Sosyal Medya

Makale

Ahlaksız Dindarlık

Kamuoyu araştırmalarında Türkiye’de dindarlaşmanın hızla arttığı vurgulanıyor.

AKP Hükümetiyle beraber devletin din üzerindeki baskısı azalınca gözle görünür bir dindarlaşma olduğu aşikâr.

Dindarlık artıyor ama ahlak ve ihlas noktasında aynı şeyi söylemek mümkün değil. Hatta dindarlık arttıkça tersi oranda ahlak, saygı, samimiyet azalıyor.

Bugün Türkiyeli Müslümanların din ve bilgi sorunu yok; samimiyet, saygı ve merhamet sorunu var.

Hızla Yahudileşen bir İslamcılık anlayışı var:

Kendini Allah’ın seçkin kulu gören, dine uymak yerine dini kendine uyduran, her yerde Allah adına konuşan ama gündelik yaşamında Allah’ı, Kitabı ve Peygamberi dışarıda tutan bir anlayış.

Dindar ama rahatlıkla yalan söyleyebiliyor, insanları aldatabiliyor.

Dindar ama içki içebiliyor, faiz alıp verebiliyor.

Dindar ama rüşvet alıp vermekte bir beis görmüyor.

Dindar ama ihaleye fesat karıştırıp kamu malını haksız yere çalabiliyor…

Ahlaktan yoksun bir din anlayışından bundan daha iyisi çıkmıyor işte.

İnanmak yetmiyor.

İnanmak bir iddiadır; ispat ister.

Dil ile iman etmekle kalp ile iman etmek arasındaki farktır bu.

Sadece avam için değil bu çarpık durum; koca koca hoca efendiler, şeyhler, proflar içinde aynı şeyler söz konusu:

Ahlaktan yoksun bir ilmin ne sahibine ne de halka bir faydası olmuyor.

Önünde koca koca sıfatlar olan adamların televizyonlarda öyle bir din anlatışı var ki tam bir facia. Problem anlattıklarında değil,  belki %99’u doğru ama öyle bir üslupla anlatıyor ki sanırsın o dinin müntesibi değil de bizzat dinin sahibi.

Kendini dinin sahibi görünce, kendisi gibi düşünmeyen diğerlerini haliyle sapık/zındık itham etmesi kaçınılmaz oluyor.

Kimimiz haddimizi aşarak Allah’ın işine bile burnumuzu sokuyoruz; kimin cennete kimin cehenneme gideceğine biz karar veriyoruz…

Peygamberimiz âlemlere rahmet olarak gönderildi ama gelin görün ki Rahmet Peygamberinin (bir kısım) merhametsiz ümmeti olarak bugün birbirimizi katlediyoruz.

Bilgiyi putlaştırdık. Ahlakı, samimiyeti, merhameti geri plana attık. Bu dinin müntesibi olduğumuzu, sahibi olmadığımızı unuttuk.

Bilmek yetmiyor, amel şart. Cennete bilenler değil amel edenler girecek.

Şeytan, Allah’ın varlığına bizden daha fazla iman ediyor ama sonu malum.

Şeytan her “Ben ki…” diye söze başladığında uçurum aşağı cehenneme yuvarlanmaya başladı.

Bilgimizi, yaşantımızı, ticaretimizi, siyasetimizi ve en önemlisi dinimizi yeniden ahlak üzere inşa etmemiz gerekiyor.

Unutmayalım, ahlak yoksa din de yoktur.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.