Sosyal Medya

Makale

ENTELEKTÃœLLERÄ°MÄ°ZÄ°N HALÄ°

ÇOK yönlü ve çok açılı bakıldığında Türkiye’de entelektüellerin genel durumunun hiç de iç açıcı olmadığı görülüyor. Bu, ta Tanzimat’tan beri süregelen acınası bir durum. Nesnellikten uzak, saÄŸlıklı bakamayış, belli bir yere ve duruma odaklanış baÅŸlıca nedenler. Mesleklerinin olmayışı, ekonomik olarak bir kuruma baÄŸlı oluÅŸ da bir sorun. Ayakları üzerinde duramayınca baÅŸkasının gözlerinin içine bakma gibi bir açmaz ile yüz yüze kalınıyor. En önemli sorun da genel anlamda baÄŸlı bulunulan ideolojik saplantıların etkisi. Bağımsız bir düşünüşten uzak olununca ne saÄŸlıklı bir kritik yapılabiliyor ne de saÄŸlıklı bir sonuca varılabiliyor.

Yıllar önce Kadıköy’de Sahaf Ahmet’in dört katlı bir yeri vardı. Katların birinde haftalık söyleÅŸi ve oturumlar yapılırdı. Benim de katıldığım bir oturumda, Alpay Kabacalı, Oktay Akbal gibi sol düşüncenin önemli isimleri ile birlikteydik. Bağımsızlık sorununu konuÅŸuyorduk. O sırada Hürriyet gazetesinde 1960 darbesi ile ilgili bir haber yer almıştı. Amerika’da, 1960 darbesinin kendileri tarafından yapıldığı, askerler desteklendiÄŸiyle ilgili açıklamalar yapılmıştı. 1960 anayasasının özgürlükçülüğü vs. tartışılıyordu. Ben bu haberi ortaya koyduÄŸumda soÄŸuk bir duÅŸ etkisi uyandırmıştı. Refah Partisi’nin de yükseliÅŸ dönemiydi bu tartışmaların yapıldığı bu sıralar. Adamlar hiçbir gerekçeye dayanmadan Erbakan Amerika’nın adamıdır gibi bir tez ortaya attı. Gülmüştüm o zaman. 1960 darbesinin kimler tarafından yapıldığının kabulü, kendilerinin özgürlükçü olmadıklarının bir kanıtıydı bu çıkışları. Daha doÄŸrusu Amerika güdümlü bir demokrasiye razı oluÅŸtu. Kendilerini haklı çıkarmak için baÅŸkalarını da aynı daire ve konumda görmek istiyorlardı.

Entelektüeller bu anlamda iyi bir görünüm içinde deÄŸiller. 1960 sonrası sol düşüncenin baskın olduÄŸu dönemlerde sol aydınlar, yazarlar, gazeteciler devletin kimi kurumlarında, sendikalarda önemli konumlarda bulunuyorlardı. Onlar tarafından besleniyorlardı. ÇoÄŸu da gerek Türk-Ä°ÅŸ gerek DÄ°SK’in kimi ÅŸubelerinden maaÅŸ alıyorlardı. 1980 darbesi sonrasında ise özellikle edebiyat dergilerinin holdingler tarafından çıkarılışı, bu yazar ve ÅŸairlerin gazetelerde köşe yazarı oluÅŸları onlar açısından önemli bir durumdu. Bir bakıma kontrol altına alınmışlardı, amatör ruh ve ideolojik tutumlu dergileri ve çabaları son buldu. 1980 darbesi onların üzerinden bir silindir gibi geçti.

1968 kuşağının sisteme ve sermaye çevrelerine adaptesi de önemli bir durumdu.

Sağ kesimin zaten entelektüel gibi bir durumundan söz edilemez. Demokrat ile Adalet Partisi merkezli veya çevresinin bir entelektüel oluşundan söz edilemez. Hiçbir zaman da olmadı.

Türkçülerin Töre dergisi son çıkışları idi. Onlar zaten sistemin içinde ve bir parçası idiler. Militarist bir yapının entelektüel bir oluşundan söz edilemez.

Ãœstat Necip Fazıl’ın direniÅŸi ve çabası, üstat Sezai Karakoç’un hiçbir zaman sistem içinde olmayışı Müslüman entelektüeller için önemli bir gösterge. Sonrasında büyük bir çıkış yakalandı. Kimi darbeler bu kesimi ilk dönemlerde çok da etkilemedi. 28 Åžubat sonrası travma ve sonrası büyük bir yıkım getirdi Ä°slâmî düşünüşlü çevrelere. Özellikle bu travma sonrası AK Parti iktidarı ile de pekiÅŸti. Eli kalem tutan, düşünen ve yazanların iktidar çevresine odaklanması, gazetecilikleri, kamu kurumlarında görev alışları onları iyice çerçeveledi. Hareket alanı bulamadılar. Ne bir kritik ne bir eleÅŸtiri, ne bir saÄŸlıklı bakış gerçekleÅŸti. İçe kapandılar, sustular ya da adapte oldular. EleÅŸtiri ve kritik etme haklarını bile yitirdiler ya da içlerinde tuttular, yutkundular. Zaten biraz başını kaldıranı devre dışı bıraktılar. Susturdular. Çünkü çıkarcılar grubu ortama öylesine egemen oldular ki baÅŸkalarına söz hakkı tanımadılar. SaÄŸlıklı bir bakış engellendi. Muhafazakâr iktidarın tutumu buydu.

Üstat Necip Fazıl ile üstat Sezai Karakoç sonrasında sağlıklı duruş sergileyen bir avuç insan kaldı geride. Gazeteciler ortama egemen olunca sağlıklı kritik ve eleştiri yapanların sesi ya bastırıldı ya da görmezden gelindi umursanmadı. Ne yazık ki Müslümanların temel sorunu da budur. Ve bu büyük çıkmaz Müslümanların başının belâsı oldu.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.