Makale
DİRENİŞİ EMREDEN BİR DİN'E İNANIYORUZ
İzzet ve onurun mücadelesini verenlere selam olsun.Öncelikle şu gerçeği unutmayalım "saadetini başkalarının felaketi üzerine bina eden bir toplumun geleceği olamaz".
Ortadoğu toplumları yüzyıllardır diktatörlükle, şahlıkla, katliamlarla, hukuksuzlarla, faşizmle, dahası mezhep savaşlarıyla soykırımlarla,işkencelerle halklara rağmen yöneltiliyor ve şekillendirilmeye çalışılıyor. Müthiş bir kabus yaşanıyor bu topraklarda. Baştaki diktatörlerin, yaşadıkları ihtişamın debdebelerin,saltanatların altında mazlum milletlerin kadın ve çocukların kan ve gözyaşı yatıyor.Mevcut krallıklarını koruyabilmeleri için kanla beslenmeleri gerekiyordu.
Ümmet bilincinin yerini ulus bilincine terk etmesi sonucu insanlar, ümitsizliğin, ufuksuzluğun içine sürüklendi. Oysaki Müslüman Vahyin doğrultusunda meselelere olaylara hayata baktığında, ümmetin coğrafyasının ne kadar büyük olduğunu görecektir. İnsanlar yüzyıllardır korkunç bir körlüğe mahrum edildiler, ama hamdolsun şimdilerde Tunus'ta başlayıp dalga dalga büyüyen ve Suriye'de yanan intifada ateşi bu körlükleri bir nebze olsun gidermeye başladı. İnsanların kafalarında çizilmeye çalışılan suni haritalar parçalanıp yerine ümmetin varoluş mücadelesini kuşatan kıyam desenli haritaya bıraktı. Bu yeni çizilen kıyam haritası gün gün büyümeye devam edecek,önce mazlum islam coğrafyasını, sonra tüm dünya mazlumlarını kuşatacaktır inşallah.
Suriye'de diğerleri gibi bizim direnişimizdir.Yani onurlu,izzetli,Müslümanların direnişi.Bence bu kıyamı diğerleriyle ayrı tutmak yanlıştır.Ayrım gözetenler olaylara,bilinç,şuur,ümmet,vicdan ve aklı selim zaviyesinden değil omuzlarıyla baktıkları için,yapılan kıyamlara kuşku düşürmeye çalışıyorlar. Komplocu bir yaklaşım içindeler. Şahsen ben suriye direnişini ABD ve İsrail güdümlü bir harekettir diyenlere,meseleye at gözlüğü ile bakan,değerlendiren,ulusalcı,uzlaşmacı İslam'a yada Müesses İslam'a teslim olmuş zavallılar olarak görüyorum.
Yeryüzünde bir şeyler oluyor beyler uyuyan ezilen mazlum coğrafyalar uyanıyor. Yeryüzünü cehenneme çeviren zalimlere karşı Allahuekber sesleri yükseliyor.Guantanamo çağına karşı,sözde insan hakları,demokrasi havarilerine karşı modern endüstriyel cahiliyeye karşı olan direniş mekteplerinİ emperyalistlerin güdümünde bir hareketmiş gibi görmek körlüğünü anlamak mümkün değil.Bu ayrımı yapanların ellerinde hiç bir haklı ve isabetli veriler bulunmamakta sadece çifte standartlarını sergilemekdedirler.Bunlar Amerika'ya ve Rusya'ya biat eden diktatörlerin yıkılmasını istemeyen ümmet dayanışmasını sabote etmek isteyen içi boş,ırkçılık,muhafazakarlık,fanatizm kokan söylemlerdir.
Sömürgecilik,eşitsizlik,işgallerle yaşanan insanlık dramı,binlerce katliamların gözaltların,kayboluşların karşısındaki çaresizlik hissi,Suriyeli insanları bir kurtuluş beklentisine muhtaç hale getirmiştir. İşte Suriye intifadasının temel dinamitleri,halkların yıllardır zulüm,baskı,terör,yargısızinfazlar,hukuksuzluklar,adaletsizlikler ve işgencelere karşı bağımsızlık ve özgürlük mücadelesini,iradesini ortadan kaldırmak isteyen baasailesinin,firavunca tutumlarına karşılık Allah'ın iradesinin gücünün egemen olması yolunda ateşlenen kıyamdır.
