Sosyal Medya

Makale

Çözüm sürecinde siyasi kültür zaafı

İktidarı ve genelde Türkiye devletini çözüm süreci bağlamında en fazla zorlayan unsur muhtemelen siyasi kültürümüzdü. Çatışma çözümüne ilişkin veri ve gözlemler bu alanda dört ilkenin uygulanabilir olması halinde çözüme doğru sağlıklı bir yönelim ihtimaline işaret ediyor. Aksi halde süreç yerinde sayabiliyor, hatta derinleşebiliyor.

***

Bu ilkelerden ilki görüşmeyi yürüten tarafların kendilerini bu iÅŸe duygusal olarak adamaları. Tarihsel kökü olan çatışmalı durumlarda, hayatının anlamını bu iÅŸte gören kiÅŸilere ihtiyaç oluyor. Bu kiÅŸinin kendisini eskinin baÄŸlarından tümüyle kurtarması, açık yüreklilikle her iki tarafa da bakabilmesi gerek. DiÄŸer bir deyiÅŸle görüşmeciler birer adil hakem bakışı da geliÅŸtirmiÅŸ olmalılar. Kürt meselesinde bu belki bir miktar Öcalan/Fidan ikilisinde söz konusu oldu ama kurumsallaÅŸmadı. Oysa çözüme gidiÅŸ açısından görüşmecilerin toplum nezdinde özgür ve özerk davranabilmesi, toplumun da onları kimlikleri aÅŸan birer taşıyıcı olarak görebilmesi lazımdı.   

***

Ä°kinci ilke ara baÅŸarısızlıklardan sonra geri dönüp, olayın bütününü öz eleÅŸtiri katarak deÄŸerlendirmek ve yeniden ortak hedeflerin konabilmesini saÄŸlamak. Dolayısıyla herhangi bir baÅŸarısızlığı karşı tarafa yıkmak yerine, sorumluluÄŸun son kertede her iki tarafta da olduÄŸunun bilinciyle davranmak. Çünkü aksi halde sürece yeniden dönme ÅŸansınızı bizzat kendi elinizle tırpanlamış olursunuz. Böyle bir tutumun hayata geçmesi her kademede ortak hedeflerle ilerlemeyi ima ediyor. Hedeflerin ortak olmadığı bir anlaÅŸmanın deÄŸiÅŸen koÅŸullarda çok kırılgan olacağı, hatta ikna olmamış tarafın bu kırılganlığı zorlayacağı açık. Kürt meselesinde de böyle oldu. Taraflar ‘birlikte’ yürümektense, ötekine emri vaki yaparak ilerlemeyi ve karşı tarafı yanlarında sürüklemeyi hedeflediler.

***

Üçüncü olarak öne çıkan nokta iktidarla muhalefet arasında iÅŸbirliÄŸi ortamının oluÅŸturulması ve korunması. Uzun yıllara dayanan çatışmaların çözüldüğü hemen her örnekte, iktidarla muhalefet arasında –çözüme iliÅŸkin fikir ayrılıkları olsa bile- birlikte hareket etme iradesi görülüyor. Çözümün kimin iÅŸine yarayacağı türünden faydacı bir bakışın yerini, bunu gerçekleÅŸtirmenin tarihsel bir sorumluluk olduÄŸu bilinci alıyor. Türkiye’de bu ilkenin yakınına bile gelinemedi. AK Parti’nin de beslediÄŸi kutuplaÅŸmacı tavır, iktidarı çözüm sürecinde yalnızlaÅŸtırdı. Böylece Kürt meselesinin çözümü bir ortak ideali yansıtmak bir yana, AK Parti’yi ‘vurmak’ üzere araçsallaÅŸtı.

***

Çatışma çözümü açısından kayda geçmesi gereken son ilke ise medyanın tutumuna iliÅŸkin… Çözüme doÄŸru gidilen bütün örneklerde medya yapıcı bir tavır sergiliyor, süreci destekliyor ve ÅŸeffaf olmasını saÄŸlıyor. Böylece içerden ve çoÄŸulcu bir gözlemcinin dolaylı denetimi altında ilerleniyor. Böyle bir medya tarafları dürüst davranmaya zorlaması yanında, toplumsal kesimlerin sürece inanması ve sahiplenmesi açısından da hayati bir role sahip… Türkiye’de ise siyasi karşıtlık, husumet ve kırılmalar medyaya da yansıdığı için bu imkan tam aksi yönde iÅŸlev gördü. Medya hangi tarafı desteklediÄŸine baÄŸlı olarak bilgi gizledi ve çarpıttı.

Toparlarsak, çatışma çözümünde dikkate alınması gereken yirmi ilkenin sadece sekizi AK Parti iktidarınca kullanıldı. DiÄŸerleri kullanılmadı ve bazılarında da tam aksi yönde bir eÄŸilim sergilendi. Ä°yi niyet, irade, çaba, sabır olumlu ve olmazsa olmaz özellikler… Ama yeterli olmuyor. Bu tür kemikleÅŸmiÅŸ çatışmaların farklı bir boyutta ve farklı bir ciddiyetle ele alınması, toplumsal katılıma sonuna kadar açık olma cesaretinin sergilenmesi gerekiyor.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.