Sosyal Medya

Makale

Medreseler mi İmam Hatip Okulları mı?

 Bir kimsenin, medresede ve/veya imam hatip okullarında okumadığı, bunları yakından ve içinden bilmediÄŸi halde ikide bir de bu iki deÄŸerli kurumu karşı karşıya getirmesi, birini diÄŸerine tercih etmesi, daha doÄŸrusu birini atıp diÄŸerini tutması müminlerin ortak amacına ve hedefine uygun düşmüyor.

Bir zamanlar ne mektep vardı, ne medrese, ne de tekke. Peygamberimiz'in (s.a.) mescidini ve meclislerini bunlara benzetmek isabetli değildir. O mübarek mescidde ve meclislerde olup bitenler, kıyamete kadar her şartta ihtiyaç duyulacak, adı ve şekli şöyle ya da böyle olacak bütün İslâmî eğitim-öğretim faaliyet ve kurumlarının ruhunu ve istikametini belirleyecektir, belirlemelidir; adını ve şeklini değil.

Medrese teşkilatının başka din ve kültürlere ait kurum ve uygulamalardan alındığına dair de kayıtlar vardır.

Hikmet nerede bulunursa alınacaktır. Şekil ihtiyaca göre kurulmuş, gelişmiş, değişmiş, ruh ve vazife ise o mübarek rehberin imamlığında yürütülmeye çalışılmıştır.

Ä°lk müstakil medrese muhtemelen Abbâsî halifesi Memun zamanında açılmış, 10. yüzyılda Nisabur'da açılan medreseye “Dârussünne” adı verilmiÅŸ, 11. yüzyıldan itibaren de meÅŸhur Nizamiye medreseleri kurulmuÅŸtur.

Nizamiye medreselerinin en büyük müderrisi İmam Gazzâlî'nin medresede aradığını bulamayıp inzivaya çekildiğini de önemli bir not olarak buraya kaydediyorum.

İddia edildiği gibi medreselerde daima tek hoca bulunmamış, birden fazla hocanın bulunduğu ve birden fazla çeşitte ilmin okutulduğu medreseler de olmuştur.

Medreseler ruh ve kalite olarak aynı çizgide devam etmemiÅŸ, ilerlemiÅŸ, gerilemiÅŸ, baÅŸa bela olduÄŸu dönemler ve yerler de olmuÅŸtur. Bu sebepledir ki, medresede yetiÅŸmiÅŸ bir kısım ulema, müderris ve yöneticiler belli bir dönemden sonra “medreselerin ıslahı” konusunu önemli bir problem olarak ele almış, hayli emek sarfetmiÅŸ, önemli deÄŸiÅŸiklikler yapmışlardır.

Önce bu yazdıklarımın ilmî dayanağını TDV Ä°slam Ansiklopedisi'nin medrese maddesinden nakledecek, sonra asıl maksadım olan “medrese ve mektebi bütünleÅŸtirme” tezimi ifadeye çalışacağım:

“Medrese görevlilerinin sayısı, kurumun büyüklüğüne ve okutulan derslere göre deÄŸiÅŸmekteydi. 631'de (1233-34) tamamlanan BaÄŸdat'taki Müstansıriyye Medresesi'nde dört Sünni mezhepten birer müderris vardı. Burada altmış iki fakih, dört muîd, bir ÅŸeyhü'l-hadîs, iki kari, on müstemi', bir ÅŸeyhü't-tıb, on kadar da tıp öğrenimi gören öğrenci bulunuyordu. Bünyesinde yetim çocuklar için bir mektebin yer aldığı medrese halifenin yanı sıra emir, vezir, kadı, fakih, sufi ve ÅŸairlerin de katıldığı büyük bir törenle açılmış, halife; müderris, fukaha ve muidlere hil'at vermiÅŸti (Ä°bn Kesîr, XIII, 150).”

“Ayrıca kadılar derslerin ÅŸartlara uygun yapılıp yapılmadığını, yolsuzluk vb. konuları bazen ÅŸikayet üzerine, bazen re'sen teftiÅŸ ederdi. Nitekim XVI. yüzyılın ikinci yarısından itibaren medrese talebelerinin giderek artan taÅŸkınlıkları, müderrislerin derslerini ve diÄŸer görevlerini gereÄŸi gibi yerine getirmemeleri üzerine devlet, baÅŸta kadılar olmak üzere bütün ilgililere hükümler göndermekte idi.”

“Medrese talebesi arasında zaman zaman zorbalık ve ahlak dışı iÅŸler yapanlar olurdu. Daha XVI. yüzyıldan itibaren devletin resmi kayıtlarına intikal eden ÅŸikayetler dikkat çekicidir. Özellikle suhte/softa denilen medrese talebelerinin isyanı XVI. yüzyılın ikinci yarısına damgasını vurmuÅŸtur. TaÅŸra medreselerinde sayıları çok artan talebeler gruplar oluÅŸturarak çeÅŸitli eÅŸkıyalık hareketlerine karışmışlar, yüzyılın sonlarına doÄŸru adeta bütün Osmanlı Devleti'ni sarsan Celalî isyanlarının öncüleri olmuÅŸlardır. Sadece taÅŸra medreseleri deÄŸil, Ä°stanbul'daki büyük medreselerde de talebelerin zaman zaman devleti müdahaleye zorlayacak problemlere yol açtıkları dikkati çekmektedir.”

“ …Bununla beraber baÅŸlangıçta dinamizm kaynağı olan medrese zamanla hantal duruma gelerek esnekliÄŸini kaybetmiÅŸ, daha da önemlisi kendini yenileyecek zihniyet geliÅŸim ve dönüşümünü saÄŸlayamamıştır. İçeride ve özellikle dışarıda çok hızlı ve çok defa da aleyhte geliÅŸmelerle sarsılan Osmanlı Devleti alternatif olabilecek çözüm arayışları içerisine girmiÅŸse de medrese sistemi kendini yenileyememiÅŸtir.”

(Cuma'dan sonraki yazımda konuya devam edeceğim)

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.