Biz biliyor ve iman ediyoruz ki "Bir toplum kendi özünde olanı değiştirmedikce,Allah'ta hallerini değiştirip bozmaz.."(Rad-11) Ayeti kerimesi doğrultusunda olaylara baktığımızda artık Suriyeli Müslümanlar nesne değil,tarihin öznesi olma yoluna girmişlerdir.İnsanlar fıtratlarına dönüp hür iradeleri ile inanç ve eylem bütünlüğü içerisinde kıyam ateşini yaktılar. Bunun için taraf olmalıyız artık. Yıllardır insanların anasını ağlatan firavunlardan kurtulmak,Tağut'i sistemlerin oyunlarını bozma yolunda emin adımlarla Suriyeli kardeşlerimiz elinden gelenleri ortaya koymaktadırlar. Bunu dışında hiçbir komplo teorileri onlara bakışımızı değiştirmemeli. Artık BOP-GOP gibi teorilerle yaklaşma lüksünü bir tarafa bırakalım. Bu teorilerle orada katledilen,tecavüze uğrayan vahşice sistematik işkencelere tabi tutulan insanları dramını görmemezlikten gelemeyiz,elimizi taşın altına koyalım.
1982 Hama'dan yükselen feryatları bugün 2016'da da yüzlerce katliam çığlıklarıyla gök kubbeyi inleten sesleriyle duyuyoruz,değişen bir şey yok artık ucuz senaryolar peşinde koşmayalım.
Suriyeli muhaliflerin veya halkın isyan etmemeleri gerekirdi görüşünü savunanlar bence,Suriye'dekiBaas katliamları korkunç vahşetleri görmeyip ve görmek istemeyip vahşi ruhlu canavarları.Ve onların işbirlikçilerini savunanlardan farkları yoktur.Peki ne yapmaları gerekir bu halkın,oturup seyircimi olsunlar dı, kurbanlık koyunlar gibi öldürülme sırasını mı bekleseler di.Onursuzizzetsiz bir hayatı mı tercih etsinlerdi,artık bu halk tek yol devrim diyor, bunu herkes bilmeli ve kabul etmelidir.
Bu tür sessiz kalmayı savunanlar veya genelde Ortadoğu intifadasını gereksiz bir başkaldırı olarak görenler 21. asrın vahşi küresel faşizmi genelde Ortadoğu'da ki direniş hareketlerinin iradesini kırmak, direniş ve varoluş bilincini yok etmek,aynı zamanda tüm direniş hareketlerinin onurlu siyasal prestijini zayıflatmak isteyenlerdir.Nedeni ise tüm İslam coğrafyasında Rus,İngiltere,Amerikan emperyalizmine karşı bağımsızlık ve özgürlük mücadelesini,iradesini,sorumluluğunu yalnızca direniş örgütleri temsil ediyor.Bu direniş örgütleri siyasal zilleti değil onurlu şerefli bir hayatı tercih ediyorlar.Velhasılyıllarca Baascanavarlarının zulmü altında inleyen Suriyeli halk inşallah Allah merkezli bir sistem kurup izzet ve onur temeline dayalı hakikatin geçerli olduğu,kullara kulluğu değil Allah'a kulluğu hedefleyen bir hayata hakim kılarlar.
