Sosyal Medya

Makale

Vekâlet rejimleri...

 

Osmanlı nizamı”nın tasfiye edilmesinin ardından Arap vilayetlerinde önce “manda rejimleri” ve daha sonra “vekalet rejimleri” kuruldu. Vekalet rejimleri bu ülkeleri derleyip toplayacak siyasi perspektiften yoksundular ve baÅŸtan itibaren kusurluydular.Pieerre-Jean Luizard'ın 'IŞİD Tuzağı” baÅŸlıklı kitabında ifade ettiÄŸi gibi, manda altındaki Arap devletleri ortaya çıktıkları andan itibaren, sosyo-ekonomik olsun, mezhepçi ya da askeri olsun, yerli seçkinlerin hedef tahtasına yerleÅŸtiler. Bu seçkinlerin aklındaki tek düşünceyse manda ve manda sonrası güçlerin bahÅŸettiÄŸi vekaleti ele geçirmekti. Siyasal elitler toplumların enerjisini sadece bu suflî amaç için sömürdüler.

Vekaleti ele geçiren askeri-siyasi elitlerin iktidarlarını sürdürebilmeleri vekalet dağıtan güçlerin çıkarlarına halel getirmemelerine baÄŸlıydı. Vekalet rejimleri siyasi ve ekonomik rüşvetlerle ayakta kaldılar. Bu rüşvetler ülke kaynaklarının peÅŸkeÅŸ çekilmesinden, yabancı güçlerin bölgeye iliÅŸkin kırmızı çizgilerinin aşılmamasına kadar bir çok konuda çeÅŸitlilik arzediyor. Mesela, Araplar Ä°srail ile savaÅŸabilirlerdi ama iÅŸgal altındaki Filistin topraklarında ilerlememeliydiler. Mısır'ın 1967 Arap-Ä°srail savaşında yaptığı tam da buydu. Suriye'ye gelince, “Golan Tepeleri”ni Ä°srail ele geçirmiÅŸ görünüyordu ama kimse bu masala artık inanmıyor. BaÅŸka türlü görünse, Golan'ın kaybedilmesinde önemli payı olan General Hafız Esed iktidarı ele geçirebilir miydi? Neredeyse 50 yıldır Golan iÅŸgal altında. Suriye Lübnan'a da müdahale etti, ABD ve Ä°srail'in pozisyonlarıyla uyumlu olmayan siyasal güçlerin geriletilmesinde rol oynadı. Uzun bir aradan sonra Suriye Lübnan'dan kovuldu ama arkasında siyasi enkaz bıraktı. Tartus'taki Rus üssü de Åžam'ın askeri-siyasi rüşvetlerinden biriydi.

Mısır'da Enver Sedat'ın verdiÄŸi rüşvetse Ä°srail'le yapılan “Camp David AnlaÅŸması”ydı. “Arap Baharı”nın ardından halk tarafından seçilen CumhurbaÅŸkanı Mursi'nin darbeyle uzaklaÅŸtırılması da keza siyasi bir rüşvet. Vekalet rejimlerinin geçen yüzyıl içinde verdikleri en önemli rüşvetse, Arap-Ä°slam dünyasının sonuç doÄŸurabilecek nitelikte bir birlik oluÅŸturmamasıydı. Parçalanmış ve “gelecek hikayeleri” biribirinden kopartılmış halde bulunmaları gerekmekteydi. Vekalet rejimleri kendi içlerindeyse ülke kaynaklarını yerel güç odakları arasında paylaÅŸtıran bir düzenek kurdular. Böylece, kitleselleÅŸmiÅŸ yoksulluk çöllerinin ortasında, rüşvet ve yolsuzluk çarklarından beslenen refah vahaları oluÅŸtu. “Arap Baharı”, vekalet rejimlerinden güç alan bu düzeneklere isyanın adıydı.

Dünya Åžeffaflık Örgütü”nün “OrtadoÄŸu ve Kuzey Afrika” ülkelerine iliÅŸkin olarak geçenlerde yayımladığı bir rapor, bu bölgelerde devlet düzenlerinin çökmüş olduÄŸunu bir kez daha kanıtlıyor. “Arap Baharı”ndan sonra rüşvet ve yolsuzlukta azalma beklenirken tam tersi olmuÅŸ. 9 ülkede yapılan araÅŸtırmaya göre her üç kiÅŸiden biri kamudaki iÅŸlerinin görülmesi için rüşvet veriyor. Ä°ki yıldır CumhurbaÅŸkanının seçilemediÄŸi Lübnan'da 10 kiÅŸiden 9'u yolsuzluÄŸun arttığını düşünüyor. Devlete, kurumlara, siyasetçiye güven kalmamış. Yolsuzluk ve rüşvet sıralamasında Lübnan'ı Yemen, Ãœrdün, Filistin, Tunus, Sudan, Cezayir, Mısır ve Fas izliyor. 'Arap Baharı' öncü sarsıntıydı. Arap Baharı'nın bastırılmasının yol açtığı hayal kırıklıklarının, öfke ve taÅŸkınlıkların bölgeyi ne hale soktuÄŸunu ise birlikte izliyoruz. Bölgedeki geliÅŸmeleri saÄŸlıklı bir yöne kanalize edebilecek nitelikte bir fikir ve bu fikri hayata geçirecek bir güç oluÅŸmadığı takdirde bölgeyi büyük bir deprem bekliyor.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.