Makale
Zihni bozulmalar ve çarpıklıklar
İnsanlığın bu denli bir çarpıklık yaşadığı bir dönem olmasa gerek. Dün ile bugün arasında korkunç değişiklikleri var. Kendi kendisini yadsıyan, yok sayan bir süreçte. İnsanlık için önemli bir sorun.
İnsanı bu zihni kırılmalara götüren nedenler nedir, insan neden kendi ana izleğini neden terk ediyor ya da izleksiz kalıyor. Bir istikamet üzere değil?
İnsanoğlunun bir inanç ruhu var. Bu, ister dini olsun veya ladini olsun fark etmiyor. Ladini olsa bile bu bir inançtır. Dinsizlik, ateizm de bir inanç. İman edilen bir düşünüş biçimi.
Batı insanın ruhunu besleyen ve doyuran ilâhî özlerden uzak olduğu için bir çıkmazda. Batı insanı arayışlarda. Bu, çeşitli ideolojilerin, düşünüş biçimlerinin ve akımların doğmasına neden. Böyle olunca da yer yüzünü kaplayan bir kaos söz konusu oluyor. Tatminsizlik arayışlara götürüyor.
Bütün izmlerin oluş nedeni de budur. Arayışlar ve sonuçsuzluklardan kaynaklanıyor.
Medya gücünün, sinemanın, görsel olan bütün oluşların varlığı veya sınırsızlığı da sürekli değişkenliğe neden. Oradan oraya savruluşunun, işin içinden çıkamayışının, sapkınlıklarının bir hayat tarzı oluşunun nedenidir de. İnsanlık için tehlikeli olan, bozuluşuna neden olan oluşları bir sınırsızlık ve insan hakkı görüşü de çıkmazı.
Her eylem ve adım bir bunalım ve sonuçsuzluk.
BaÅŸka kültürlere özellikle de Ä°slâm’a ve Müslümanlara karşı açılan savaÅŸların, eylemlerin, tuzakların nedeni Batı’nın çıkmazı. Çünkü Müslümanların sahih duruÅŸları ve yaÅŸayışları, düşünceleri onlar için tehlike. O zaman da Müslümanları tehlikeli oyunların içine çekip sürüklüyorlar. Lidersiz, devletsiz ve ideolojisiz olan Müslümanlar da bu tuzaklara düşüyorlar. Müslümanlara açılan büyük savaÅŸta kapana sıkıştırılıyorlar, boÄŸuyorlar. Müslümanlar da bu sorunların üstesinden gelmek ve çözmek yerine onların oyunlarıyla oynuyorlar veya tuzaklarına düşüyorlar. Kendi inanışlarına ters düşen yollara baÅŸvuruyorlar. Bu da Müslümanları dünya kamuoyunda sevimsiz ve vahÅŸi gösteriyor. O zaman da insanlık Ä°slâm’a sığınacağı yerde uzaklaşıyor.
Asıl sorun Müslümanlarda. Müslümanlar ise kendi inanışlarından, düşüncelerinden ve asli bilgilerinden beslenmek yerine, kendilerine empoze edilene itibar ediyorlar. Büyük dalgalar hâlinde üzerlerine gelenlere kapılıyorlar. Bunlar büyük heyecanlara dönüşüyor. Çok geçmeden, dalgalar kesilince boşluğa düşüveriyorlar. Güvensizlik, inançsızlık baş gösteriyor. Dalgaların etkisindeki düşünceler sanki birer gerçekmiş gibi algılanıyor. Bunların gerçek olmadığı anlaşılınca baş gösteren yeni dalgalara kapılıyorlar. Her kapılış onları inançsızlığa ve güvensizliğe götürüyor.
Toplumların önünde sahih düşünüşlü bilgeler, entelektüeller, âlimler, manevi önderler yer almayınca sıradanlıklar ve dalgalar etkili oluyor. Bunlar da zihni kaymalara neden oluyor. Bir dalga geçiyor bir yenisi yerini alıyor. Bu, bir süreğenliğe dönüşüyor.
Günümüzde sanat, düşünce, ahlâk, sahih fikir sahiplerine itibar edilmiyor. Toplumun heyecan duygularını oluşturan siyasal tutumlar ağırlık kazanıyor. Reklâm ve medya gücüne eşlik eden siyasal yüksek sesli bağırışlar, höykürmeler, tepkiler öne çıkıyor. Bunlar da insanlığı doyurucu durumlar olamıyor ne yazık ki.
Bizi ilgilendiren Müslümanlar ve onların durumları, yaşanan sorunları. Müslümanların bu kadar karışık, bu kadar bölünmüş zihinli, bu kadar ilkesizliği ve hatta sıradanlığı üzücü. Bu büyük dağılmadan sonra toparlanmak oldukça güç.
Toplumun önünde yer alacak, enerjik, bilgili, sahih düşünüşlü, büyük geleceğe yönelişi olan bir genç kuşağa şiddetle gereksinim var. Dalgaları kıracak büyük bir birikim ile. Bilinç ve duyarlığını geliştiren bir oluşla. Dalgalara kapılanlara karşı büyük manevi dalgakıranlar oluşturarak gerçekleşebilir. Müslüman bilinçli genç ve diri, bilinçli ve duyarlı bir gençlik ile.
Henüz yorum yapılmamış.