Ezenle ezilenlerin mücadelesinde inşallah direnen ve siperlerini kaybetmeyenler galip geleceklerdir. Suriyeli halkı küresel kuşatmaya tek yol direniş kavramı etrafında cevap veren mucadele azmini ve kararlılığını göstermiştir.Suriye halkı bundan sonra direniş halklarını zafere ulaşıncaya kadar kullanmalıdır.Bu Hakkı Allah vermiştir. o zulme uğramış halkın haklılığından kaynaklanan bir haktır bu.Bu halk bunun dışında kalamaz artık var oluş amacını gerçekleştireceklerdir.Suriye halkı sadakat ve samimiyet imtihanındangeçiyor.Onca engellere rağmen.Bmkararları,uluslar arası hukuk,insan hakları örgütleri ve NATO'nun hiç bir işe yaramadığını dünya alem biliyor artık.Suriye halkı da biliyor.Onlar sadece Müslümanlardan Duyarlı olamalarını talep ediyorlar ve onlar yine biliyorlar ki bedel ödemeden elde edilen kazanımların hiçbir işe yaramadığını.
Bu halk sokağa inmemeliydi,isyan etmemeliydi diyenler.Münafık takımının ağzını kulanantiplerdir.Bunlar tedbir peşinde koşan akıl ehlidir.Oysa direniş aşk ehli olma bilinci ile mümkündür.O akıl ehli olanlar "Sizde oturun meskenlerinizde,diğer oturanlarla beraber"diyenlerdir.
Yani bunlar firavun'un zilletine boyun eğen takımdan dır suya sabuna dokunmayan güruh.Evet,Suriye halkı tüm mazlumiyetlerini direnişe çevirdiler dönüştürdüler bu imanı cesaretlerini gösterdiler.Tüm korku ve kuşkulardan sıyrılıp yoluna devam edeceklerdir inşallah.Suriyeli direnişçi Müslümanlar "Size ne oluyor ki Allah yolunda Ey Rabbimiz bizi şu ahalisi zalim olan şehirden kurtar bize katından bir kurtarıcı ve bize katından bir yardımcı kıl diyen erkek -kadın ve çocuklardan meydana gelmiş güçsüz insanlar için çarpışmıyorsunuz(Nisa-71)Ayeti kerimesini kendilerine şiar edinerek kıyamlarını sürdüreceklerdir.
Zülüm ve vahşiliklerde sınır tanımayan baas sultasına karşı teslim olmadan,direnmekten başka çıkar yol yok diyen o mazlum halk asla zalimlere bırakılamaz.Allah mutlak Kadirdir.Mutlak Galiptir.Günleri aramızda döndürüp duran Allah'tır.Bazen zirvede bazen vadide imtihan ediliyoruz.Yeterki Müslümanlar Allah'ın yardımını hak edecek şekilde duruş ve direniş sergilesinler.Zamanın sahibi Allah'tır. Allah Tarihin tüm yelpazesin dedir.Allah hesaba katılmaksızın tarih yapılamaz.Bu dünyanın mutlak sahibi Allah'tır.Suriyeli Müslüman kardeşlerimize düşen görev hangi şartlarda olursa olsun Baas vahşetine canavarlığına direnmek.Hak ve adaleti Özgürlüğü yücelterek Allah ile beraber olmalarıdır.Mutlak üstün gelecek olan şüphesiz Müminlerdir.
Mart 2011'de Der'a kentinde başlayan beş yılı aşan zaman dilimindeki direnişçilerin kıyamları aklı selim düşünen hatta bırakın İslamcılığı insanlık vicdani dünya hizasında duran bir insan için toplum için meşruiyet zeminini muhafaza eden kıyamdır.Suriyeli direnişçilerin ne batı ne Rusya ne BM ne ABD , NATO ne de Arap birliği denilen ney düğü belirsiz duyarsız sadece kınamakla yetinen insan müsveddelerinin oluşturduğu organizasyonlardan hiç bir ciddi beklentilerinin olmadığını biliyoruz.Çünkü bu kurumlarının ve devletlerin geçmişte dünyadaki katliamlara nasıl çanak tutup destek verip seyirci kaldıklarına tanık olmuşlardır.
Bizde bunlara şahidiz.ÖrneğinBaas'ınkatliamlarıyla,Bosna'daki yapılan binlerce insanın kurşuna dizildiği katliam arasında fark yok.Sadece yerler aynı vahşet aynı.Hasırp vahşileri ha esed'inşabbiha denen katliam çeteleri ikisideaynı.Rusya'nın Çeçenistan'da Amerika'nın Irak ta,Afganistan'da Pakistan'da İsrail'in Filistin'de SabreŞatilla katliamları daha niceleri.Batının gözü önünde işlenen Bm gözetiminde Srabrenidza katliamı tüm bunlar Suriyeli Müslümanların hafızasında yer etmiştir.Bundan dolayı hiçbir beklentileri yok.
