Sosyal Medya

Makale

Müslümanlar laik ve seküler olanı kutsuyor

Kutsal vatan toprakları, kutsal misak-ı milli sınırları, kutsal daÄŸlar ve denizler, kutsal kiÅŸiler ve heykeller… Bunlar belleklerimizde sürekli yer eden putlarımız. Birini yok etmeden diÄŸeri gelip yer ediyor.

Müslümanlara sorumluluk verildiğinden beri emperyalizm güdümlü bir yol tercihinde. Birbirini öldürürken, topraklarını bombalarken, kültür tarihini yok ederken yeni kutsallıklar sığınağında.

Sakallı, sarıklı mollalar AB, NATO, Batı güdümlü bir hayatın albenisinde yol alıyorlar. Sarıklarına ve sakallarına dokunulmadıkça dünya onlar için bir cennet. Yöneticilerin faiz yüklü kararnamelerini, AB uyum yasalarını, sapkınlıklara yol açan oluşları abdestli elleriyle imzaladıkları için müthiş bir haz içindedirler. Kendilerinden geçmiş vecd halini yaşıyorlar.

Patronların zengin sofralarında, el pençe divan duran garsonların eşliğinde ağız dolusu lokmalarla fetvalar sunuyorlar. Geçmişin kusurlarını saçıp döküyorlar. Gelecek ufkundan uzak ve sadece günün leziz sofralarında gezinip duruyorlar.

Müslüman coğrafyada Müslümanların birbirini yiyip bitirdiği bir zamanda ne emperyalizm, ne kavmiyetçilik, ne ırkçılık, ne Siyonizm umurlarında. Bütün dertleri davaları sıraladıklarımızdan daha tehlikeli bir Şia nöbet tutulmasındadırlar. Ehli Sünnet görüngesi altında emperyalizme kucak açıyorlar. Onlar asla bir tehlike değildir. Ehli sünnet midir, Vahabi midir, petro dolar krallarının uçakları mıdır, Usa güdümlü İncirlik üssüne konuşlanmasını hiç mi hiç umursamazlar. Yöneticilerimiz ehli sünnet ve abdestli olduklarına göre bunda da bir hikmet vardır duygusundadırlar.

Suriye’de 500 bin insanın ölümüne tınmazlar. Batı kapılarında sürüngen olan ehli sünnet mensubu 8 milyon insanın çilesi onlar için vız gelir tırıs gider.

Büyüklerimiz abdestsiz hiçbir kâğıdı bile imzalamazlar vecdi içindedirler.

Ramazan ayında sapkınlar 50 bin kişi yürüyüş yapar, onlar sarık ve cübbeleriyle, sakallarıyla ekranlarda boy gösterir, tebliğde bulunurlar. Programları bitince banka reklamlarının arından frapan giysili sanatçılar geçidine başlanır ya da dizi serilerine geçilir. Tebliğleri ve vaazları o kadar çok etkili olur ki, bütün dinleyenler bir rüya âlemindedirler. Rüya biter bir başka dünyaya geçilir.

Televizyon ekranlarına sarıklı ve cübbeli çıktıklarında bütün evlilik programlarını, Acun Ilıcalı programlarının reytinglerini alt ettiklerini sanıyorlar. Kehanetleri, öngörüleri ve ağız dolusu yayvanlıklarıyla büyük hizmette bulunduklarının vehmindedirler.

Emperyalizm coğrafyanın üzerine çökmüş, Suriye Paramparça olmuş, Güneyimiz kan içinde, kentlerimiz harabe, insanlar evlerini ve barklarını terk ediyorlar umurlarında mı?

Büyüklerin sofralarına ellerinde asaları, başlarında sarıkları, göğüslerine inen sakallarıyla laik ve seküler rejimi kutsuyorlar. Duaları onlar için.

Ne İslâm milleti, ne devlet bilinci, ne tarih bilinci, ne ümmet birliği umurlarında. Yangına rüzgâr vermek, yakıcıyı arttırmak için çabalıyorlar. En azından sessiz kalıyorlar, rıza gösteriyorlar.

Sitemimiz kendimize asla başkasına değil. Kahrımız kendimize başkasına değil. İçlenmemiz kendimize başkasına değil.

Sırtımdaki cübbe benim cübbem, çenemdeki sakal benim, başımdaki sarık benim. Ha ben ha o ne fark eder. Sarayların kapılarında bir adet boydan bir poz alıyorsam, sofralarda bulunuyorsam sanıyorum ki benim sözümden çıkılmaz bir dediğim iki edilmez. Büyük bir vehimle büyük heyecanlara kapılırım. Büyüklerimizin abdestsiz bir kâğıtçığa bile dokunmadıklarına inan getirir kendimizden geçeriz. Müslüman dünyanın böyle kurtulduğuna inan getiririz.

 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.