmez. Allah’ın rızası ise adalet ve merhametle birlikte bulunur.



[1]M. Esed’in ayetle ilgili olarak yaptığı açıklama ÅŸu ÅŸekildedir: “Yukarıdaki cümleciÄŸin başındaki illâ edatına alışılmış karşılığı olan ‘hariç’ veya ‘olmadıkça’ anlamları verildiÄŸi takdirde ibareyi ÅŸu ÅŸekilde çevirmek gerekecektir: ‘Karşılıklı anlaÅŸmaya dayanan ticar(î bir faaliy)et olmadıkça.’ Ancak bu formül birçok müfessiri ÅŸaşırtmıştır. Çünkü lafzî anlamıyla alındığında yukarıdaki ibare, karşılıklı anlaÅŸmaya dayalı ticaretten doÄŸan haksız kazançların, ‘birbirinizin mallarını haksız yollarla heba etmeyin’ ÅŸeklindeki genel yasaklamanın dışında tutulduÄŸu intibaını vermektedir. Bu, Kur’an’ın öngördüğü ahlakî çerçeve ışığında kabulü mümkün olmayan bir varsayımdır. Müfessirlerin çoÄŸunluÄŸu, bu güçlüğü aÅŸabilmek için, illâ edatının bu baÄŸlamda ‘ama’ anlamına geldiÄŸi ve dolayısıyla yukarıdaki cümleciÄŸin ÅŸu ÅŸekilde anlaşılması gerektiÄŸi görüşünü ifade etmiÅŸlerdir: ‘Ama karşılıklı anlaÅŸmaya dayalı yasal ticaret yoluyla birbirinizin mallarından yararlanmanız sizin için meÅŸrudur.’ Ne var ki bu yorum, hayli zorlama ve sunî olması dışında, ‘yasal ticaret’in burada neden baÅŸka birinden ekonomik menfaat saÄŸlamanın tek meÅŸru aracı olarak sayıldığını açıklayamamaktadır. Nitekim Râzî'nin bu ayet ile ilgili yorumunda haklı olarak belirttiÄŸi gibi, "hediye, vasiyet, kanunî miras, sadaka, mehir veya uÄŸranılan zararlardan dolayı alınan tazminat gibi araçlar yoluyla ekonomik kazanç saÄŸlamak daha az meÅŸru deÄŸildir; öyleyse ticaret dışında, [meÅŸru] servet edinmenin pek çok yolu vardır". O halde neden burada yalnızca ticaret vurgulanmıştır -üstelik, özel olarak ticarî konularla ilgili olmayan bir baÄŸlamda? Bana göre, bu bilmecenin gerçekten tatminkar bir cevabı ancak illâ edatının dilbilimsel bir analizi yoluyla elde edilebilir. Bu edat, alışılmış ‘hariç’ veya ‘olmadıkça’ anlamları dışında bazan -Kâmûs ve MuÄŸnî'de de iÅŸaret edildiÄŸi gibi- sadece "ve" baÄŸlacı anlamına da gelmektedir; aynı ÅŸekilde, eÄŸer önüne negatif bir cümlecik gelirse, ‘ne’ veya ‘ve ne de’ (ve-lâ) ile eÅŸanlamlı olur. Mesela 27:10-11'de olduÄŸu gibi, "Benim katımda elçiler için korku yok, ... kimse için de (illâ).’ Åžimdi illâ'nın bu özel kullanımını konumuz olan pasaja uygularsak ÅŸu karşılığı elde ederiz: ‘Ne de karşılıklı anlaÅŸmaya dayanan ticaret yoluyla [onu yapamazsın]’, veya sadece ‘hatta karşılıklı anlaÅŸmaya dayanan ticaret yoluyla da olsa’, ki bu karşılıkta anlam daha bir belirginlik kazanmış olur. Müminler, baÅŸka bir kimsenin mal varlığını haksız ÅŸekilde tüketmekten alıkonulmuÅŸlardır, bu baÅŸka kiÅŸi -zayıf taraf olarak- ÅŸartların baskısıyla böyle bir haksızlığa veya sömürülmeye razı olsa bile. Ayrıca, benim tercih ettiÄŸim karşılık, müminlere baÅŸkasının mal varlığına imrenmemeyi tavsiye eden 32. ayetle de mantıkî bir baÄŸlantı içindedir.” (M. Esed, Kur’an Mesajı, Nisa suresi, 29. ayet, dipnot, 38.)

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.