İşte görüyorsunuz Annan barış planı denilen ve Cenevre görüşmeleri denilen kıytırık senaryolar,Esed firavununa zaman kazanmaktan başka bir işe yaramıyor.Siyasal anlamda aynı ikiyüzlülüğü Suriye olaylarında da göstermektedirler.Geride İran kalıyor.Büyük umutlar beslediğimiz ama her mazlum kanı toprağa döküldükçe.Umutlarımızı da bir bir tüketen ve toprağa gömen İran.Hizbullah ve Filistin davasını merkeze alıp vahşeti görmemeye çalışıyor ki bu yaklaşım kısaca koca bir yalan ve içi boş bir iddia.Bence bu konu çok derin irdelenmesi gerekir.Bu İran nereye gidiyor ne yapmak istiyor.Bu uzun mevzu ama şunu söyleyeyim,Suriye direnişi karşısında blok oluşturması İslami değil mezhepçi ve çıkarcı,pragmatist bir yaklaşım olduğunu tehit etmiş oldu bana göre İran Şiilik kıskacında bu mezhebini kendine din edinmiş,ümmet bilincini kaybetmiş durumda düşünsel ve zihinsel bağımsızlığını kazanamamış bir ülke konumunda.Bu ulusçuluk ve mezhepçilik mantığından kurtulmadığımız sürece zihinsel özgürleşmeyi gerçekleştirmeyeceğiz.Bunun tek çaresini Muvahhit bir şahsiyet,toplum ve tevhidi bir ahlak sahibi olmaktan geçiyor.Bu katliamlara seyirci kalanlar insanlık faydasında vicdan faydasında iflas etmişlerdir.işte meşrep,mezhep fanatizmi insanı,koskoca bir devleti böyle sessizlik postuna büründürüp utanılası bir konuma düşürür..
Suriyeli muhalif cephenin Emperyalist batılı güçlerde BM ve NATO gibi ittifak ve destek arayışlarını,acaba rejim aleyhinde bir karar çıkarta bilirmiyiz şeklinde anlamak belki mümkündür.Ama bence onların şimdiye kadar yaptıkları ortada, sadece seyirci kalmak ve kınamak,bunun yerine İslami sivil toplum kuruluşları ve Müslüman ülkelerdeki dinamikleri harekete geçirip kendilerine siyasal,ekonomik anlamda destek bulmaları daha anlamlı girişim olacaktır.Bu ilke her zaman geçerlidir,Müslümanın Allah'tan Ve Müminlerden Başka Dostu Yoktur.Herkesi duyarlı olmaya çağırmalıyız.Neyazık ki islami camialar yeterli derecede Suriye'deki direnişe destek vermiyorlar,bunları itikadı ameli,siyasal mezhebi ulusal anlamda Kur'an'la bağdaşmayan sosyal vahdetle bağdaşmayan tevhidi ahlakla bağlaşmayan ümmet bilinciyle bağdaşmayan yönleri sebepleri var Bir guruba bakıyorsun dinliyorsun,Vay efendim Suriye İran ittifakı bozulursa bu Amerika'nın işine yarar Filistin'i kim destekler Hizbullah yalnızlaşır Vs. gibi ütopik gerekçelere sığınıyorlar.
