Makale
Anne babamızın gözlüğünü takmak-sonra onların gözü ile bakmak
İNSANI anne ya da baba yapan sadece çocuk sahibi olması mıdır?
Yetişkin bireylerde annelik ve babalık motivasyonu evlat sahibi olmadan evvel de var olduğuna göre böyle bir soruya evet dememiz mümkün değil.
“Bir kadını al onu yont yont anne olsun” diyen ÅŸairin (Sezai Karakoç) çizdiÄŸi anne fotoÄŸrafında bir incelme, bir tesviye ve kendini dünyaya getirdiÄŸi ya da getireceÄŸi çocuÄŸa uyarlama anlamı gizlidir. Çocuklar önce annelerinde sonra da babalarında gizlidirler. Baba her çocukta annenin yüzünün ışıdığı yerde tebellür eder.
Annenin yüzünü ışıtan şey babanın bakışıdır. Babalar eşlerine tek bir bakışı yakalamak için bakarlar. Bu bakış tek göze iki bakışı sığdırmak şeklindedir.
Karı kocayı anne-baba haline getiren ÅŸey çocuk imgesini bu göz aydınlığında taşımaları ile gerçekleÅŸir. Ãœstat Sezai Karakoç’a kulak vermeye devam edelim: “Bir insanı al, onu çöz çöz çocuk olsun”.
Annede yontularak ulaşılan seviye çocukta çözülmek suretiyle meydana geliyor.
İnsan yetişkinliğe iliklenmiştir. Yetişkinlik derinliğinde bir çocuğu barındırır.
Dolayısıyla her çocukluk yetişkinliğin çekirdeğinde mahfuzdur.
Evlatlar kimi zaman anne babalarında kendilerini göremezler.
Görmek için bazen eğilmek lazımdır. Eğilmek itaattir.
Bunu sağladığında her çocuk ebeveyninde kendi aksini görür.
Kız çocukları erkeklere göre anne ve babalarıyla yüzleşmeye daha yatkındırlar.
Erkek çocuklar için anne-babalarının boy aynasına hiç gerek yoktur.
Kız çocukları babalarını bir imge olarak düşünmeye yatkındırlar.
Bir hayali ya da bir uykudan dünyaya düşmüş olan yalanı bu ÅŸekilde yaÅŸamayı denerler. Ama heyhat! ‘Gerçekler’ adını verdiÄŸimiz zamanın görünmez zaptiyeleri buna izin vermezler.
Evlatları nezdinde anlaşılmayan bir anne-baba yanlış tanımlanmış ya da cümle içinde yanlış kullanılmış bir anne -babadır.
‘Annenizi cümle içinde doÄŸru kullanırsanız iyi bir genç kızlık döneminiz olur’ diye bunu genç kızlarımıza yeri geldikçe hatırlatmalıyız.
Daha ayakları doğru düzgün yere basmıyorken anne baba davranışlarını eleştiren ya da onların hatalarını yargıç edasıyla cezalandırmaya kalkan ergenlerin göz ardı ettikleri ne kadar çok şeyler var.
Bir kere annemiz ve babamız kurduğumuz hayata dair cümlenin en seçkin ve en anlamlı kelimeleridir. Bir cümleden bir kelimeyi kaldırdığınızda ya da gereksiz bir yere yerleştirdiğinizde nasıl anlamı bozuyor veya tersyüz oluyorsa anne ve babayı düş ve anlam dünyamızdan kovduğumuzda ruhsal üşümeye hazırlanmamız gerek.
Anne ile baba bu hayat gömleğini müştereken dokurlar. Biri kollarını dokurlar diğeri boynunu ve sırtını dokumaya çalışır.
Bizi dünyaya getiren anne ve babalarımızdan aldığımız en büyük armağan yaşama sevincidir. O yoksa büyüdüğümüzü bile fark etmeyiz.
Yaşamsal coşku çocuk-anne ve baba sacayaklarının yerlerine oturması ile mümkün olabilir.
Anne de baba da varlıklarını olmadıklarında yoklukları ile gösteren kıymetlerimizdir.
Yokluğun aydınlattığı eşiklerde ya annemizin uzaktan çocukluğumuza seslenişini buluruz ya da babamızın yol ortasına düşürdüğü çığlığını.
Gözünüzü kapayıp açın bir hele ne kadar çok şeye sahipmişiz meğer göreceksiniz.
Henüz yorum yapılmamış.