Makale
Ayağının altından sandalye çekilmek
Kolay değil, yüzyıllardır bu iş böyle geldi: Sıradan insanlar iskemlelerinin üstünde ayağa kalkarak yükseldiklerini sandı, etrafındaki başka sıradan insanlar da onları sahiden yükselmiş görme yanılgısına düştü.
Şimdi o dengesizliğin birden değişmesini beklemek, hızını kesmemiş salıncağın bir uçtan ötekine salınmasını bir anda durdurmak gibi bir şey olur, kolay değil. Ama artık salıncak kendi istikrar noktasına doğru ağır ağır salınıyor.
Onu sallayan hırs henüz sönmemiş bile olsa, artık ne o salıncaktakilerin ihtirası salıncağı eski ivmesine getirmeye yetiyor, ne de salıncağın kendisinde o mukavemet bulunuyor.
Onu kendi haline de bıraksan asal dengesini bulacak biçimde istikrar noktasını arıyor.
Ne ki, onun istikrarını bulmasını kendi haline bırakarak beklememek gerekiyor. Yoksa yapay esintilerle o istikrarını aramak üzere daha bir süre kendi başına sallanmayı deneyebilir.
Öyleyse bu istikrarsız salınmaya son vermenin zamanıdır. O zaman gelmiştir artık.
O fırsatı, bizzat sandalyelerinin üstünde dikilen insanlar sunuyor.
Sandalyesinin üstünde dikili duran biri, tıpkı firavunun tahtına oturduğunda etrafına bakarken onları böcek gibi görmesine denk bir bakışla süzüyor. Kendini rab katına yükseltiyor. Oradan buyruklarını savuruyor. Bilmiyor ki ayağının altındaki iskemle çekilince tepe taklak yıkılacak. Eskiden kendi hizasında görmediği kimselerle aynı hizada durmak bir yana, belki onlardan bin kat daha aşağılara yuvarlanacak...
Eline bir sandalye geçirip onun üstünde dikilmeye başladığında firavun kesilenlere tahammül edilmiyor artık. Ama acaba onlar kendilerini biliyor mu, bundan pek emin değilim. Onlar şimdilik sandalyeyi kaptırmama savaşımında kendini yitirmiş halde görünüyor.
Firavunun kendini rab makamında görmesi onun zatî meziyetinden kaynaklanmıyor; ayağının altına sürülmüş iskemlenin cılız bacakları onu o halde tutuyor. Biliyorum ki, bir gün ya o cılız bacaklar kepecek; ya da o sandalyeyi oradan kendiliğinden inmeyi akıl edemeyen ahmağın altından biri çekecek...
Ne var ki, güzel Türkçemizde birinin ayağının altından sandalyeyi çekmek hiç de talihli çağrışımlara yol vermiyor zihnimizde...
Şimdi o dengesizliğin birden değişmesini beklemek, hızını kesmemiş salıncağın bir uçtan ötekine salınmasını bir anda durdurmak gibi bir şey olur, kolay değil. Ama artık salıncak kendi istikrar noktasına doğru ağır ağır salınıyor.
Onu sallayan hırs henüz sönmemiş bile olsa, artık ne o salıncaktakilerin ihtirası salıncağı eski ivmesine getirmeye yetiyor, ne de salıncağın kendisinde o mukavemet bulunuyor.
Onu kendi haline de bıraksan asal dengesini bulacak biçimde istikrar noktasını arıyor.
Ne ki, onun istikrarını bulmasını kendi haline bırakarak beklememek gerekiyor. Yoksa yapay esintilerle o istikrarını aramak üzere daha bir süre kendi başına sallanmayı deneyebilir.
Öyleyse bu istikrarsız salınmaya son vermenin zamanıdır. O zaman gelmiştir artık.
O fırsatı, bizzat sandalyelerinin üstünde dikilen insanlar sunuyor.
Sandalyesinin üstünde dikili duran biri, tıpkı firavunun tahtına oturduğunda etrafına bakarken onları böcek gibi görmesine denk bir bakışla süzüyor. Kendini rab katına yükseltiyor. Oradan buyruklarını savuruyor. Bilmiyor ki ayağının altındaki iskemle çekilince tepe taklak yıkılacak. Eskiden kendi hizasında görmediği kimselerle aynı hizada durmak bir yana, belki onlardan bin kat daha aşağılara yuvarlanacak...
Eline bir sandalye geçirip onun üstünde dikilmeye başladığında firavun kesilenlere tahammül edilmiyor artık. Ama acaba onlar kendilerini biliyor mu, bundan pek emin değilim. Onlar şimdilik sandalyeyi kaptırmama savaşımında kendini yitirmiş halde görünüyor.
Firavunun kendini rab makamında görmesi onun zatî meziyetinden kaynaklanmıyor; ayağının altına sürülmüş iskemlenin cılız bacakları onu o halde tutuyor. Biliyorum ki, bir gün ya o cılız bacaklar kepecek; ya da o sandalyeyi oradan kendiliğinden inmeyi akıl edemeyen ahmağın altından biri çekecek...
Ne var ki, güzel Türkçemizde birinin ayağının altından sandalyeyi çekmek hiç de talihli çağrışımlara yol vermiyor zihnimizde...
Henüz yorum yapılmamış.