Bir gruba bakıyorsun orada direniş devrim yok , Arap baharı ile hiçbir yerde devrim olmadı ama isyanlar var , bunların ise İslami talepleri yok , anti emperyelist duruşları yok bu iddialar tartışılabilir siyasal bir zeminde ama mesele tek başına bu değil bence. Orada bir vahşet var kan gövdeyi götürüyor. Katliamlar var tecavüzler var , yeraltı zindanları tıklım tıklım , yaşlı , genç kadın erkeklerle dolu , işkenceler feryatlar var bunları duyun işitin insanlık adına vicdan adına. Biz önce insanlığımızı gösterelim , bu vahşeti önce vicdani dünyaya göstermemiz , toplumları duyarlı kılmamız gerekiyor , yani uluslararası arenada bir adalet mücadelesini başlatmamız lazım. Evet birde şunu hatırlıyorum , demokrasi denilen ucube sistem ABD ve işbirlikçileri tarafından işgallerle ölümlerle katliamlarla savaşlarla orta doğu'ya ihraç ediliyor . İşte Irak , Pakistan , Afganistan on binlerce insen vahşice öldürüldü . Tamam bu söylememiz doğru bu ayrı bir şey , ama şuanda Suriye'de işlenen cinayetler katliamlar ayrı bir şey bütün mesele İslami cemaatler olarak neler yapılabilir bu önemli .
İslami cemaatlerin bir çoğu algı erozyonunun içindeler , içine kıvrılıp kendini kutsamalarından başka bir iş yaptıkları yok maalesef . Bu cemaatlerin çoğu özgün tarihsel aktüel gerçekleri , her türlü hizip grup meşrep ve mezhep kaygılarından soyutlanarak tevhidi bir duyarlılıkla direnişleri daha iyi okumaları gerekir . Direnişçi tutumları önemsizleştirme , itibarsızlaştırma , ameliyesinden vazgeçmeleri lazım . Mazlum insanlık sorunlarına kuşatıcı cevaplar verilmesi lazım .
Küresel aktör olmak isteyenlere küresel aktörlerden şefaat bekleyenleri iyi tahlil ve tespit etmeleri gerekir. Tercihlerimiz ABD ve Rusya , İran Çin çıkarları doğrultusunda mı yoksa kadim İslam medeniyetine ev sahipliği yapmış coğrafyadaki özgürlük adalet mücadelesi veren halktan yana mı olacak . Can alıcı nokta burası . Tercihlerimizde net olmalıyız . Her yeni zulümler ve işgaller bizi müstekbir galiplere benzetiyorsa vay halimize!
21. yüzyılda baskı zulüm kan gözyaşı arasında geçiriyoruz . Arap diktatörlerine boyun eğerek mi yaşamak iyidir yoksa izzet ve onurumuzla mücadele etmek mi iyidir . Bu tercihleri tüm İslami grupların yapması lazım adalet ve özgürlüğümüz her şeyimiz deyip direnişe kanat açmamız lazım . Eğer izzet ve şerefe talip olunacak saki olacağız. "İzzet ve şeref Allah'ındır. Resulunundür ve hakkıyla iman edenlerinindir düsturunu ilke edineceğiz." kısaca İslami camialara uyuşturulmuş algılardan kurtulmalarını ve direniş erlerine ve mücadelesine histerik bir psikoloji ile yaklaşmamaları gerektiğini hatırlatmamız gerekir .Özetle İslami camiaların birçoğu Suriye'deki halkın direniş mücadelesinde sınıfta kalmışlarıdır .kim ne derse desin ideolojik ırkçılığın hazırladığı mezhep meşrep fanatizmin kuşatmasında kalmışlardır. Böylece tüm direniş hareketlerini küresel yalnızlaştırma operasyonlarına katkı sağlamış oldular ve oluyorlar . Türkiye'de duyarlı Müslümanlar olarak Suriye direnişçilerine özellikle samimi dualarımızı göndermeliyiz . Onları galip olmaları yönünde inanç eylem bütünlüğümüzü koruyarak meydanlarda her türlü platformlarda uluslararası kamuoyunun vicdanında yer etmelerini sağlamalıyız . Müslümanlık tasavvurundaki mezhep meşrep ilişkilerini bir kenara atmalıyız . Bundan kurtulursak işgallere ve katliamlara karşı duyarlılığımız artacak . Her şey ortada o mazlum halkı desteklemek için daha ne kadar İnsan katledilmesi gerek merak ediyorum doğrusu . Eğer biz onlara maddi manevi her türlü desteği verirsek Allah katında değerimiz artar asıl biz kendimize kendi perişanlığımıza destek vermiş oluruz .Belki bu vesile ile bizde diriliriz . Biz Türkiyeli Müslümanlar olarak ABD'nin ve Ortadoğu'daki işbirlikçilerinin zihinlerine ektiklri fesat tohumlara her türlü kuşkulara fitnecilerin kara propagandalarına aldırmadan aklı selim ile tek yol devrim , ya izzet ya ölüm diye Gök kubbeyi çınlatan şanlı direniş erleri yanında olmalıyız . Direnişi tahkir eden dışlayan söylem eylemlerden uzak durmalıyız . Onların şerefli direnişlerine bizde şahitler olarak saflarda yerimizi almamız lazım . hakka şahitlik eden müminlerin bir vasfı da adildir . O halde olaylara adalet gözüyle bakmamız lazım . Biz Allah'ın tarafında cennet karşılığında mal ve canların sunulduğu yerde daha doğrusu cennet alışverişinin yapıldığı yer olan direniş erlerinin cephanesinde yer almamız lazım .
