Sosyal Medya

Makale

Hüseyin Çelik'in makalesine dair

Eski bakanlardan Hüseyin Çelik, AK Parti idaresindeki Türkiye’nin uluslararası iliÅŸkilerdeki seyrüseferine dair bir makale kaleme aldı.

Çelik’in kendi internet sitesinde yer alan makalenin hülasası ÅŸu:

AK Parti Türkiye’yi içine kapanık bir ülke olmaktan çıkarıp hem Batı’da hem de Ä°slam âleminde saygı gören, uluslararası krizlerde arabuluculuk yapan esaslı bir küresel aktör haline getirmiÅŸti. Bugün ise Türkiye Batı nezdinde saygıdeÄŸer deÄŸil zoraki katlanılan bir muhatap. Ä°slam dünyasında parlak bir yıldız olma özelliÄŸini de yitirdi, yitiriyor. Bunda, Türkiye’nin tasarrufu ve arzusu dışında meydana gelen uluslararası geliÅŸmelerin elbette tesiri vardır; ama ‘Biz nerede hata yaptık?’ diye sormamızı gerektiren bir durumun varlığını da yadsıyamayız.

***

İnce elenip sık dokunarak yazılmış bir makale.

Ölçülü bir dil, dikkatli bir üslup…

Yine de rahatsız etti beni.

Rahatsız etti, çünkü Türkiye’nin tasarrufu ve arzusu dışındaki uluslararası geliÅŸmelerin ‘hakkını’ yeterince teslim etmeyip “Bizim hatalarımız olmasaydı iÅŸ buralara varmazdı” algısını besliyor.

Ãœstelik, Hüseyin Çelik, hata olarak gördüğü ÅŸeylerin adını koymaktan geri durarak (“duygusal” gibi ‘tüyolar’ vermekle yetinerek), “One Minute” çıkışı ve Suriye Devrimi’ne destek gibi fevkalade ÅŸerefli ve gerekli davranışları da ‘zan’ altında bırakıyor.

***

Suriye’deki savaşın dış siyasetimizdeki komplikasyonlarını, mesela PYD’ye desteÄŸinden ötürü ABD’yle iliÅŸkilerimizin gerilmesini ele alalım: Bunu ancak Suriye’de taraf tutmamayı ve Rusya-Ä°ran-ABD tezgâhlarında öğütülmeyi kabul etmek suretiyle önleyebilirdik.

PKK’nın ateÅŸkesi bozması ve tarihinin en ÅŸiddetli saldırılarına giriÅŸmesi de, artık yaygın bir ÅŸekilde kabul edildiÄŸi gibi, Suriye denkleminden kaynaklanan bir sorun. Ne yapsaydı Türkiye? PKK ile ateÅŸkesi korumak ve Batı’da “Kürtleri katleden diktatörlük” propagandasına yol açmamak adına Suriye’de bir PYD (düpedüz PKK) devleti kurulmasına göz yumarak Türkmenlerle Arapların ‘etnik temizliÄŸe’ uÄŸramasını ve Türkiye’nin bugünkünden çok daha kuvvetli bir PKK tehdidiyle karşı karşıya kalmasına yol açacak ÅŸartların oluÅŸmasını sineye mi çekseydi?

Veya; Ä°ran, Araplarla birleÅŸerek gücüne güç katma istidadı gösteren Türkiye’nin önünü kesmek için Irak ve Suriye’de bir hat oluÅŸturduÄŸunu haykırırken, o hattı öpüp başının üstüne mi koysaydı?

Suriye’de iÅŸler çığırından çıkmasın diye altı ay boyunca canla baÅŸla uÄŸraÅŸan, Esed rejimini ve onun arkasındaki Ä°ran’ı barışçı bir çözüme ikna etmek için elinden gelen her ÅŸeyi -kesinlikle her ÅŸeyi- yapan Türkiye, buna muvaffak olamadığı yerde devrimi desteklemekten baÅŸka bir seçeneÄŸe sahip deÄŸildi.

Sadece ‘duygusallığın’ deÄŸil realizmin de gereÄŸiydi bu.

***

Evet, Türkiye Filistin’le Ä°srail arasında arabuluculuk yapıyordu.

Müzakerelerin orta yerinde Ä°srail Gazze’de katliama giriÅŸti ve ErdoÄŸan Ä°srail’e mecburen “One Minute” dedi.

Türkiye’nin Ä°slam âleminde parlamasından memnun isek “One Minute”tan da memnun olmalıyız, zira o parlamayı büyük ölçüde “One Minute”a borçluyuz.

Gazze’nin açlıktan ölmeye terk ediliÅŸini hazmedemeyen maÅŸeri vicdanın temsilcisi Mavi Marmara’nın saldırıya uÄŸramasına hükümetin gösterdiÄŸi tepki de kaçınılmaz bir gereklikti ve bu tepki de Türkiye’nin Ä°slam âlemindeki parlaklığını besledi.

Åžu da geçsin kayıtlara: Ä°srail bugün HAMAS’la uzun süreli ateÅŸkes karşılığında Gazze ablukasını kaldırmayı prensipte kabul edecek noktaya gelmiÅŸse, bunda “One Minute” ve Mavi Marmara süreçlerinin payı olsa gerek.

İsrail ve dolayısıyla Batı ile ilişkilerimizin gerilmesine değdi yani.

***

“Gezi” krizinin yönetiminde veya Paralel Devlet Yapılanması’yla mücadelede sergilenen bazı tavırların Batı’yla iliÅŸkiler üzerindeki tesirine gelince…

Yerim doldu. Devamı nasipse yarın.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.