Sosyal Medya

Makale

28 Şubat’ı Kim Yaptı Ya da Asker Hidayete mi Erdi?

Çok değil, daha 2 yıl öncesine kadar Genelkurmayın üst kadrosu eleştirilerin odağıydı. 28 Şubat süreci, Sarıkız, Ay Işığı, Balyoz, Ergenekon darbe iddiaları, 27 Nisan Muhtırası vs derken öfke okları söz konusu subay ve komutanlara çeviriliydi.

Darbe planladıkları iddiasıyla kısa süre içerisinde onlarca subay ve kuvvet komutanları tutuklandı. İpin ucu Genelkurmay Eski Başkanlarından İlker Başbuğ’a ve üst düzey masonlara dokununca süreç ağırlaştı ama tutuklular ve kaçaklar için çok ağır ceza talepleriyle mahkemeler sürüyordu.

Dönemin Başbakanı Erdoğan ve Ak Parti Kurmayları buldukları her fırsatta söz konusu askerlerin ihanetine vurgu yapıyor ve sürecin takipçisi olacaklarını dile getiriyorlardı.

İnsanlar TSK’da komutan kalmayacak diye endişe ederken 17 ve 25 Aralık olaylarıyla birlikte süreç değişti.

(Aslında süreç Aralık olaylarından yaklaşık 1 yıl önce, tutuklamalar İlker Başbuğ ve üst düzey Masonlara ulaşınca değişmeye başlamıştı. O tarihten itibaren kimi farklı yer ve kişilerce askerin hükümetle bir anlaşma zemini aradığı/araması gerektiği dile getirilmeye başlanmıştı.)

17 ve25 Aralık operasyonlarıyla beraber hain ve mazlum tanımlamaları da değişti. O güne kadar darbeyle mücadelenin kahramanı Gülen Cemaati hain, asker ise Gülencilerin iftirasına/kumpasına düşmüş zavallı mazlumlar oluverdi.

Ardından askerlerle ilgili davalar patır patır düşmeye başladı.

İlginçtir, cezaevinden çıkan askerler beklentilerin aksine Ak Parti Hükümeti aleyhine kayda değer bir eleştiride/suçlamada bulunmadılar. Başbuğ ve Perinçek bile Ak Partinin Gülencilerin oyununa geldiğini söyleyerek masumiyetlerini ifade ettiler.

2008’de Baykal’a hitaben Ergenekon Savcısı olduğunu iddia eden Erdoğan Mart 2015’te Harp Akademileri Komutanlığı'nda yaptığı konuşmada ise gönlünün hiçbir zaman komutanların tutuklanmasına razı olmadığını söylüyordu.

Ergenekon, Balyoz vs darbe planları gerçekten uydurma mıydı?

Gerçek ve yalan o kadar birbirine karıştı ki artık neyin doğru neyin yalan olduğuna karar veremiyoruz.

Diyelim ki darbe planları uydurmaydı, peki 27 Nisan Muhtırası ya da bin yıl sürecek denilen 28 Şubat süreci de mi hayaldi?

Darbe davalarının hepsi düştü. Gerekçelerini bilen var mı?

Medyada takip edebildiğimiz kadarıyla elde edilen bazı delillerin yasal olmayan şekilde elde edildiği veya tezgâh olduğu için davaların düşürülmesi kararı verilmiş.

Delillerin hepsi mi tezgahtı, arada gerçek delil yok muydu, yasal olmayanları ayıklayıp dava devam edilemez miydi..?

Balyoz Davalarının düşmesine ve tüm tutukluların temyize gitmeye bile gerek bırakmayacak şekilde serbest bırakılmasına karar verildiğinde ciddi tartışmaların olması bekleniyordu. Ama gariptir kararın verileceği aynı gün (31 Mart 2015) tüm Türkiye’de gün boyu elektrikler kesildi ayrıca İstanbul Adliyesinde bir savcı rehin alınıp şehit edilince Balyoz Davası kararı unutuldu gitti.

Darbe davalarından vazgeçtik; 28 Şubat sürecindeki hukuksuzluklar için de mi yeterli delil yoktu?

Çevik Bir’i, Aydın Doğan’ı, dönemin siyasileri, 5’li çetesi hepsi ortada. Ne yaptıkları da ortada:

Binlerce insan hukuksuz şekilde işinden veya okulundan atıldı, birçok Müslüman şirkete haksız yaptırımlar uygulandı, dindar insanlar aşağılandı…

Hükümet yetkilisi beyzadelerimiz 28 Şubat yıldönümünde ekranlarda arzı endam edip nasıl zulüm ve haksızlıklar yaşandığını dile getirdiler.

Körler ve sağırlar birbirini ağırladığı için hiç kimse de “Mademki iktidarsınız, mademki bunca hukuksuzluk yapıldı, o zaman niçin ilgililer hakkında en ufak bir hukuki işlem yapmadınız…” demedi.

Eskiden olduğu gibi siyasi iktidar üzerinde militarist bir irade yok bugün.

Sebebi, askerin geçmiş hatalarından ders çıkardığı için mi yoksa o gücü kendinde bulamadığı için midir, bilmiyorum.

Ama şunu biliyorum ki; yasal bir düzenleme olmadığı için 28 Şubat’ı yapanlar yarın fırsat bulduklarında isteseler aynısını belki daha fazlasını yapmalarına mani bir durum yok.

Bugün yaşadığımız bahar havası, yasal düzenlemelerle değil iktidarda İslami yaşamı destekleyen güçlü bir iktidar olduğu içindir.

Nasıl ki 28 Şubatçılar kendilerini bin yıl sürecek bir güçte görüyorlardıysa bugünkü Ak Parti İktidarı da kendini ilelebet sürecek bir güçte görüyor. Ama hayatın gerçeği hiçbir zaman böyle olmadı.

Korkum odur ki yarın Ak Parti iktidarı zayıfladığında eskisinden çok daha kötü bir 28 Şubat süreci yaşayacağız.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.