Direniş ruhunu elde etmemiş mümin düşünülemez. Dolayısıyla Türkiyeli iman iddiasında bulunan tüm Müslümanların Suriye'ye karşı duyarlı olmaları yardımcı olmaları gerekir . Şunu unutmayalım ki Allah'ın mutlak bir hesabı vardır onun için Suriyeli kardeşlerimizAllahı hesaba katarak direniyorlar . İnşallah rabbimiz zafer yolunu açar .
Türkiye'de üzülerek ifade edeyim ki Müslüman gruplardan camialardan , geçimlerini mezhep satarak sağlayanlar var . Allah'ın Kur'an'da elbette ümmetiniz tekbir ümmetidir buyurduğu . Sosyal vahdeti gerçekleştirmek adına mazlum ve mustasaf direniş erlerine destek olacaklarına sırf bu fanatiklerinden dolayı köstek oluyorlar . Gördük ki bundan böylede göreceğiz kürdü , Türk'ü Şii'si Sünni'si mesheplisi mezhepsizi yok bu işin ve olayların , mazlum mazlumdur mazlumda din aranmaz kaldıki siyaset fahişesi olan Esed'in zulmü tüm mazlum halkın üzerine abanmış durumda . Bu noktada üzerimize düşen Suriyeli direnişçilere dayanışma içerisinde olmak onları her türlü ihtiyaçlarına "Silah ve mühimmatlarına kadar" cevap vermek direnişlerini dünya kamuoyununailetmek . Hatta ülkemizden insani bir koridor açmak , devlet olarak tampon bir bölge oluşturup direniş hattını genişletip direnişe katılanların önünü açmak .
Velhasıl tüm insanları kuşatan bir paradigmanın sahibi olmalıyız . Bunun içinde ulusçuluktan muhafazakarlıktan ırkçılıktan mezhepçilikten gelenekçilikten vatancılıktan üzerimizde ağırlık yapan ulusçu kutsallıklardan soyutlanıp tevhit hattında ümmet bilinci direniş şuuru ile sosyal vahdeti sağlama yolunda ilerliye biliriz . Bu topraklarda tek-el oluşturulan cemaatçilik anlayışını yıkıp üzerine ümmeti oluşturma cehti ve gayreti içinde olmalıyız . O zaman tüm ümmetin coğrafyasındaki gelişmeler insanların ilgisini çekecektir buda tevhidi duyarlılıkla olur . Biz ne kadar birlikte olup onlara yardımcı olursa Esed'in kokuşmuş sistemi yerle bir edilecektir .Esed firavununun sonunda mübarek , Zeynel Abidin , Kaddafi gibi olacağını hep birlikte göreceğiz.
Umutluyuz her şeyi iyiye gidecek direniş yolunda . Bu dinin sahibi Allah bize direnişi emretmektedir . Yani direnişi emreden bir dinin mensubuyuz ne mutlu Müslümanım o halde direniyorum diyenlere....
VESSELAM...
Henüz yorum yapılmamış.