Sosyal Medya

Makale

İş dünyası çözüm sürecinin neresinde?

Güven ve istikrar ortamına muhtaç iÅŸ dünyasının Kürt meselesinde çözümden yana olmasında ÅŸaşırtıcı bir durum yok. Çatışma bitsin istiyor ve taleplerini her fırsatta seslendiriyorlar. Ne var ki bu ‘ÅŸikayet’ dili hemen her zaman siyasetten beklenti ve temennilerle sonuçlanırken, siyaset üzerinde etkili olmuyor. Çünkü hem yaptırımı yok, hem de iÅŸ dünyasının bir bölümü zaten siyasete yakınlığı sayesinde para kazanıyor. Ama küresel ekonominin gereklerine adapte olmuÅŸ, niteliksel sıçrama yaÅŸamış firma ve gruplar da var. Acaba onların Kürt meselesi baÄŸlamında yapabilecekleri hiçbir ÅŸey yok mu?

***

Geçenlerde Prof. Nazım Ekinci’nin PODEM’in Diyarbakır toplantısında söylediÄŸi üzere, çatışan tarafların pozisyonlarının birbirine çok uzak olması, çatışma sürdüğü sürece iÅŸ hayatını nefessiz bırakıyor. Ä°ÅŸ dünyası, kötü yönetiliyor olunsa da, en azından istikrarlı ve öngörülebilir bir geleceÄŸe muhtaç. Çatışma bunu olanaksız kılıyor… Öte yandan gelinen noktada bir ‘çözüm masasının’ kurulması da pek gerçekçi gözükmüyor. Ä°laveten, çözüme yönelme açısından iÅŸlevsel olabilecek bir yabancı üçüncü gözü ise en azından devlet kanadı kategorik olarak reddediyor. Yani birbirinden çok farklı tezleri olan, birbirini duymayan ve konuÅŸmayan, dışarıdan gelebilecek yardımcı müdahaleyi de istemeyen tarafların çatışmasından söz ediyoruz… Buradan bir çözümün çıkmayacağı aÅŸikar.

***

Tek umut ‘içerden’ sahici, objektif ve güvenilir bir üçüncü gözün ortaya çıkmasıdır. Soru, bunun iÅŸ dünyası tarafından karşılanıp karşılanamayacağı… Soru, Güney Afrika’daki ayrımcı devletin uzantısı olan ‘beyaz’ iÅŸ adamının becerdiÄŸinin, Türkiye’de devlete daha az bağımlı ‘beyaz’ iÅŸ adamları tarafından becerilebilip becerilemeyeceÄŸi… Bugün sorulduÄŸunda iÅŸ adamları da fikirlerini rahatlıkla söyleyebiliyorlar ama bunun siyasi gücü bulunmuyor. Mesele sorulmasa da konuÅŸacağı kesin olan bir iÅŸ adamı inisiyatifi üretmek ve bunu ‘üçüncü göz’ haline getirmek.

***

Ä°ÅŸ dünyasının bunu baÅŸarabilmesi ‘siyaset-üstü’ olabilmesiyle ilintili. Dürüstlük ve nesnellik üzerinden kazanılacak güven ve itibar, ihtiyaç duyulan meÅŸruiyetin de kaynağını oluÅŸturacaktır. EÄŸer hakkaniyetli bir hakem olarak ortaya çıkabilirse, bu türden bir iÅŸ adamı inisiyatifinin önce muhatap, ardından müdahil ve nihayet kamusal vicdanın sesi ve taşıyıcısı olması beklenir. Bunun cesaretlendirici psikolojik temeli bazılarının kendilerini çözüme duygusal olarak adamaları ve ‘barış neferliÄŸine’ talip olması… Sonrası iÅŸ dünyasının hiç de yabancısı olmadığı bir organizasyon ve strateji meselesi.     

Söz konusu stratejinin birçok unsurunu örneÄŸin Güney Afrika’daki iÅŸ dünyası örgütlenmesinden çıkarsamak mümkün… Ancak ‘ortak sorun, ortak kader, ortak çözüm’ sloganının ruhuna uygun hareket edildiÄŸinde doÄŸru kanalların açılma ihtimali zaten yüksek olacaktır. Ä°deolojilerden ve kimliklerden arınmış kuÅŸatıcı bir yaklaşım sergilendiÄŸi takdirde bu türden bir giriÅŸim toplumun tüm katmanları tarafından benimsenecektir…

***

Eylem planı olarak ise, iki tarafın kırmızı çizgilerine takılmadan, onları farklı renkte çizgilere yönlendirmek düşünülebilir. Her iki tarafın da son kertede taviz verebileceÄŸi ama riskli bulduÄŸu (pembe?), pazarlık amacıyla elinde tutup bir ÅŸeyler almadan vermek istemediÄŸi (sarı?) ve karşı tarafı teÅŸvik için kullanabileceÄŸi maliyetsiz adımlardan oluÅŸan (yeÅŸil?) kozları, çizgileri var. Ä°ÅŸ dünyası ‘iÅŸe’ yeÅŸil çizgilerle baÅŸlayabilir… 

Åžikayet etmeye çok alıştık. Ama umarım fıtratımız bu deÄŸildir… Türkiye’nin ‘yapıcı itirazlara’ ihtiyacı var.   

Pelikan notu: Benim anladığım, Tarzan(lar) zor durumda…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.